29 Ağustos 2013 Perşembe

Avm’lerin Yarattığı Tahribat Küçümsenemez

Ülkemiz sayıları 291’i bulan AVM’lerin küçük esnafın ekmeğine kan doğraması sonucunda yüzlerce esnaf kepenk kapatmak zorunda kalmışlardır. Samsun’da AVM’lerin faaliyete geçmesi ile kapanan işyerlerinin sayıları oldukça fazladır. 291 AVM ile yaklaşık 171 milyar dolarlık bir perakende üyümesi yaşandığı belirtilmektedir. Perakende büyümesi yaşanırken kredi kartı mağdurlarındaki artış önlenemeyecek düzeylerdedir.

Hükümet yetkilileri, inşaat sektöründe iyileşme olduğu ve ekonomideki lokomotif görevini üst düzeylere taşıyacağı şeklinde açıklamalar yapmaktadırlar. Ancak inşaat sektörüne yönelik bir işle iştigal ettiğimizden ötürü, inşaat mühendisi ve mimar için verilen eleman ilanlarına nerede ise asgari ücretle çalışacak nitelikte kişiler müracaat ettiğini gözlemlemekteyiz. Bunun anlamı; ifade edildiği gibi inşaat sektöründe kalifiye elemanlar başta olmak üzere pek çok vasıflı eleman iş bulamama sendromu ile karşı karşıyadır. İnşaat sektöründe büyüyen firmaların  iktidar partisi sempatizanları veya destekçileri olduğu açıkça görülmektedir. Çünkü sektör büyürken sektörde çalışanlar küçülmektedir.

Türkiye’mi yükseliyor, yoksa Türkiye’de birileri mi yükseliyor tartışmaları gün geçtikçe çok daha fazla gün yüzüne çıkmaya başlamıştır. Ekonomideki büyümeye rağmen zenginliğin dağılımı konusunda ciddi sıkıntılar bulunmaktadır. Sokağın ekonomik büyümeyi dolaysıyla refahı her ne hikmetse hissedememektedir.

Dış ticaret açığı, 350 milyar dolar seviyelerinde borçlanma, dolardaki yükseliş trendi, Suriye’den kaçıp ülkemize sığınanların problemleri, Mısır ve Suriye ile ilgili izlediğimiz politikalar gibi sayılarını artırabileceğimiz gündemler ekonomiyi direkt olarak faktörler olduğu için belirsizliğin sürmesi halinde hiç telafuz edilmese de, pembe tablolar çizilse de önümüzdeki en önemli handikaplardan birini teşkil etmektedir. Hasadı yapılan ürünlerin taban fiyatların açıklanmamasını da anlayabilmek mümkün değildir. Örneğin Ayçiçek üreten çiftçiler taban  fiyatlarının açıklanmasını beklemektedir. Her hasat döneminde bu tür aksaklıkların yaşanması nedeniyle, köylü vadandaşlarımız mağdur edilmektedir. Fındık için de aynı uygulama söz konusudur. Üretici tarlaya girer, ürününü toplar taban fiyatları ürün toplandıktan sonra açıklanır. Bu arada zaten fındık tüccarlarına borçlandığı için yok bahasına ürününü tüccara satmak zorunda kalır.

Gelişmiş ülkeler belirli bir ekonomik refahı yakaladıklarından vatandaşlarının sosyal güvence anlamında hiçbir problemleri bulunmamaktadır. Ancak bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde sosyal güvence sistemleri oturmadığından, ve üstelik asgari ücretle yaşamak zorunda kalan önemli bir nüfus yoğunluğuna sahip olduğumuzdan, muhtemel ekonomik krizlere tahammül edebilecek performansı taşıyabileceğimiz söylenemez.

/Süleyman SALUR
29 Ağustos 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder