20 Ekim 2012 Cumartesi

Kentesel Dönüşüm Ve Sağlık

Bir  kaç  gündür,  Canik  Belediye  Başkanı  ile  ESM  Başkanının  basın  üzerinden  yaptıkları kentsel  dönüşüm  tartışmasını  izliyorum. Kara/beyaz’dan  öteye  gitmeyen  medyasal  fikir  egzersizlerinin,  daha  4  ay  önce dönüştürdüğünüz  konutlarda  kaybedilen  canlara ve  yakınlarına  traji-komik  geldiğini söylemek  bana  düşmez…

Bu  ülkede  kentsel  dönüşüm  adı  altında  yürütülen  çalışmaların  genellikle  Roman  halkın yaşadığı  yaşam  alanlarının  ranta  açılması  dışında  bir  anlam  taşımadığını  herkes  görüyor. Bu  kentsel  dönüşüm  adı  altında  yapılan  rantın  yeniden  dağılımı  öyküsü  yeni  değildir. Ankara  Dikmen  Vadisinde  RANTSAL  DÖNÜŞÜM’ün  gerçeğini  bu  ülke  uzun  zamandır yaşıyor. Demokratik  katılım  ve  kentin  ortak  aklı  bağlamında,  önümüzde  200  evler  örneği dururken, bu  dönüşüme –yıkıma-  uğrayanların  bugünkü  durumlarını  incelemek,  memnuniyetlerini ölçmek sanırım  ilk  yapılması  gerekendir  diyorum.  Bu  konuda  özellikle  Canik  Kent  Konseyine de  önemli  bir  görev  düşüyor.

Bu  bölgede  yaşayanların –yıkıma  uğrayanların- memnuniyet  indekslerinin, psikolojik testlerinin  yapılması  gerekiyor. Etkin  vatandaşlık  taleplerinden  önce  kentsel  dönüşümü  red  haklarının  anlatılması gerekiyor. Ankara Tabip Odası, Yıkım Tehdidinin Dikmen Vadisi Halkı Üzerindeki Ruhsal Etkileri: Kontrollü Bir Alan Çalışması Son Raporunu   adlı  çalışmanın  bir  benzerini  kent  hekim  örgütü  ve sağlık  sendikaları Canik  bölgesinde  yapmalıdır. Bu  raporun  temel  çıktıları  kent  konseylerinde  tartışılmalıdır.

Raporda, Avrupa’daki kentsel dönüşüm projelerinin uzmanlar tarafından belediye, müteahhit firma ve yerel halkın işbirliğiyle yapıldığı kaydedilerek, “evinin yıkım tehdidi yaşantısı”nın insanların ruh sağlığını oldukça olumsuz etkilediği belirtilmektedir. Dikmen Vadisi halkının sağlıklı bir ruhsal durum olan öz yeterliliklerini koruyabilecek ve yükseltebilecek sosyo kültürel bir yapı oluşturduğu tespit edilerek, hem bireysel olarak ruh sağlığının korunması hem Dikmen Vadisi Kültürünün şimdiki hali ile yaşatılması için devletin tüm kurumlarına önemli roller düştüğü vurgulanmıştır.  Canik  yoksul  halkı  ve  roman  vatandaşların  psikolojik  ve  sosyolojik  sorunları  hakkında neler  yapılması  gerektiğini de  bu  rapor ipuçları  ile  bize  sunuyor.

Ankara Tabip Odası’nın raporunda ifade edilen öneriler arasında, sosyal ve kültürel doku özelliklerinin öncelikli olarak gözetilmesi, fiziksel ve sosyal bütünlüğünün bozulmayacağı “Yerinde Islah” projelerinin hayata geçirilmesi gerekliliği vurgulanarak, her durumda yöre halkının “barınma hakkı”nın tanınması, karşılanması isteniyor.  Gecekonduda yaşayanlara yönelik “varoş”, “terörist”, “rantçı” ve potansiyel suç mahalleri gibi etiketlemelerle ve her türlü olumsuz tutumlarla kent yaşamından dışlayan ve ötekileştiren anlayışın yıkılması için çaba gösterilmesi önerilen raporda, zaten yoksul olan gecekondu insanının kaldıramayacağı ek parasal yük getiren uygulamalardan kaçınılması gerektiği tespiti yapılıyor.

Raporda, yeni imar sürecinde işgücünün olabildiğince bölgedeki işsiz insanlardan sağlanması, bölgenin doğasına zarar vermeden olumsuz fiziksel koşulların ıslahı ve ilave yeşil ve ağaçlıklı alanların sağlanması önerileri de sunuluyor. RAPORDA, Kentsel Dönüşüm projelerinin 1980 sonrasında ilk kez Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından Dikmen Vadisi ve Portakal Çiçeği Vadisinde kamu kesimi-özel sektör işbirliği ile belediyenin resmi yapısı dışında oluşturulan şirketler eliyle gerçekleştirildiğine dikkat çekilerek, şöyle devam ediliyor:

“Dönüşüm projelerinin sosyal içerikli olarak uygulandığının iddia edildiği bir dönemde bile kamu kesimi özel sektör ortaklığı sermaye aktarımının bir aracına dönüşmüş ve gecekondulunun başka alanlarında rant yaratmak üzere yeniden sürülmesine neden olmuştur. 4. ve 5. Etap kentsel dönüşüm projeleri, gittikçe kent merkezlerinde kalan ve yoksul yurttaşların yaşam alanları olan gecekondu bölgelerinde ortaya çıkan ranta el koyma süreci olarak adlandırılabilir.

Kentsel  dönüşüm  bir  anlamda  yoksul  yerleşim  yerlerine,  sermaye  birikimi adına kapitalin el  koymasıdır.. Italo  Calvino,  Görünmez  Kentler  adlı  eserinde:  ‘’Doğruyu bulmak  için  kaybolmak  gerekir… Labirent,  içine  giren  kaybolsun  ve  dolaşsın  diye  yapılır. Ama  labirent,  o  aynı  kişiyi,  yeni bir  plan  çizmesi ve  labirentin  gücünü  yok  etmesi için  bir  başkaldırıya da  dönüştürür. Bunu başardığı  takdirde  insan  labirenti  yıkacaktır: onu  boydan  boya  geçen  biri  için  labirent yoktur.’’  der. Tam  da  bu  noktada  kentsel  dönüşümü  kavramsal  ve  sosyolojik  olarak  analiz  ediyordum. Kentsel  dönüşüm. Reform, Değişim,  Devrim  niteliğinde  yenilikler.. Küreselleşme  ve  neoliberalizmin  son  yıllarda  çok  kullandığı  kavramlar. Sağlıkta  Dönüşüm  Programı,  Eğitim  Reformu… Asıl  olan  yeni  piyasa  alanları  tanımlayabilmektir. Ve  tabii ki  rant  alanları. Küreselleşme,  kentte  alınıp,  satılabilen  bir  meta  olarak  bakar. Önemli  olana  kentsel topraklardan  çok  kar  etmektir. Amaç  kar  olunca, kentte  yaşayan  yoksulların  sosyal  ve kültürel  yaşamaları  öncelenmez

/Cem ŞAHAN
20 Ekim 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder