1 Eylül 2012 Cumartesi

Vicdan, Omü Ve Yerel Ahlak Üzerine...

Sanırım  Mart  2010  civarında  OMÜ  Tıp  Fakültesinden  atılan  taşeron  işçiler  için  Samsun Tabip  Odası  Başkanı  olarak, OMÜ  Rektörünü  ziyaret  edip,  bu    işçilerin  haksız  yere, sendikalı  oldukları  için  işten  atıldıklarını, bunun  önüne  geçmeleri  gerektiğini  yapığımız ziyaretin  ilk maddesi  olarak  sunmuştum.

Tabii  beklenildiği  gibi  hiç  bir  duyarlılık  gösterilmedi. Sonra  basın  açıklamaları, etkinlikler  ve  açık  mektuplarla  konuya  duyarlılık  gösterilmesini gerekliliği  yönünde  açıklamalar yaptık.. Mayıs  2012  Samsun  Tabip  Odası  seçimi  sırasında, oy  kullanmaya  gelen  sayın  rektöre, işten  atılan  taşeron  işçilerin çocukları  olduğunu,  aile  bütünlüğünün bozulduğunu  ve  bu konunun  etik  boyutunu  hatırlattım. Hiç  cevap  vermeden, gülerek  geçmiş  hukuk  var  demişti. Evet  vicdanın,  insan  olma  serüvenin  güçleştiği,  temel  adalet  duygusunun  yitirildiği  bir süreçte, bu  işçiler  hukuk  ile  hak  aradılar. Ve  mahkeme  sonucu  işe  iade  edilmeleri  kararlaştırıldı. Ve  olmayan  etik  tavır  devam  etti.  İşe  iade  yerine  15-16  bin  lira  tazminatları  verildi. İşçilerin  2  yıl  parasız, işsiz  geçen yılları, çocuklarına  olan  boyun  büküklüğünün  diyetini de sanırım ilahi  adalet  soracaktır. Diğer  konu  sayın  rektörün  şirketin  işten  attığını  söylediği  bu  işçilerin  tazminatlarının neden  üniversitenin  ödediği  konusudur. Ya  bu  işçileri  üniversite işten  atmamıştır, bu  tez  doğru  değildir. Ya da  ortada  anlaşılamayan  bir  kaotik  ilişki  vardır.

11 Nisan  2010 da  yaptığımız  açık  çağrıyı paylaşalım ki  sözler  açıkta  kalmasın.. OMÜ  TIP  FAKÜLTESİ  HASTANESİNDEN ATILAN TAŞERON  İŞÇİLER  İÇİN  BU  ŞEHRİN KAMUSAL  BİR  VİCDANI  VAR MIDIR? Başlıklı  açıklamayı  tekrar  okuyalım ki,  bu  siyasi linç  girişimleri  bir  daha  yaşanmasın: Sağlık  hizmetlerinin  temel  bileşenlerinin  istihdam  modeli  güvencesiz  çalışmaya doğru kayıyor.   Sağlık  hizmetleri  taşeronlaşma  yolu  ile  gördürülmeye  çalışıyor. Birinci  basamak sağlık  hizmetlerinde  hekim  ve  sağlık  çalışanı  istihdamı  sözleşmeli  çalışma  şeklindedir. Kamu  hastanelerin  özelleştirilmesi  sürecinde  temel  istihdam  modeli  sözleşme  ile çalışmadır.
Sağlık  alanında  taşeronlaşma  yolu  hizmet  sunumunun  kabul  edilemeyeceği  yönünde  bir çok  sakıncayı  Samsun  kamuoyu  ile  paylaşmıştık. 

Son  1  ayda  OMÜ  Tıp  Fakültesinde  sendikalaşmaya  çalışan  taşeron  çalışanlar, sözde görev  ihmalleri  ile  tek  tek  işten  çıkarılmaktadır.  Daha  önce de  12 güvenlik  görevlisi  işten çıkarılmıştır. Bu  insanlar  yoksul  ve  aile  geçimini  sağlamakla  yükümlü  insanlardır. Sayın  Rektör’den  bu  konuda  gerçek  ve  insan  bazlı  bir  açıklama  bekliyoruz.  Sayın Rektör  İş  kanunu’na  ve  DİSK Dev Sağlık-İş’in  kazandığı  bir  çok  Danıştay  kararına  göre taşeron  işçilerin  asıl  işverenidir.

Sayın  Rektör’den  temeli  insan  olan  bir  mesleğin  temsilcisi  ve  saygıdeğer  bir meslektaşımız  olarak  son  atılan  3  taşeron  çalışanın  durumunu  objektif  olarak değerlendirmesini  ve  bu  konuda  basını  bilgilendirmesini, kamusal  vicdana  sahip  çıkmasını talep  ediyoruz. İnsan  intiharlarının  artığı, yanı  başımızdakilerin  yoksulluk  ve  işsizlikten  intihar  ettiği, intihar oranında  3. Olan  bir  şehirde, sadece  haklarını  korumak için  sendikalaşmaya  çalışan  bu yoksul  çalışanların  işten  traji-komik bir  şekilde  çıkarılmasını  insan  ve  emek  temelli  bir hekim  örgütü  olarak  içimize  sindiremiyoruz.

Tüm  sürecin  cemaat/menfeat/kadrolaşma/ötekileştirme  üzerine  yapılandırıldığı, yeni  bir elitizm  yaratıldığı  bir  zaman  diliminde,  sayın  rektörün  bu  keyfiyete  ve  etik  dışı  iradeye, Samsun  Kamu  yönetimi  vicdanının  dur  demesini, hukuksal  bir  sürecin  başlamasını bekliyoruz. 1800 e  yakın  taşeron  çalışanı  ile  bugün  OMÜ  Tıp  Fakültesi  kamusal  alanda  en  çok taşeron  işçi  barındıran  bir  kurumdur.  Veri  teknikeri  iken  kan  aldırılarak, KKKA’dan  ölen Kübra’nın  acısı  içimizdeyken, sağlıkta  taşeronlaşma  konusunda  hak  kayıplarını  sıralamak içimizden  gelmiyor. Samsun"da sağlık alanında taşeronlaşma hak ihlallerinin tetikleyici olmaktadır.

*İşsizliğin yoğun olduğu Samsun gibi bir şehirde taşeronlaştırma, yüksek oranda vasıfsız iş gücü bulunması dolayısıyla, iş gücü ücretlerinin çok düşük düzeylerde olmasına yol açmaktadır.

*Taşeronluk sisteminin sağlıkta öncelikle kamu hastanelerinde yaygınlaşmasının nedenlerinde birisi de özelleştirmedir. Bu özelleşme öncesi ara dönemdir.

*Taşeron firmalarda çalışan işçiler sigortasız, kayıt dışı çevre emek gücünün içinde yer almamaktadır.

*Taşeronlaştırmanın getirdiği üretim koşulları sendikasızlaştırmayı dayatmaktadır.Emek piyasasının parçalanması ile sendikal hareketler ciddi krize girmektedir.

*Taşeronlaşma ücret ve sosyal yardımların daha düşük, çalışma saatlerinin daha uzun, çalışma koşullarının yasal standartlarının dışında olmasıdır. Küçük hastanelerde günlük, haftalık ve aylık çalışma süreleri de genellikle büyük işletmelere göre daha uzundur. Ayrıca yasal izinlere ve tatillere uyulmadığı görülmektedir.

*İşçi sağlığı ve iş güvenliği açısından çalışma koşulları daha kötü durumdadır.

Hak  kayıpları  ve  çalışma  koşullarının  düzeltilmesine  yönelik   kamusal  sorumlulukların yerine  getirilmesini  ve  SAMSUN  VALİLİĞİ"nin sürece  el  koymasını  bekliyoruz. Tabip odası sağlığın bir ekip çalışması olduğu sürecine inanır. Ekibin her birleşeni sürece değerli katkılar sunar. Bu süreçte iş barışı ve yükün eşit dağıtılması esastır. Tabip Odası tüm sağlık emekçilerine tek eşit ve güvenceli kadro gerçeğini savunur…

Ödenen  bu  tazminatların  kaynağını  incelemekte –sorgulamakta-  OMÜ de çalışan emekçilere  kalmaktadır.

/Cem ŞAHAN
01 Eylül 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder