10 Eylül 2007 Pazartesi

Samsun İktisat Kongresi





/Recep YAZGAN 
Samsun, son yıllarda sosyo-ekonomik anlamda ihmal edilmiş bir şehir görüntüsü arz ediyor. Özelleştirme ile birlikte satılan sanayi kuruluşları şu anda atıl vaziyette. Bu sanayi kuruluşları, Samsun işsizleri için birer iş kapısı idi. Artık ülkemiz dönüşü olmayan bir yola girmiştir. Bu yol devletin küçültülerek yatırımlardan elini eteğini tedricen çekmesi yoludur. Samsun için tek çare, müteşebbis kazandıracak hamleler ile ekonomik anlamdaki kayıplarını telafi yoluna gitmektir.

KASİAD Başkanı Bekir Çetinkaya, ekonomik kayıplarımızı kazanıma tevdi edecek bir çalışmayı yani Karadeniz İşadamları Derneği olarak hazırlamış oldukları “Ekonomik Kalkınma Raporunu ilgililerine sunmuş. Ne var ki iyi niyetli ve ustaca hazırlanmış bu raporda topyekûn bir duyarlılık gelişmediği sürece uygulanabilecek tek bir madde bile yok. Rapor’un ilk maddesini okuduktan sonra diğerlerini okuma hevesimi  kaybettim. Hani komutan sormuş askere “ oğlum bu top neden çalışmıyor, nesi eksik? Diye” ve asker saymak için hazırlanmış “Komutanım bu topun biir; barutu yok. İkiii…”  devam edecekken komutan durdurmuş “ Tamam oğlum, barutu yoksa bu topun, diğerlerini saymaya lüzum da yoktur.” Diyor ki Sayın Çetinkaya ilk madde olarak;

“ Bütün il yöneticilerimiz ve sivil toplum kuruluşları birlikte ve profesyonel bir Kalkınma Planı oluşturmalıdır” İşte bu barut, yani ateşleyici unsur eksik. Bütün il yöneticilerimiz bir araya gelebilse, Samsun’da hangi problem çözülemez ki? Bir şey yapmak için değil, sadece dosta ve düşmana bir ‘Aile Fotoğrafı’ verebilmek için, tek kare flaş miktarınca bir araya gelebilmek ne demek biliyor musunuz? Bu gücü tahmin edebiliyor musunuz?

Bu raporda hemen hemen her kesime, üzerine düşen görevin farkına vararak, durumdan vazife çıkararak yani, bir şeyler yapması tavsiye ve ümit ediliyor. Çünkü bu maddelerin bir tek elden tamamlanıp takip edilebilmesi mümkün değil. Devam edelim:

İstihdam alanlarını sosyo-kültürel kalkınma eksenli planlamak. Bu hem çok uzun vadeli hem de muhatabını zor bulabilecek bir nirengi noktası…

Üniversitenin, sivil toplum ve kamu kuruluşlarının birlikte hareket etmesi şehrimiz için yaşamsal zorunluluktur. Bu da zannediyorum temenniden öteye geçemeyecek bir iyi niyet davetiyesi.
Kalkınma amaçlı oluşturulan projelere mutlak suretle uyulmalıdır.

Ülkemizdeki sanayici ve iş adamlarımız Samsun ekonomisi ile ilgili bilgilendirilmeli ve şehrimize yatırıma özendirilmelidir. Ortada özenilecek bir şehir ve yatırım alanı yoksa ne yapılmalıdır?

Yabancı yatırımcıyı şehrimize davet edip, ilimize yatırıma yönlendirilmelidir. AB ülkelerinin büyük elçi ve ticari ataşelerini şehrimize davet ederek bilgilendirmek ve bu konuda ilk adım olabilir. Şehrimizi cazibe merkezi haline getirmek ve yatırım için uygun bir ortam oluşturmak için ne yapmalıdır?

Tarım sektörünün şehrin kalkınma lokomotifi olabilmesi için hemen tarıma bağlı sanayinin kurulması gerekmektedir.( Salça,konserve,hazır gıda, meyve suyu gibi fabrikalar kurulmalı ve bunlar sektörel bazda teşvik edilmelidir)Bu yılların hayali.. Sanıyorum şu an sözü edilen İhtisas Organize -Tarımsal Hayvancılık organize Sanayi Bölgeleri bu amaçla tesis edilecek.

Hangi ürünlerden daha fazla verim alınabileceğinin tespiti yapılmalıdır.

Organik tarım, organik hayvancılık(organize mi?),bilgisayar teknolojili seralar ve ürün kapasitesi geliştirilmelidir.

Sığır ve kümes hayvancılığı için damızlık çalışmaları geliştirilmeli, et entegre tesisleri kurulmalıdır.( Mahalli seçimler öncesi bunun vaadi verildi.)

Hava limanına soğuk hava depoları kurulmalıdır.

Ulusal reklâm araçları Samsun’un tanıtımı için kullanılmalıdır. Ulusal alanda şehrimiz ile ilgili haber bültenleri ve kitapçıklar hazırlanmalıdır. Bunların ülkemizde ve dünyada yayınlanması sağlanmalıdır. Şehrimizin ekonomik, teknik sosyo-kültürel CD’lerini hazırlanarak bedava dağıtımı yapılmalıdır. TV dizilerinin çekimlerinin Samsunda yapılması sağlanmalıdır. Samsun tarihini anlatan İngilizce ve Türkçe filmler yapılmalıdır.

Yer darlığı sebebiyle bir kaçını almadığım KASİAD Raporu’nun son maddesi benim iki kez temas ettiğim ‘19 Mayıs’ın Markalaştırılması’ fikri ile paralellik arz ediyor. Yada KASİAD’ın önerdiği tanıtım faaliyetinin omurgasını ‘19 Mayıs ve Milli Mücadele’de Samsun’ teması üzerine oturtabilirsek daha geniş çaplı bir tanıtım kampanyası gerçekleştirmiş oluruz.

19 Mayıs’ı bir marka haline getirmek… Bunu yapabilirsek Samsun Siyasetçilerin meşhur deyişiyle “Kabuğunu Kıracaktır”. Sanıyorum bunu için önce ve ilk kez bir araya gelebilmeliyiz. Vali, Vekiller, Belediye başkanları, Özel İdare, Sivil toplum Örgütleri, Basın, Üniversite hemen herkes ve her kesim… Ortak Mutabakat zemini oluşturularak çalışılmalıdır.

Samsun’un üç koldan girişlerine 19 Mayıs Şehrine girildiğini hissettirecek, hatırlatacak anıt, kitabe veya heykeller dikilmelidir.19 Mayıs Haftası boyunca şehirde geniş ölçekli konferanslar düzenlenmelidir. Konunun uzmanı tanıdık simalar ve tarihçiler Samsun’a davet edilerek 19 Mayıs şehrine ve 19 Mayıs 1919 tarihine yakışır etkinlikler tertip edilmelidir. Sadece festival görüntüsü ile bu işler yarım bırakılmış bir izlenim vermektedir. Hem yarım hem de gerçek maksadın dışında bir atmosferde yasak savma türünden geçiştiriliyor izlenimi vermektedir. Bu tarihlerde Samsun daha büyük ve köklü organizasyonların şehri haline getirilmelidir. Mesela Bakanlar Kurulu’nun 19 Mayıs’ta Samsun’da toplanması gibi.

“19 Mayıs 1919… İşte benim doğum tarihim.”diyen Atatürk’ün bu sözleri aslında Samsun’a şimdiye kadar farklı ilhamlar vermeliydi. Şimdiye kadar Samsun Milli Mücadelenin merkezi bir şehir haline getirilmeliydi. Bandırma Vapuru’nun yapılması bu anlamda yerinde bir adım olsa da birbirinden bağımsız hamleler yerine komple bir organize ile her ayrıntının üzerinde düşünülecek bir tanıtım, bir anlayış yani bir kavrayış ortaya koymak gerekir diye düşünüyorum. 19 Mayıs gibi önemli bir değeri Kültür ve Sanat Festivali noktasında değerlendirmek yeterli bir tarih şuuru vermiyor Samsun için…

Karadeniz İş Adamları Derneği (KASİAD)’ın hazırlamış olduğu ‘Ekonomik Kalkınma Raporu’nun gereken aksi sedayı bulduğunu veya bulacağını zannetmiyorum. Bu raporu okurken benim aklıma bütün bunları gerçekleştirmenin tek yolu olarak bir ‘Samsun İktisat Kongresi’ fikri yerleşti. Bu işin en az rapordaki maddeler kadar zor bir iş/organizasyon olduğunun farkındayım. Ama bu raporu, kongrenin nihai bildirisi ve/veya manifestosu olarak okumak daha anlamlı olurdu. Kaldı ki Samsun’a ve tarihe karşı bir sorumluluğumuz varsa bunu yazmak gerekmektedir. Tıpkı; KASİAD Ekonomik Kalkınma Raporu gibi… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder