4 Haziran 2012 Pazartesi

Uçurulan Samsun’un Çelişkileri Ve Sorumlu Sorumsuzlar..

Geçen hafta Samsun yerel basının da yer alan bir kaç başlığa değinerek bugün kü köşemde Samsun adına yaşanan bazı çelişkilerden söz etmek istiyorum. Geçen haftanın en ilgi çeken iki konusu, Samsun’un uçuşa geçtiği söylemleri ile bunu tekzip edercesine aynı günlerde kalkınma Bakanlığınca açıklanan “Türkiye Ekonomik Gelişmişlik” sıralamasıydı. Samsun ekonomik gelişmişlik sıralamasında 81 il arasında 33. sırada yer alıyordu. Geçen hafta bu haberler, Halk Gazetesin de “Samsun Havalandı Uçuyor”, Haber Gazetesinde “Samsun Uçuşa Geçti” başlıkları ile yer alıyordu. Bu sözlerin, Samsun’un ekonomik yaşamında ve sorunlarında en çok söz sahibi olması gereken Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı’na ait olması heyecan vericiydi. Sayın Oda Başkanı’nın “Levyeye asıldık, uçak havalandı, Samsun uçuyor” sözleri ne yazık ki, Kalkınma Bakanlığı’nın açıklaması ile açığa düşüyordu. Yine aynı gün, Ulusoy Grubuna ait Ro-Ro ve Konteyner Taşımacılığı AŞ.’nin Samsun Bölge sorumlusu Sayın Tuncer Üçüncüoğlu, gemilerin doluluk oranının %60-70 oranında düşmesi nedeniyle Ro-Ro taşımacılığının durdurulduğunu açıklıyordu.

Samsun adına böylesine söylemlerin havada uçuştuğu ortamda yerel basın iki kişi dışında her zaman ki sessizliğini koruyordu. Samsun konusunda duyarlılığını her zaman gösteren usta kalem Erdem Erol bu çelişkileri köşesinde gündeme taşıyor, bir diğer usta kalem Osman Kara’da bu konuya değiniyor, haftanın son gününde ise Ragıp Göker kendi üslubunca yorumluyordu. Erdem Erol, bu söylemleri “Şeyh uçmaz müritleri uçurur” diyerek hicvediyordu. Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İki gün sonra bu eleştirilere cevap veriyor ve Samsun’un sosyo-ekonomik gelişmişlik sıralamasın da Türkiye 33. olmasının hesabının kendilerine sorulmasını yadırgadığını söylüyordu. Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı bir şey daha söylüyor ve “İyi ki 33. sıradaymışız, yoksa teşvikte 3. sırada değil 2. sırada yer alırdık” diyordu.

Samsun’un ekonomik gelişmişlik sıralamasında Türkiye 33. sırada olmasında yarar gören Ticaret ve Sanayi Odasının geçmiş dönem yönetimleri de, o yıllarda Samsun’un Teşvik Yasası dışında bırakılma kararını alkışlamıştı. O günlere hayretler içersinde tanıklık etmiş birisi olarak, günümüzde ki açıklamaları çok da yadırgamıyorum.. Ama bu konuda bir Samsunlu olarak söylemek istediğim şeyler var. Samsun ile ilgili ne zaman bir eleştiri yapılsa, bazıları bunu hemen belediye hizmetlerini eleştirmek olarak algılıyor ve savunmaya geçiyor. Hatta bazıları daha da ileri giderek, bu eleştirileri yapanları karamsarlık yaratan, Samsun’u kötüleyen insanlar olarak damgalıyorlar.

Bu eleştirileri zaman zaman yapan az sayıdaki kişiden birisi olarak, öncelikle Samsun’u en az o savunanlar kadar sevdiğimi söylemek isterim. Bir başka söylemek istediğim şey de, Samsun’un son yıllarda görsel olarak güzelleştiği ve sosyal yaşamı olumlu etkileyen önemli gelişmeler sağladığı gerçeğidir. Ama bu, Samsun’un ekonomik yönden hızla kan kaybettiği gerçeğinin tartışılmasını engellememelidir.

Samsun hemen her konuda Türkiye sıralamalarında alt sıralarda kalıyorsa, bu göz ardı edilmemeli, tam tersine bu olumsuzlukların nedenleri araştırılmalıdır. Eğer, Samsun, orta öğretim ve üniversite giriş sınavlarında kendine alt sıralarda yer bulabiliyorsa, Eğer, Samsun Türkiye ekonomik gelişmişlik sıralamasın da ancak 33. sırada yer alabiliyorsa, Eğer, Yapilan bir başka arastırmada "En Zengin Şehir" sıralamasında Samsun 36. sırada yer alabiliyorsa, Eğer, kurulan AVM'ler ve otellerle Samsun'un geliştiği, hatta çağ atladığı iddia edilirken; rakamlar Samsun'un üretmeyen, ürettiğinden yüzde 244 oranında daha fazla tüketen bir şehir olduğunu ortaya koyuyorsa, Eğer, Ekonomi Bakanlığının verilerine göre, Samsun’da 2011 yılının ilk 6 ayında ihracat yapan firma sayısı, yüzde 7 azalarak 155'ten, 148'e düsüyor ve ihracatı yüzde 52,7 artarak 121.9 milyon dolardan 186.2 milyon dolara çıkarken, ithalat rekor kırarak % 73.4 artarak, 261.8 milyon dolardan 454.3 milyon dolara çıkıyorsa,

Eğer, Samsun tecavüz ve cinayet gibi yüz kızartıcı suçlarda en önlerde yer alıyorsa,
Eğer, Samsun kent olarak göç veriyorsa,
Eğer, Samsun Sanayileşemiyorsa,
Eğer, Samsun’da İşsizlik artıyorsa,
Eğer, Bulvar üzeri mahalleler yardım kolilerine muhtaç hale gelmişse,
Eğer, tarıma uygun arazilerinde tarım üretimi yapılamıyorsa,
Eğer, tarım alanlarına doğayı katledecek kirli yatırımların yapılmasına göz yumuluyorsa,
Eğer, üniversiteyi bitiren genç kuşağı işsizlik nedeni ile Samsun’a dönemiyorsa,
Eğer, tek geçim kaynağı olan ticareti de elinden alınıyorsa,

Bunlar konuşulmayacak mıdır? Bu gerçekleri konuşmak ve çözüm yolları aramak eğer karamsarlık ve
Samsun’a kötülük yapmak olarak algılanıyorsa, hiç kimse kusura bakmasın bu kenti gerçekten beklentisiz seven herkesin ayağa kalkması gerekir. En azından ben, kendi adıma Samsunlu olmanın sorumluluğu ile bu yanlışları söylemeyi ile sürdüreceğim.

Samsun’a çok sayıda AVM açılmasını, “Samsun’un gelişmesi“ olarak sunmak büyük bir aldatmacadır.
Çünkü Samsun’da üretilen tek bir ürünü raflarına koymayan, Samsunlu hiçbir firmaya yer vermeyen bu AVM’ler, Samsun’un parasını başka kentlere akıtacaktır. Samsun’un tek geçim kaynağı olarak kalan ticareti de öldürecektir. 3-4 tane beş yıldızlı otelin birden yapılması sevindiricidir. Ama bu otellerin Samsun’a katma değeri ne olacaktır? Deniyor ki, Karadeniz’in karşı tarafında ki ülkelerden çok sayıda ziyaretçi gelmesi sağlanacak, onlar bu otellerde konaklayacak ve bu AVM’lerden alış veriş yapacaklar. Bu firmalar bir fizibilite hesabı yapmadan buraya gelmeyeceğine göre, bu işte onların bir beklentisi olduğu doğrudur. Bu hesaplar tutarsa, beş yıldızlı oteller ve AVM’ lerle Karadeniz’in karşı kıyısında ki ülkeler arasında bir para trafiği, yani bir alış verişin olacağı doğrudur. Samsun’un hareketleneceği ve renkleneceği de kesin. Ya sonrası..

Oteller ve AVM’ler Samsunlunun değilse, buralarda Samsunlu firmalara yer de verilmiyorsa, söyler misiniz bunların Samsun’a nasıl bir katkısı olacaktır? Samsunlulara ait olmayan bu otel ve AVM’lerin merkezleri başka iller de olduğu için vergi daireleri de Samsun’da değildir. O halde vergilerini de Samsun’da vermeyeceklerdir. Samsunlular bu kuruluşlar içersinde yer alarak bu pastadan pay alamayacaktır. Bu kuruluşların sadece hizmet bölümlerinde kendilerine iş sahası bulabilecek bir miktar Samsunlu ise, Samsun’un bu işte ki tek tesellisi olacaktır. O zaman bu işin adını doğru koymak gerekir ki, bunun adı Samsun’un kaynaklarının ulusal ve uluslar arası kuruluşlar tarafından sömürülmesidir. Bu geçekler ortadayken, bu kenti yönetenlerin, Samsun adına siyaset yapanların ve ticaretinden sorumlu olan meslek kuruluşlarının, bunları Samsun adına kazanım olarak sunması ne kadar doğrudur?

O zaman bunları savunanlar, bunların Samsun’a ne getireceğini de Samsunluya açık bir şekilde anlatmalı ve toplumu ikna etmelidirler. Bu, onlar için kaçınılmaz bir görev haline gelmiştir. Ticaret ve Sanayi Odası’nın öncelikli görevi, üyesi olarak Ticaret ve Sanayi Odalarının varlık nedeni olan sanayici ve tüccarının çıkarlarını korumak olmalıdır. Birincil görevleri seyyar satıcılar tarafından kuşatılan ve tam bir çöküş halinde ki esnafa sahip çıkmaktır. Onların sorunlarına çözüm bulmaktır. Bu kentte yaşayanların ve bu kente karşı sorumluluğu olanların, bu sorunları yok saymak yerine bunları tartışmak, çözüm yolları aramak ve çıkış projeleri üretmek görevi olmalıdır. Çünkü nasıl sadece güzelliklere övgü düzerek bu kent uçurulamazsa, sürekli eleştirerek de bu kente yarar sağlanamaz… İyi haftalar..

/Sadi SUBAŞI
04 Haziran 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder