Borasco Elektrik Üretim Sanayi’nin müracaatı
üzerine EPDK 25.04.2008 tarih ve
EÜ71583-5/1149 sayılı üretim lisansını Çarşamba’da kurulması planlanan 899,37
MVVm/890,40 MVVe kurulu gücündeki doğal gaz yakıtlı kombine termik santrali
için veriliyor.Dolaysıyla EPDK’nın
vermiş olduğu söz konusu lisans Çarşamba ilçesinde yapılması planlanan termik
santrali için söz konusu şirket adına
verilmiş oluyor.
30.07.2010 tarih ve 481 sayılı olur ile Borasco
firmasına verilen lisansta tadilat yapılıyor ve böylece lisans OMV Samsun
Elektrik Üretim Sanayi ve Tic.A.ş adına çevriliyor. Diğer yandan Çevre ve Orman
Bakanlığı 16.03.2009 tarih ve 168 sayılı
işlemle Borasco tarafından inşa edilecek “Samsun Doğalgaz Kombine Çevrim Santrali”
projesi için ÇED olumlu kararı veriliyor. ÇED raporunun en önemli hükümlerinden
birinin de, bölge halkının proje ile ilgili bilgilendirilmesine yönelik “Halkı
Bilgilendirme Toplantısı” hükmü kitabına uydurmak maksadı ile tıpkı icra
ilanlarının herkes tarafından duyulmaması için tirajı olmayan gazetelerde
yayınlanması misali, firma
yetkililerinin oluşturduğu birkaç kişi ile yapılıyor ve zabıt tutuluyor. Bu
toplantıda bulunması gereken bölge halkı ve STÖ’ler gazetelerden bu toplantının
yapıldığını öğreniyorlar.
Diğer önemli
konu ise , EPDK tarafından Borasco firmasına Çarşamba’da üretim tesisi
için izin veriliyor. Ancak bilahare üretim tesisi aynı lisans ile Terme’ye
kaydırılıyor. Bu durum aynı zamanda Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararının
gerekçelerinden biri oluyor. Yani bir bina yapacaksınız. Samsun’dan bir örnek
verecek olur isek, Canik ilçesi sınırları içinde inşaat yapmak için ruhsat
alıyorsunuz. Yapacağınız binanın yanında ve yakınında bulunanlar “dur bakalım
kardeşim bu binayı buraya dikemezsin” diyorlar ve pılınızı pırtınızı toplayarak
gidiyorsunuz binanızı aynı ruhsat ile İlkadım ilçesine bağlı bir alanda
yapıyorsunuz.
EPDK bununla yetinmiyor. Terme yöresi halkına
ikinci bir gol daha atıyor. Anılan firmaya lisans verilebilmesi için ÇED kararı
zorunlu olduğu halde, bu hükümde rafa kaldırılıyor. Böylece 1.sınıf tarım
arazileri,fosil yakıt kullanılarak çalışacak olan santralden çıkacak olan
zehirli gazların esaretine terk ediliyor. Ayrıca denizden alınacak soğuk suyun
ısıtılarak tekrar denize bırakılacağından balıklar ve diğer deniz canlılarının
da ölümüne bizzat devlet eli ile davetiye çıkarılıyor.
Terme ve yöresindeki vatandaşlarımıza her ne kadar
takımımız küme düşse de iki golde Samsun Valiliğinden yiyor. Birincisi yetkisi
olmadığı halde firmaya ÇED raporu olmadan özel bir yetki ile tesisin faaliyete
yani inşasına başlayabilecekleri kararını veriyor. İkincisi ise İl Tarım
Müdürlüğü yetkililerince hazırlanan 24.12.2008 tarihli Etüt Raporunda arazinin
çevresinde tarım dışı amaçla kullanılabilecek alternatif alanın bulunmadığını
Toprak Kuruma Kurulunun kararını ön plana sürerek tezgaha alet oluyor. Arazinin
tarım dışı amaçla kullanılabileceği yönünde Samsun Tarım İl Müdürlüğü
27.02.2009 tarihli yazı ile olumlu görüş bildiriyor. Burada da elbette bir Ali
Cengiz oyunu oynanıyor. Çünkü Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ( Tarım ve
Köy İşleri Bakanlığı) 16.02.2009 tarih
ve 2921 sayılı kararıyla arazinin tarım dışı amaçla kullanımına iznini hangi
gerekçeler ile verdiğinin bir izahı yok. Sanırım konunun o dönemdeki uzmanları
Terme’nin Kozluk ilçesinin deniz tarafındaki fındıklık alanı değil, Güneydoğu
bölgemizdeki Batman ilçesinin arazi şartlarını gözlemlemiş oldukları ortaya
çıkıyor.
44.4061 hektarlık arazinin tarım dışı amaçla
kullanılmasına izin verilmesi hakkındaki 05.02.2009 tarihli Toprak Karuma
Kurulu kararını uygun bulan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 16.02.2009
tarih ve 803-2921 sayılı işleminin iptali istemiyle TMMOB Ziraat Mühendisleri
Odası tarafından , Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına karşı açılan davanın
reddi için Samsun 2. İdare Mahkemesi 09.06.2010 tarih ve E: 2009/678, K:
2010/641 sayılı kararı, Danıştay 8. Dairesinin 22.03.2011 tarih ve E:2011/1774
sayılı kararıyla bozuluyor. Bilahare Samsun 2. İdare Mahkemesi”nce anılan bozma
kararına uyulmayarak ilk kararda ısrar ediliyor. Sonuçta İdare Mahkemesi”nce
verilen bozma kararına uyulmayarak davanın reddi için ilk kararda ısrar
edilmesine ilişkin bir karar veriliyor. Şimdi ası üzerinde durulması gereken
konu bize göre Toprak Koruma Kurulunun asli görevlerinin başında arazilerin korunması,geliştirilmesi ve
verimli kullanılmasına ilişkin önlemler alması gerekirken,Terme’de hangi
kriterler ile bu bölgenin tarım dışı arazi olarak kullanılmasına uygundur
hükmüne vermiş olmasıdır.
Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımının
13.maddesinde “Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım
arazileri ile sulu tarım arazileri tarımsal üretim amacı dışında kullanılamaz”
hükmü yer almaktadır. Bakanlığın izni ile valiliklere verilen yetkide sadece
alternatif alan bulunmaması ve kamu yararı gözetilmesi amacı ile sınırlı izinler
verilmektedir. Aslında olayın püf noktası buradadır. Tarım arazileri ancak
alternatif alan bulunmaması ve kurulun uygun görüşünün alınması ön koşulu ile
kullanılabilir. Bölgede alternatif bir alan bulunup bulunmadığı acaba devlet
görevlilerince mi yoksa, OMV yetkilileri ile birlikte kol kola mı yapılmıştır.
Santralin tesis edildiği alan hangi kriterlere göre tarım dışı arazi olarak
belirlenmiştir.
Bu konu ile ilgili detaylı açıklamalarımız
sürecektir.
/Süleyman
SALUR
29 Ocak 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder