İki hafta önce “Yabancıların gözü ile güzelleşen
Samsun” başlıklı bir köşe yazısı yazmıştım.O yazımda özellikle dışarıdan gelen
ziyaretçilerin Samsun’un güzel yerlerini gezdikleri için son yıllarda yüzeysel
olarak güzelleşen Samsun’a hayran kaldıklarını yazmıştım.
Bunları yazarken de okuyucularımın ama diye
başlayan itirazlarının olacağını biliyordum ve amalarınızı lütfen kendinize
saklayınız, onlara da sıra gelecek demiştim. O yazıyı kaleme aldığım günlerde
yazdıklarımı yalanlarcasına yağan sağanak yağmur,Atakum’u bir kez daha perişan
etmiş ve o benim sözünü ettiğim makyajını silip süpürmüştü. Son yıllarda
Samsun’un uğradığı haksızlıklar ve hemen her konuda diğer illerin gerisinde kalışımızın
etkisiyle, sorunları azalan ve gelişen bir Samsun görmek isteyen Samsun
sevdalılarınınbu yüzeysel güzelliklerle tatmin olmayacağını bende biliyordum
ama öte yanda da, “Bu kentte hiç mi güzel bir şey olmuyor? Diyenler vardı.
Üzülerek söylemek gerekirse, her konuda olduğu gibi
bu kentte sadece güzellikleri görüp, en ufak yanlışın söylenmesine dahi
hoşgörüsü olmayanlar ile en ufak yanlışın üzerine giderken, yapılan güzel
işleri görmezden gelenler, resme iki yönü ile birlikte bakamayacak kadar ayrışmışlardı.
Bu girişten sonra yazımın konusu olan”amaya” gelelim. Geçtiğimiz günlerde
gazetelerde boy- boy yer alan gezi ilanlarına göz atarken gördüğüm bir ilan
yüreğimi dağladı.
Lüks transatlantik türü bir gemi fotoğrafının da
yer aldığı ilanda,Lüksgemi ile yapılacak Karadeniz gezisinin duyurusu ve
programı yer alıyordu. Gezi programı İstanbul’dan başlayıp, Sinop, Trabzon,
Sochi diye devam ediyordu.Karadeniz Bölgesi’nin en güzel, en büyük kenti
diyerek yere göğe koyamadığımız Samsun ne yazık ki, turizm firmalarının
programlarına giremiyor.
Samsun, otobüslerle düzenlenen Karadeniz Bölgesi
gezi programlarına dahi konaklamalı olarak giremiyor. Turların geçiş
güzergâhında olduğu için biraz da zorunlu olarak Samsun’a kısa süreli uğrayıp,
Doğu Karadeniz Bölgesi’nin hemen her köşesinde konaklayarak gezilerini
sürdürüyorlar.
Cumartesi günü tanık olduğum bir olay, tur
şirketlerinin Samsun’a bakışlarını çok güzel anlatıyordu.
Akşamüzeri eczaneme gelen orta yaşlı İstanbullubir
çiftin otobüs turu ile Karadeniz gezisinden dönüş yaptıkları sırada Samsun’a
uğradıklarını ve Bandırma Vapuru ile Atatürk Anıtı’na götürüldükten sonra
kendilerini şehir gezi yapmaları için iki saat süre ile serbest bıraktıklarını
öğrendim.
Gazi Müzesi’nden, Etnografya Müzesi’nde sergilenen
Dünyada eşi bulunmayan Amisos takılarından haberleri yoktu. Sahil Yolunu da
kendi çabaları bulmuş ve çok beğenmişlerdi. Samsun’un yeni gelişen Atakum’u ve
Atakum sahilinde ki kafe ve eğlence yerlerini de görmemişlerdi. Teleferikle
Amisos Tepesine çıkıp Samsun geçmiş tarihinden izleri de görmemişler, Samsun
pidesi ile tanışmamışlardı.
Batı Parkı gezip büyük paralar harcanarak
yapılanları zaten hiç duymamışlardı. Bunların gösterilmemesine çok
hayıflandılar ama buraları kendi imkânları ile de olsa görmeye zamanlarının olmayışına
daha da çok üzüldüler. Kendilerine Gazi Müzesi’nin anlamını söz edince görmek
istediler. Eczanemin hemen yanı başında ki müzeye kendi personelimin eşliğinde
gönderdim. Dönüşte çok etkilenmişlerdi ve “Eğer burayı görmeden gitseydik yazık
olacakmış, 19 Mayıs’ın Samsun için anlamı ve simgesi burasıymış” sözleri, bir
Samsunlu olarak beni bir kez daha Samsun’un sahipsizliğine isyan ettirdi.
Samsun’u denizden gezip görmek için yaptırılan
Samsunum 1 gemisinden bu tur şirketlerini haberdar edemiyorsak, ne işe yarar bu
gemi. 4-5 yıl kadar önceydi. O dönemlerde SAM-SEV’İN Başkanlığını yapıyordum.
Buna benzer bir olay nedeniyle Karadeniz Turları düzenleyen büyük bir tur
firması ile birebir görüşmüş ve Samsun’u sadece, o da geçişlerde iki saatlik
süreyle programa almamalarının nedenini sormuştum.
Daha sonra bir başka firma ile yaptığım görüşmede
de aldığım cevap aynıydı. “Samsun’da hiçbir yetkili bize yardımcı olmuyor”
diyorlardı. Otobüslerinin kent içine sokulmadığını, girebilselerde Gazi Müzesi
yöresinde park yeri bulamadıklarını, Samsun’da yapacakları geziler de
otobüsleri için belirli yerlerde konaklama yerlerinin bulunmadığını
söylüyorlardı. Artık çok sayıda ve her yıldızda otelimiz de var. Ama değişen
bir şey yok. Uzun yıllar Turizmciler dernek başkanlığı yapan ve Samsun
turizmine katkı sağlayan turizmci dostum Mustafa Yavuz ile de konuştum. Bu
konuda O’nun görüşlerini aldım. İşte O’nun söyledikleri; “Samsun’un tanıtımı
için profesyonel bir destek alınmalı, tanıtım için bir şirketle anlaşılmalı
veya tanıtım konusunda profesyonel insanlar istihdam edilmelidir.
Zira yapılan pek çok çalışma var ama sonuç
istenilen gibi, olmuyor. Bu işte tur operatörlerinin, profesyonel rehberlerin
de eksikleri var. Kendilerini yenilemiyorlar. Yeni yerleri tanımıyorlar. Yerel
yöneticilerin yaptığı çalışmalara, Ticaret ve Sanayi Odası da katkı
sağlamalıdır. Bu nedenle Samsun Tanıtım
Stratejisi mutlaka gözden geçirilmeli, eksikleri tespit etmeli ve en hızlı
şekilde sonuç alınabilmesi için revize edilmelidir.”
Çıkan sonuç, Samsun her konuda olduğu gibi bu
konuda da birlik olamıyor ve ortak bir eylem planı uygulanamıyordu. Turizm
firmaları bu programları iki yıl önceden belirliyor ve biraz da yerel
yöneticilerin ve o kentte ki özel sektörün desteği ile planlıyorlardı. Yıldızlı
otelleri sıralıyoruz, Samsun’u yüzeysel de olsa güzelleştiriyoruz ama bunları
görmek ve Samsun’u gezmek için gelen turlara bunları anlatamıyoruz. Samsun’da konaklattıramıyoruz. Lobiciliği bir
türlü öğrenemedik.
Kendimiz çalıp, kendimiz oynuyor ve yaptıklarımızla
övünerek şov yapıyor, kendi insanlarımızı kandırırken, çevre illerimizden gelen
insanların beğenileri ile yetinip duruyoruz. Kentimizin güzelliklerini
pazarlayamıyorsak, yakınmaya da hakkımız olamaz. İki de birde, “Samsun Turizm
Kenti oluyor” Müjdelerini veriyoruz ama hala,“19 Mayıs” gibi bir misyona sahip
bu kente marka arayışına girişenlere dur diyemiyoruz. Hangi olumsuzlukla
karşılaşsak, karşımıza çıkan sonuç hep aynı; Samsun’un sahipsizliği…
Samsun’un tanıtımını yapacak Atatürk Anıtı maketi,
panoları ile çeşitli tanıtım objelerini üreten SAM-SEV’E bu ürünleri Samsun’a
gelen ziyaretçilere ulaştırabileceği bir yer sağlayamayan, en kolay konuklara
ulaştırıldığı Gazi Müzesi ve Bandırma Vapurunda ki satış stantlarını dahi
kaldırtan bu kentin yönetim anlayışı ile turizm kenti nasıl olunur
anlayamıyorum. Yukarıda anlattığım turların Samsun’u da programlarına
almalarının yolunu bulamayanlar, Rusya’nın KlosnodarLiman kentine uçak
seferleri düzenlemeye kalkışıyorlar.
Samsun’u istediğiniz kadar yüzeysel olarak
güzelleştirin, istediğiniz kadar yabancı ülkelerin şehirleri ile kardeş şehir
yapınız. Eğer bu kenti bir Eskişehir yapamıyorsanız, Eskişehir’i yönetenlerin
izlediği yolu izleyip gezi turlarının programına Samsun’u aldıramıyorsanız,
Samsun’u Turizm Kenti yapamazsınız. Binlerce işçinin çalıştığı işyerlerinin
kapatılmasına seyirci kalan, Samsun’da yeni işyerlerinin açılışına zemin
yaratacak teşvik yasası dışına itilen tek Karadeniz Bölgesi kenti olmasına
suskun kalan anlayışla, Turizm kenti falan olamayız, kimse kendini kandırmasın.
İki hafta önce ki yazıma itiraz ederek ama diyenlerin söylediği o kadar
eksiğimiz var ki, yazmakla bitecek gibi değil.
Bu eksiklerimizi gidermek için işe önce
“Sahipsiz Samsun”imajını değiştirmekle başlamalıyız diye düşünüyorum. İyi bir hafta dileğiyle..
/Sadi SUBAŞI
26 Ağustos 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder