11 Eylül 2007 Salı

Mustafa Kemal, Samsun’a Gelse!



samsunkardenizf( www.negatif.com )


/Cemil CİĞERİM
Özel İdare’nin sata sata bitiremediği taşınmazlardan elde edilen maddi kaynak nereye gitti?  Samsun İl Özel İdaresi Marka Yolculuğu Ofisi, “Samsun Şehri’nin Marka Yolculuğu Projesi”ni geliştirdi. Proje ile, Samsun’u sahip olduğu değerleriyle ulusal ve uluslararası alanda markalaştırılması amaçlandı. Projenin en önemli adımları arasında kurumsal kimlik ögeleri de yer aldı. “Güneş’in Doğduğu Şehir” sloganı, düzenlenen yarışmaya katılan halkın önerileri arasından seçildi.

Bu sloganın; “Atatürk’ün Samsun’a çıkışı”, “Kurtuluş Mücadelesi’nin başlangıcı”, “Karanlık günlerin sonu, aydınlık günlerin başlangıcı”, “Halkın uyanışı”, “Halkın milli birlik ve beraberliğinin sağlandığı yer”, “Milli Mücadelenin doğum yeri”ni ifade ettiği de verilen bilgiler arasında yer aldı. Samsun’un ulusal ve uluslararası platformlarda da tanınması ve hak ettiği yeri alması için kentin bir simgesinin olmasına, slogana ve sloganın ne anlama geldiğine bir itirazımız yok. 

Samsun, Türk Ulusu’nun yirminci yüzyılın başlarında, dünyanın emperyalist güçlerine karşı gerçekleştirdiği bir varoluş savaşımı olan, Milli Mücadele’deki yeri ile de yakın siyasi ve toplumsal tarihimiz açısından hayati önem taşır.

Savaşlardan yenik çıkmış, bölünmüş, umutsuz, yorgun, çileli bir milleti diriltmek, ayağa kaldırmak için Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919 Salı günü saat 6’da Samsun’da Ulusal Kurutuluş Savaşımızı başlattı. Samsun, bu nedenle “Güneş”in doğduğu il olarak ve Kurtuluş Savaşının başladığı yer olarak Türk ulusunun “19 Mayıs” şehri oldu. Samsun’da, tarihin akışını ortaçağ karanlığına doğru yönlendirme çalışmaları da sistemli ve planlı bir şekilde sürdürüldüğü için, bilhassa örümcek kafalılarda olmayan beyinlerine kazınması için “Güneşin Doğduğu Şehir” sloganı büyük anlam taşıyor.

Ancak, Kurtuluş Savaşı’nın ilk adımının atıldığı, emperyalizme karşı bağımsızlık savaşının başladığı bir kent olan Samsun şehrinin, Atatürk’ün şehri Samsun’un “Samsun Şehrinin Marka Yolculuğu Projesi” için AB’den “hibe” alan şehir olarak gösterilmesine itirazımız var.

Bu proje AB’den “hibe” alınmadan gerçekleştirilemez miydi?

Özel İdare’nin sata sata bitiremediği taşınmazlardan elde edilen maddi kaynak nereye gitti?
Paramız, pulumuz mu bitti mi?

Sıfırı tükettikte mi, elin yabancısına el-avuç açmaya başladık!

Türkiye’de dernek ve kuruluşlar Avrupa Birliği’nden yardım almak için sıraya girmiş durumdalar. “Hibe” adı altında verilen para bizim ne kara kaşımıza ne de kara gözümüze veriliyor! Bazıları bunu “Aydınlanmamız, çağdaşlaşmamız, 21’nci yüzyıla hazırlanmamız için bize yardım eli uzatıyor” diye anlatmaya çalışarak toplumu uyutmaya çalışıyorlar.

Türkiye’deki hiçbir  dernek ve kuruluş AB’den “fon” adı altında “hibe” denilen yardım almakla övünmemelidirler.

Avrupa’nın saçtığı “fon”lara “hayır” demesini bilmelidirler.

Bağımsız kalabilmeyi başarmak, bugün her zamankinden önemlidir.

Ekonomik bağımsızlık da, siyasal bağımsızlığın olmazsa olmaz koşuludur.

Atatürk, ne demişti:
“Temel ilke, Türk Ulusu’nun onurlu ve şerefli bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu ancak tam bağımsız olmakla sağlanabilir. Ne denli zengin ve gönençli olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak durumunda kalmaktan öteye gidemez.

Türk’ün onuru, kendine güveni ve yetenekleri çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir ulus tutsak yaşamaktansa yok olsun daha iyidir. Öyleyse ya bağımsızlık, ya ölüm.

İşte gerçek kurtuluşu isteyenlerin parolası bu olacaktır.”

Mustafa Kemal, Samsun’a gelse ve şöyle bir etrafına baksa 1919 ile 2007’yi karşılaştırsa acaba ne derdi? Herhalde sessizce çekip giderdi! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder