11 Ekim 2012 Perşembe

Samsun Müftüsü’nün İsimler Sözlüğü

“Lûgat, bir isim ver bana halimden; Herkesin bildiği dilden bir isim!” Bediüzzaman’ın kelimelerin köklerini ve ebced değerlerini gösteren bir sözlük yazma isteğini ‘ömrüm vefa ederse’ kaydıyla ifade ettiğini okumuştum..  Necip Fazılın “lügatin deniz manasına geldiğini öğrendiğimden beri daha fazla sahile iniyorum” ifadesi ile Bediüzzaman’ın isteğini birlikte düşünelim..

Lügat sözcüklerin içine tıkıştırıldığı bir kutu gibidir ama içindeki sözcükler donuk, mekanik birer kalıp değillerdir. Lügat açıldığında yüzünüze bir deniz ürpertisi vursa gerektir; öyle hissetmek, öyle yaklaşmak gerektir kitaba.. Tıpkı denizdeki dalgalar misali oynayan, hareket eden, kıyıya vuran, derinliği ve de karanlığı, gizemli yanları hatta yosun kokusu ve de dokusu da olan mefhumlardır..  Demek istediğim işimize uygun bir kelimeyi vidaya somun uydurur gibi lügatin içinden çekip alarak meseleyi halledeceğimizi zannetmek işin kolayına kaçmaktır.. Hata payı vardır..

"söyleyin, söyleyin, ben miyim yoksa,
arzı boynuzunda taşıyan öküz?
belâ mimarının seçtiği arsa;
hayattan mühacir; eşyadan öksüz?"

Bu şiiri okuyanlar derler ki, hala dünyanın öküzün boynuzları üstünde durduğuna inanan kaldı mı, böyle yobazlık olur mu? Halbu ki, gerçek tek boyutlu değildir.. Tıpkı bir derede iki kere yıkanılamayacağı gibi, aynı kelimelerle de iki kere aynı cümle kurulamaz..

Kar tanelerinin melekler tarafından yere indirildiğini ve bu sebeple birbirlerine değmediklerini biliyor (inanıyor) olmalısınız.. Tasavvuf kitaplarında da âlemlerin- feleklerin nasıl kurulduğuna yönelik şemalar (proje) vardır. Bu şemalarda arzı meleklerin taşıdığını görebilirsiniz.. Ve öküz İbranicede melek anlamına gelmektedir.

Samsun Müftüsü’nün isimler üzerine yaptığı açıklamasından sonra Twitter’dan bir mesaj: “Samsun Müftüsü Hayrettin Öztürk e naçizane cevaptır.. Saygılarımla

Dil bilgisi ders 1:  

Aleyna "bize ait" demektir. إِنَّ عَلَيْنَا لَلْهُدَى (İnne aleynâ lel hudâ)
Senem ise arapça değil farsça anlamında isim olarak kadınlara verilir. Yani Arapça anlamı olan "put" anlamında değil "güzel kadın" anlamında kızlara bu isim verilir.

Bekir ismine gelince. Her kelimede olduğu gibi Bekir sözcüğü de ARAPÇA birçok anlama gelir deve yavrusu demeden önce bunu da bilmek gerekir. Bekir'in anlamları: 1. Sabahları erken kalkmayı alışkanlık edinen kimse, 2. Yeni doğmuş. 3. Öncesi, İsmail’i zümresine ait büyük bir Arap kabilesi...
 Şimdi Diğer melek isimlerine yorum yapmayacağım. İnsanın iki kelam ederken 2 gram da bilgisi olması gerekir.  Öyle her bilgiye atlamadan iyice araştırması gerek.

 Mesela Kezban'ı hep yalancı manasına anlayan müftümüz, Kur'an'daki "tükezziban" ile karıştırmış işi... Çoğu kimse Farsçadaki "ev hanımı" manasına gelen "Kedban"dan alınma "Kezban"ı, Arapçadaki 'yalanlayan' manasına gelen tükezziban'dan alınma sanır..!! Halbuki "keziban" ismi "ev hanımı" manasına gelmektedir.” Ayşenur YAZICI

Diyanet İşleri Başkanı’nın Müftümüzü eleştirmesi ve eleştirirken Alem kelimesinin argo anlamıyla da kullanılıyor olmasını örnek olarak vermesi hem ani bir refleksle işin içine daldığını ve de vaziyete hakim olmadığını göstermiş oldu.. Hem müftümüze hem de Diyanet İşleri Başkanı’na bu işin dini olmadan önce linguistik bir mesele olduğunu hatırlatmak da fayda görüyorum..  Yazarımız Dursun Ali Tokel’in meseleyi izaha kavuşturmak için yazısını hadislerle tahkim etmesi meselenin dini boyutu olduğunu da gösteriyor elbette..

Ama unutulan şu ki, bu gibi mevzularda kelam oynatmak için, dilleri iç içe geçmiş bir sistem olarak değerlendirebilmek ve  niteliğini, yapısını, birimlerini ve dönüşümlerini incelerken diller arası geçişlerdeki değişimleri de göz önüne almak gerekiyor.. Bakın meselenin, coğrafi, tarihi ve antropolojik birer yanlarının olduğunu da söylemiş olduk..

11 Ekim 2012
/Recep YAZGAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder