15 Ocak 2013 Salı

Amerikalı Gözüyle Samsun Ve Türkler

Clarence K. Streıt, Milli Mücadele yıllarında Ankara’ya ilk gelenlerden ve cumhuriyetin ilanından sonra Mustafa Kemal Atatürk’le ilk röportajı yapan ABD’li bir gazeteci. Ankara yolculuğuna 1921’in ocak ayında Samsun’dan başlar. Kimi yerde üstü açık bir otomobil, kimi yerde bir yaylı ve artık Ankara’ya iyice yaklaştığında da trenle geçen maceralı bir yolculuktan sonra Milli Mücadele’nin başkentine ulaşır. İlginç anıları, üzerinde durulması gereken tespitleri ve sürpriz öngörüleri vardır. Anıları yıllar sonra bir başka ABD’li akademisyen tarafından kitaplaştırılmış ve 2011’de Bahçeşehir Üniversitesi tarafından ‘Bilinmeyen Türkler’ adıyla Türkçe olarak bastırılmış.

Clarence K. Streit Ankara yolculuğuna Samsun’dan başlar. Burada tanıdığı Müslüman Türk bir aileden bahseder. Yaşlı ve hasta bir anne, on iki yaşlarında bir küçük kız, on dokuz yaşlarındaki ablası ve onun nişanlısı ‘milliyetçi orduda subay’ olan Münir Kamil. Ablasının ve annesinin adı da fotoğrafı da yok ama Saadet’in hem halı tezgahının başında yalnız hem de evlerinin önünde eniştesi Münir Kamil’le birlikte çekilmiş iki fotoğrafı var. Yazarın ifadesiyle ‘orta sınıf ve muhafazakar’ bir aile Saadet’in ailesi; ablası Streıt’le Fransızca konuşuyor, annesi Streıt’e ‘Sizce onların dedikleri kadar vahşi miyiz?’ diye soruyor. ‘Böyle bir durumun söz konusu olmadığı’ cevabını alınca da ‘Öyleyse umarım okurlarınıza bazı insanların dediği gibi öyle insanlık dışı canavarlar olmadığımızı anlatırsınız’ diyor. Milli Mücadele’yi kazanmamızın temelinde Türk kadının hasta yatağında bile kendisini gösteren bu milli hassasiyetinin payı çok büyüktür.

Streıt’ın ayak bastığı günlerde Samsun’da bulunan Amerikalılar, ‘Türklerin Rumlara gösterdikleri müsamahaya(hoşgörü) çok şaşırırlar.’ Zira ‘ çoktan bölgenin efendisi olduklarını düşünüp Türklere amirane bir şekilde davranmaya başlarlar. Şehre neredeyse hakim bir yerde bulunan büyük Rum kilisesini dahi Yunan milli renkleri mavi ve beyaza boyamışlardı.’ Amerikalılara göre ‘Pontus ajitasyonlarının çoğunluğu Rum papazların çabalarından kaynaklanıyor’ buna rağmen ‘rahip Samsun’un en iyi evlerinden birinde oturmaya devam ediyor, kilisesi hala açık olup provokatif renklerini Türklerin gözüne sokmaya devam ediyordu.’

Clarence K. Streıt anılarında Samsun’da üç, dört aileden daha bahseder. Birinin ismini verir ama ne yazık ki diğerlerinin ismi yoktur kitabında. İsmini verdiği o tarihteki ‘Reji Sigara Fabrikası’nın Türk yöneticisi Ahmet Rüştü Beydir. İsmini vermediklerinden birisi ‘oğlu ABD’de eğitim gören’ jandarma komutanı diğeri de ‘idealist, son derece zeki ve farkındalığı yüksek’ diye tanımladığı bir Türk doktor. Doktoru anlatırken ‘Eğitimli Türklerin çoğu gibi Yunan savaşından sorumlu tuttuğu İngiltere’ye karşı kızgındı ve yabancıların Türkleri barbar olarak görmesine gücenmekteydi’ diyor.

Streıt bu güceniklik konusunda Türklere hak verir ve şunları yazar: ‘Türklerin bütün iyi özelliklerinin Batıda tamamen gözardı edilmesi ve ülkelerinin koşullarını düzeltmek için  verdikleri çabanın daha gelişmiş milletler tarafından gözardı edilmekle kalmayıp üstüne bir de eleştirilmesi; kızgınlığımı artırmaktadır.’

Streıt’e , ‘Bir milletin böyle peşin yargılanması adaletsiz olduğu kadar aptalcadır.’ Ama ne yazık ki, Batı bu adaletsizliği ve aptallığı Türke karşı asırlarca ısrarla ve inatla sürdürmektedir’ der. Streıt’ın doksan yıl önce yaptığı tespit hala geçerlidir ve galiba doksan yıl sonra da geçerli olacaktır.
 
Ben şimdi bu insanları, Saadet’i, ablasını, millici subay Münir Fehmi’yi, Ahmet Rüştü’yü, oğlu ABD’de okuyan jandarma komutanı ve adı verilmeyen o idealist doktoru merak ediyorum. Onlardan geriye kimler ve hangi hatıralar kaldı? ABD’li bir gazetecinin izinden giderek onların gerçek hikayelerine ulaşmak yerel tarih açısından önemli olsa gerek. Jandarma komutanı ve Münir Fehmi’ye Genelkurmay’ın, Ahmet Rüştü’ye ise Reji’nin arşivinden ulaşmak mümkün. Zor olan ismi bile verilmeyen o idealist doktor ve o sevimli genç kız Saadet’e ulaşmak. Yerel Tarih Grubu’nun aktif üyelerinden Sevgili Emin Kırbıyık da konunun üzerinde. Umarım bir sonuca ulaşılır. Ben Streıt’in anılarından alıntılara devam edeceğim.

15.01.2013
/Osman KARA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder