12 Eylül 2007 Çarşamba

Öz Samsunlu Olmak Nasıl Olur ?





/Rasim Efendioğlu
Eylül 2002 de Bilecik İl Kültür Müdürlüğün'den kendi isteğimle Samsun İl Kültür Müdürlüğü'ne atandığımda büyük bir onur ve mutluluk duymuş ve umutla göreve başlamıştım. Yaklaşık iki yıl bu görevde kaldım. Bu bölgenin insanı olarak Samsun'u tanıyor ve çok seviyordum. Ancak çok iyi tanımıyordum. İlk günde tanımaya başladım, tanıdığım diğer illerle karşılaştırma olanağı buldum. Tanıdıkça hayranlığım arttı. Samsun'un sahip olduğu sınırsız olanakları gördükçe Samsun'un bugün bulunduğu noktadan daha ileride bir noktada olması gerektiği gerçeğini her yerde, her durumda söyledim yazdım. Göreve başladığım ilk gün doğum yerim neresi olursa olsun kendimi Samsunlu saydım. Kendi alanımdaki sorunları belirlemeyi, çözüm yolları bulmayı görev saydım. Gazetecisi ile yazarı ile kamu ve özel görevli herkesle düşüncelerimi paylaşmak istedim. Ne yaptım, ne yapabildim bunun değerlendirmesini başkaları yapsın da biz olayın bir başka yönüne bakalım.

Aydın diye kabul ettiğim birçok kişi ile dostla konuyu tartıştık. Karşıma sık sık şu söz çıktı. “Samsun'u ancak ÖZ SAMSUNLULAR kurtarabilir” deniyordu, deniyor. Bu söz belki Bursa'da da, İzmir'de de söyleniyor da anlamını pek anlayamıyorum. Eğer bu söz sokakta, manavda, oyunlu kahvelerde söylense "geç sözün gelişi bu pek ciddi değil" derdim. Yo çok ciddi, çok üst düzey söyleşilerde de geçiyor. İşte buna üzüldüm, üzülüyorum. Öz Samsunlu, Öz Trabzonlu, Öz Rizeli.... ne demek bu "Öz". Yani kimler üvey ya da sahte? Biliyorsunuz biz Türklerin Anayurdu ORTAASYA ve ANADOLU da ATAYURT diye anılıyor.-Bana göre insan için anayurt atayurt tanımlaması yanlış. Yeryüzü insanın anayurdudur. Nereye gidersek nereden ekmeğimizi kazanır ve kazanmak için yatırım yaparsak orası yurdumuzdur.

Peki neden Samsun gelişemiyor, geri kalıyor? Un var, şeker var, yağ var, helva yapılamıyor. Helva ustaları yok da ondan. Ustaları nerden getirelim? Ustalar yerli olmalı deniyor. Olsun. Olsun buna bir diyeceğim yok da bir avuç da olsa yapılan helvaya bakın kimler yapmış. Samsun yaşamak için çok elverişli olanaklara sahip bir yer. Buraya herkes gelmek ister. Tarımla uğraşmak isteyen gelir, emlakla uğraşmak isteyen gelir, sanayici gelir, illerden gelir? Rize'den gelir, Trabzon'dan gelir, Giresun'dan gelir, Tokat'tan, Çorum'dan, Diyarbakır'dan, Amasya'dan gelenler bir şeyler yapmaya çalışmış, çalışıyor. Ki daha da ötesi var Kafkaslardan, Batıtrakyadan gelenler olmuş. Peki Samsun'u kimler kurmuş? Arkeolojik kazılarda çok eskilere gidiliyor. AMİSOS'lar.. .Bırakalım bunları da böyle ince elemeler yurdumuzda başımıza neler açtığını görmüyor muyuz.? Bölmek bu ülkede bir şey kazandırmaz ama çok şey kaybettirir. Bu ile bu ülkeye bir çivi çakan, temele bir taş koyan bizim öz kardeşimizdir. Trabzon'da binlerce Gümüşhaneli, Rizeli, Bayburtlu ve daha yurdun bir çok yerinden gelen var. Tarlasını işlemiş ürün almış, fabrika kurmuş, ev yapmış ili Kenti kalkındırmış. Ne diyelim. Elbette başımızın üstünde yeri var deriz.

Dönelim yine güzel Samsunumuza. 19 Mayıs 1919' da önümüzde bir ışık, karıştık Karadenizin dalgalarına kükredik coştuk ulusça ve ayak bastık, ilk adımı attık. Samsun'a nasıl Trabzonlu, Rizeli, Amasyalı, Sivaslı, Erzurumlu, Mardinli birlikte çıktıksa elbette Samsunda yaşama hakkı da hepimizindir. Çanakkale'yi geçilmez yapanlar salt Çanakkaleliler değildir. İnönü'de, Sakarya'da hep birlikte çarpıştık ve bu yurdu yurt edindik üstündeki kanla. Yurdun her yanında bugün "Samsun" deyince her yurtseverin tüyleri diken diken olur.

Samsun'da yaşayanlar, Samsun'u sevenler SAMSUNLU dur. Hem de ÖZ demek bile yetmez ÖZBEÖZ SAMSUNLU dur. Aslında salt Samsunlu değil biz Türkiyeliyiz, dünyalıyız ve insan eğer gerçek insansa DÜNYALIYIZ....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder