10 Eylül 2007 Pazartesi

Önce Samsun’u Kurtaralım



Samsun Bir Kenttir. O'nun Bir  Kültürü Vardır. Bu Kültürü Oluşturan ve Yaşatan Birileri Vardır.



Beyler, kollarınızda hasta bir şehir tutuyorsunuz... Zaman geçtikçe daha net görüyoruz ki, bu şehir; sosyoekonomik ve sosyopsikolojik olarak rahatsızdır, hastadır, yaralıdır. Belki veremdir, belki kanserdir ama hastadır ve gün geçtikçe çürüyerek sağlıklı düşünemez ve sağlıklı yaşayamaz hale gelmektedir. Gelmiştir.

Şimdi bu satırların yazarı, yönetim veya karar merciinden biri olsaydı emin ve emir cümleleriyle derdik ki; ‘Ne duruyorsun o halde, iyileştirsene!’ Kolay değil tabii, yılların birikimi bu durum… Yönetim ve karar merci/mevkiinde olanlar hastalığın farkında değiller. Farkındalar da işlerine geldiklerinden durumun farkında değillermiş gibi davranıyorlar dememek için böyle söylüyorum. Ama bunu da diyebilirim. Nasıl olsa arasındaki farkı ayırt edebilecek zihinsel sıhhate sahip değiller. Neden değiller?

Neden değiller, biliyor musunuz? Çünkü onlar, kendi konforlarını muhafaza etmeyi hayatlarının yegâne meşguliyeti haline getirmişler. Evet, çünkü kaybedecek çok şeyleri var. Seçimler var mesela... Paraları var, korunacak ve üzerine yenileri eklenecek.. Bir kere arazi yüzü görmemiş ama İstiklal Caddesi’nde rutine bağlanmış bir şekilde devir daim yapan Grand bilmem ne cipleri var… Akşamın alacakaranlığında ne işe yarıyorsa gözlerinde raybanları var…  Şimdi bende de ve sizde de bu ve benzeri donanımlar olsa idi düşünür müydük kenti, kültürü? Okur muydunuz bu tür yazıları? Bozar mıydınız konforunuzu? Düşünmeliyiz ama düşünmez isek bir gün daha başka bir duvara çarparız ve bunun telafisi bu kadar kolay olmaz.

Elimizdeki dergiye ‘Kent mi var da kültürü olsun’ diye dudak bükenlerin hazırladığı bir sonuçtur bu hastalıklı şehir. Ne yaptığımızı, nasıl yaptığımızı anlayamayan, anlamak istemeyenlerin devam etmesini arzuladıkları bir durumdur şehrimizin bu hali… Ruhunu çürüttüler bu şehrin. Ve devam ediyorlar… Artık Samsun’da birlik ve beraberlik nutku atacaklara inanmayalım… ‘Samsunluluk Ruhu’ diye sözlerine başlayanları susturalım.. Konuştukça mevcut durumun devamını sağlamaya yönelik bir manipülasyona dikkatlerinizi çekmek istiyorum. ‘Her zamankinden daha çok birlik ve beraberliğe’ ihtiyacımız yok. Her zamankinden daha fazla samimiyete, dostluğa, içtenliğe, mütevazılığa ihtiyacımız var. Çünkü, ‘Ben size makam sahibi olamazsınız demedim; …”

Önce Samsun’u kurtaralım; sonra Samsunspor’u kurtarırız. Önce Samsun’u kurtaralım; sonra partimizi kurtarırız… Önce Samsun’u kurtaralım; sonra kendimizi kurtarırız. Sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler, odalar, borsalar, dernekler, gazeteler ve diğerleri hepsi sınıfta kalmış durumda… Kimin ne kadar Samsunlu, kimin ne kadar menfaatperest olduğu ortaya çıkmak üzeredir.

Artık şuna inanalım ve alıştıralım kendimizi; Samsun sahipsizdir. Hiç kimse Samsun’u düşünerek bir şeyler yapmaya niyetli değildir ve olmayacaktır. Samsun’u menfaat çatışmalarının ve siyasi hazlarını gerçekleştirmenin zemini/aracı haline getirenlerden hesap sormaya hazırlanalım. Bu isimleri birer birer bir yere not edelim. Yarın seçim var;  belki birilerine bir şeyler sormanın fırsatını yakalayabiliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder