31 Mayıs 2013 Cuma

Samsun’da Çatışmalar

Görüldüğü üzere, Samsun’da her alanda bir konsensüs sağlanamadığı gibi, siyasi platformlarda da. TBMM’deki argo ve küfürlü geçen gündemleri aratmayan bir diyaloğa girilmiştir. Parti il başkanlarının birbirlerine Pazar edebiyatı ile sataşmalarının kendilerine veya partilerine ne tür avantajlar sağlayacağı tartışılır. Oysa iki parti liderinin birbirleri ile limon veya karpuz tekerlemeleri ile değil, Samsun için hizmet üretebilecek milletvekili adaylarını tespit etmektir. Çünkü özellikle iktidar kanadında 3 dönemdir milletvekilliği yapan ve Samsun’un sosyo-ekonomik yapısındaki tablodan da anlaşılacağı üzere sınıfta kalan, ancak illa bir koltuğa sahip olmak adına belediye başkanlıklarına aday olmaya soyunanları sahneden indirmeleri gerekir. Samsun’un taze ve tüm art niyetli düşüncelerden arınmış, seçildiğinde parti rozetini çıkarabilecek, koltuğa oturduğunda ise ilk iş olarak hemşeri ve yakın akrabalarına iş ve yandaşlarına da ihaleleri peşkeş çekmeyecek iradelere ihtiyaç vardır.

Çünkü Samsun’un havasından mı dır, suyundan mı dır kesinlikle kentin çıkarları ve menfaatleri için ortak akıl üretilmez. Projelere karar verilir ve uygulanır. Uygulandıktan sonra doğal olarak ortaya çıkan aksaklıklara karşı getirilen eleştiriler sonucunda kavgalar başlar. Son yıllarda kent için gündeme gelen projelerin tamamında çatışmalar yaşanmıştır. Hafif Raylı Sistem Projesi, minibüsçülerin sorunları, daha öncesinde otogarın yeri ve ulaşımı, sahil bandına yapılan devasa binalar gibi gelişmeler karşısında hiçbir tasarrufu olmayan Samsun’lular doğal olarak tepkilerini Sivil Toplum Örgütleri kanalı ile dile getirmektedirler.

Sivil Toplum Örgütleri arasında da, kentin ortak menfaatleri konusunda bir birlikteliğin sağlanabildiği söylenemez. Aktif olan örgütler dahi kentin gelişmesine yönelik projeler üretmek yerine, sadece yapılanları eleştirmeyi tercih etmektedirler.  Nitekim geçmişte örgütlerin ayrı telden çalmaları nedeniyle, Samsun Teşvikli İller kapsamına girememiştir. Mobil Santraller ile ilgili protestolarda, iktidar partisini destekleyen STÖ’ler bu tür eylemlerin dışında kalmayı tercih etmişlerdir. Bugün yine kentin en önemli gündemi olan Samsunspor konusunda ise belirsizlikler sürmektedir. Geçmişin sancılarını yaşayan kulüp, bugün ekonomik anlamda iflas etmiş haldedir. Erkut Tutu dönemi sonundaki blanço ile bugünkü blanço arasında dağlar kadar fark vardır. Süper Lig’de bilinçsizce yapılan transferler ve ödenen astronomik bedeller, ne yazık ki bugünkü tabloyu ortaya çıkarmıştır.

Her genel kurul öncesinde, kulüp başkanları doğal olarak kentin takımına sahip çıkmasını bekler. Temaslarını bu çerçevede yoğunlaştırır. İlk etapta kentin valisi, belediye başkanı, bakanı ve milletvekillerini, ardından işadamlarını ortak değeri yaşatmak adına desteğe çağırır. Amacı mümkün olduğunca kulübe katkı sağlanmasını temin etmektir. Ancak hiçbir kulüp başkanının da “kulübü kimse desteklemiyor, bende bu nedenle aday olmuyorum” şeklinde bir tavır sergileyerek adaylıktan vazgeçtiği görülmemiştir.

Ancak gerçek şudur ki, Samsunspor etrafında tüm kent birleşmeli ve süper lige adım atabilecek bir kadro oluşumunda katkıda bulunmalıdır. Çünkü kentin ortak değerine sahip çıkılmaz ise ve gerekli destek sağlanamaz ise, marka değerini yitirecektir. Kentin mimarisi, hizmete yönelik projeleri, ekonomik problemleri, sosyal yapılanmanın iyileştirilmesi, turizmi ve tüm sektörlerinin bir bütün olarak kabul edilmesi, kenti yaşanabilirlilik sıralamalarında ön saflarda yer almasını sağlayabilmek için yapılması gerekenler herkes tarafından bilinir.

Ancak çeşitli nedenler ile uygulamaya konulamaz. Çünkü öncelikle siyasi çatışmalar, iktidarın nimetlerinden azami derecede istifade etmek, partizan zihniyetler gibi faktörler bu uygulamalara engel olur. Samsun’da her zaman ifade ettiğimiz gibi çatışmaların yerini sağduyu almalıdır. Kentin geleceğini ilgilendiren konularda ise ortak akıl üretilmelidir. “Akıl akıldan üstündür” felsefesi ile nefsi duygulardan feragat edilmelidir. Kentlilik bilincinin oluşturulması ancak bu şekilde gerçekleşir.

/Süleyman SALUR
31 Mayıs 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder