Siyasi söylemlere göre kentimizin gündeminde
işsizlik, geçim sıkıntısı, yaşam standartlarında olumsuzluk gibi faktörler
kesinlikle yer almamaktadır. Aksine Fevzi Çakmak, Hastanebaşı, İlyasköy,
Kadıköy, Belediye Evleri, Cezaevi Mahallesi kısaca gecekondulaşmaların yoğun
olduğu tüm semtlerimizde yaşamlarını idame ettirenlerin tümünün ekonomik refah
seviyeleri üst düzeylerdedir.
Siyasilerin penceresinden refah denizinde yüzen
kentimiz, İllerin sosyo gelişmişlik sıralamasında 20 yıldan bu yana 30.sıralardan aşağıya
inememektedir. Samsun’a hep bir umut aşılanmıştır.
Her seçim döneminde oylarımız büyük oranda iktidar partilerine gider. Seçim
sonralarında ise Samsun’lu vekillerimizden birinin bakanlık koltuğuna
oturmasını sabırla bekleriz. Çünkü bir Samsunlu vekilimizin bakanlık koltuğuna
oturması ile kentimiz ekonomik anlamda önemli kazanımlar elde edecektir. Devran
böyle sürüp gider.
Bir dönemler kalkınmışlık anlamında 7. Sıralardan
33. Sıralara neden geldiğimizin muhasebesi yapılmaz. Bugün İçişleri Bakanlığına
atanan eski valimiz Muammer Güler dönemine
kadar kentimize atanan emeklilik dönemlerinin sonuna gelmiş mülki
amirler makamlarını sadece bayramlarda veya özel davetlerde terk ettiklerinden,
kentin gerçeklerinden uzak kalmışlardır. Tüten bacaların tek tek
özelleştirilmesi ile ortaya çıkan işsizler ordusu için alternatif iş sahaları
geliştirilememiş, dolaysıyla siyasilerin gözlükleri görünenin aksine, ekonomik
verilerde de görüldüğü gibi günü kurtaran bir ekonomik tablo ortaya çıkmıştır.
Kentin dinamiklerini hayata geçirebilmek için
STÖ’ne önemli görevler düşmektedir. Bu örgütlenmelerin başında ise Ticaret ve Sanayi
Odaları gelir. Merhum Adnan Sakaoğlu döneminden sonra görev alan STSO başkan ve
yöneticilerinin görevde kaldıkları süre içinde kentin ekonomik rasyolarına
yaptıkları veya yapamadıkları katkılarında sorgulanması gerekir. İller bazında
yaşanabilirlik sıralamasında 24. Sırada yer almamız bana göre realiteden
uzaktır. En fazla göç veren iller arasında yer alan kentimiz bugün çok daha
vahim sonuçlar ile karşı karşıya kalacaktır. Üniversitelere giden gençlerimiz
okullarını bitirdikten sonra artık Samsun’a dönmeyi tercih etmemektedir. Önemli
sanayici ve işadamlarımız istisnalar dışında büyük metropolleri tercih
etmektedirler. Açılış törenlerinin üretime yönelik tesisleri kapsamadığı sürece
ekonomik kalkınmışlık verilerinin 30. Sıralardan aşağıya indirilmesi mümkün
değildir.
Kentimizde yapılan yatırımların önemli bir bölümünü
hizmet ve tüketim sektörleri oluşturmaktadır. Kentimize her gün yeni bir kimlik
yakıştırılmaktadır. Bu konuda ne siyasilerimiz ve ne de yerel yöneticilerimiz
asgari müştereklerde birleşebilmişlerdir. Bir gün Sağlık Kenti olarak anılırken
ertesi gün Tarım Kenti ve daha sonraki gün ise Turizm kenti ifadeleri kentin
gündemini işgal eder. Tamamen ters bir mantıkla her türlü ulaşım ağına sahip
olan Samsun teşvik kapsamı dışında tutulmuştur. Hatta bakanlarımızdan birisi
Samsunlulara hitaben yaptığı bir konuşmada ‘Teşvik gözünüze girsin’ şeklinde
ifadeler kullanmıştır. Oysa teşvik bölgeler arasındaki dengesizlikleri ortadan
kaldırabilecek en büyük silahtır. Karadeniz bölgesinde teşvik dışı kalan tek il
olmanın dezavantajlarının yaşanmadığı kesinlikle iddia edilemez.
Sosyo gelişmişlik, yaşanabilirlik gibi faktörler
DİE tarafından açıklandığında tebessümleri gizlemek mümkün değildir. Çünkü
kamuoyuna lanse edilen istatistiki veriler Samsun’un gerçeklerinden çok
uzaktadır. Gerçekler Saathane ve Cumhuriyet meydanlarında çıplak gözle
görülmektedir. Dolaysıyla siyasilerimiz gözlüklerinin camlarını bir kez daha temizlemeleri ve
kentin gerçek yüzünü iyi görmeleri gerekir.
/Süleyman
SALUR
29 Ocak 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder