Ülkemiz sayıları 291’i bulan AVM’lerin küçük
esnafın ekmeğine kan doğraması sonucunda yüzlerce esnaf kepenk kapatmak zorunda
kalmışlardır. Samsun’da AVM’lerin faaliyete geçmesi ile kapanan işyerlerinin
sayıları oldukça fazladır. 291 AVM ile yaklaşık 171 milyar dolarlık bir
perakende üyümesi yaşandığı belirtilmektedir. Perakende büyümesi yaşanırken
kredi kartı mağdurlarındaki artış önlenemeyecek düzeylerdedir.
Hükümet yetkilileri, inşaat sektöründe iyileşme
olduğu ve ekonomideki lokomotif görevini üst düzeylere taşıyacağı şeklinde
açıklamalar yapmaktadırlar. Ancak inşaat sektörüne yönelik bir işle iştigal
ettiğimizden ötürü, inşaat mühendisi ve mimar için verilen eleman ilanlarına
nerede ise asgari ücretle çalışacak nitelikte kişiler müracaat ettiğini
gözlemlemekteyiz. Bunun anlamı; ifade edildiği gibi inşaat sektöründe kalifiye
elemanlar başta olmak üzere pek çok vasıflı eleman iş bulamama sendromu ile
karşı karşıyadır. İnşaat sektöründe büyüyen firmaların iktidar partisi sempatizanları veya
destekçileri olduğu açıkça görülmektedir. Çünkü sektör büyürken sektörde
çalışanlar küçülmektedir.
Türkiye’mi yükseliyor, yoksa Türkiye’de birileri mi
yükseliyor tartışmaları gün geçtikçe çok daha fazla gün yüzüne çıkmaya
başlamıştır. Ekonomideki büyümeye rağmen zenginliğin dağılımı konusunda ciddi
sıkıntılar bulunmaktadır. Sokağın ekonomik büyümeyi dolaysıyla refahı her ne
hikmetse hissedememektedir.
Dış ticaret açığı, 350 milyar dolar seviyelerinde
borçlanma, dolardaki yükseliş trendi, Suriye’den kaçıp ülkemize sığınanların
problemleri, Mısır ve Suriye ile ilgili izlediğimiz politikalar gibi sayılarını
artırabileceğimiz gündemler ekonomiyi direkt olarak faktörler olduğu için
belirsizliğin sürmesi halinde hiç telafuz edilmese de, pembe tablolar çizilse
de önümüzdeki en önemli handikaplardan birini teşkil etmektedir. Hasadı yapılan
ürünlerin taban fiyatların açıklanmamasını da anlayabilmek mümkün değildir.
Örneğin Ayçiçek üreten çiftçiler taban
fiyatlarının açıklanmasını beklemektedir. Her hasat döneminde bu tür
aksaklıkların yaşanması nedeniyle, köylü vadandaşlarımız mağdur edilmektedir. Fındık
için de aynı uygulama söz konusudur. Üretici tarlaya girer, ürününü toplar
taban fiyatları ürün toplandıktan sonra açıklanır. Bu arada zaten fındık
tüccarlarına borçlandığı için yok bahasına ürününü tüccara satmak zorunda
kalır.
Gelişmiş ülkeler belirli bir ekonomik refahı
yakaladıklarından vatandaşlarının sosyal güvence anlamında hiçbir problemleri
bulunmamaktadır. Ancak bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde sosyal güvence
sistemleri oturmadığından, ve üstelik asgari ücretle yaşamak zorunda kalan
önemli bir nüfus yoğunluğuna sahip olduğumuzdan, muhtemel ekonomik krizlere
tahammül edebilecek performansı taşıyabileceğimiz söylenemez.
/Süleyman
SALUR
29 Ağustos 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder