12 Haziran 2012 Salı

Halkın İçersine Girmeden Kent Yönetimi Olamaz..

Ülkemizde geçmişten günümüze süregelen yanlış bir anlayış var. Belirli görevlere gelen yönetici ve bürokratlar yazılı olmayan bir kuralı uygulayarak yönettikleri toplumun içersine girmekten kaçınırlar. Bazı görevler açısından belki toplumla çok fazla iç içe olmak uygun olmayabilir. Bu tür görevlerde bulunanların ikili ilişkilerinde mesafeli olması da anlayışla karşılanabilir. Ne var ki, bu anlayışın geniş bir yönetici kesimİ tarafından uygulanmasının kabul edilebilir bir yanı olamaz.

Örneğin toplumun sağlığından sorumlu bir sağlık müdürünün sağlık hizmeti verenler ve hizmet alanlarla görüşmesi, sağlık alanında ki bazı eksikleri birebir görmesini sağlamaz mı? Toplumun güvenliğinden sorumlu bir emniyet müdürünün, zaman zaman halkın arasına girerek değişik kesimlerle görüşmesi, onların endişe ve beklentilerini öğrenmesi çok daha verimli hizmet vermesine katkı vermez mi? Kentlerin yönetiminde birinci sorumlu valilerin görev yaptıkları kentin caddelerinde gezmesi, toplumla buluşması gerekmez mi? Bunu yapan kaç vali var?

Samsun gibi ticaretle uğraşanların onlarca sorunla boğuştuğu bir kentte işyerlerini gezen, onlarla görüşerek dertlerini dinleyen bir ticaret odası başkanı gören olmuş mudur? Çiftlik Caddesi ve Gazi Caddesinde ki işyeri sahiplerinin hemen hergün gazetelere yansıyan şikayetlerini yerinde görmek zahmetine katlanmadan bir meslek örgütü nasıl yönetilir? Anlamak zor. Bu tür ilişkileri yeterli olmasa da her şeye rağmen en çok yapanlar belediye başkanlarıdır. Onların da halkın içersinde olduğu zamanlar oldukça sınırlıdır. Oysa bir yağmurda sokak ve caddeler ne hale geliyor ? insanlar ne zorluklar yaşıyor bunları yerinde görmek gerekmez mi?

Kaldırımların kırık dökük hallerinden, en ufak yağmurda kırık karaoların altından fışkıran çamurlu sularla üstü başı çamur olan insanlardan ne derece haberdarlar? Bu eksikleri yerinde görseler, inanıyorum ki çoğu çok da basit olan onarımlar veya iyileştirmeler yapılır diye düşünüyorum. Başta Büyükşehir Belediye Başkanı olmak üzere bazı alt belediye başkanlarının zaman zaman önemli caddelerdeki işyeri sahipleri ile toplantılar yaptığı biliniyor. Oysa, ilgi bekleyen öylesine çok mekan var ki.. Örnek vermek gerekirse, benim de bölgem olan Samsun’un en önemli tarihi caddesi Mecidiye’nin Gazi Müzesi önünden başlayan, Cumhuriyet Meydanına dönen ve alt geçitle devam eden bölgesinin öylesine ilgi ve bakıma ihtiyacı var ki, bunların ancak yerinde görülebileceğine inanıyorum. Bu bölgede ki alt geçidin bakımsızlık ve kaderine terk edilmiş hali Samsun’a yakışmıyor mu? Bu geçit çağdaş bir ışıklandırma ve onarımla, hatta giriş çıkışlarının yeniden düzenlenmesi ile içersinden geçen insanı ürküten görüntüsünden kurtarılamaz mı?

Eskiden sadece Pazar günleri işgal altında olan Mecidiye Caddesi, artık haftanın her günü saat 16.00’dan sonra işgal ediliyor. Bir tarafında modern bir çarşı yapılacak, hemen yanı başı kaderine terkedilecek. Bu çarpıklığa göz yummanın çağdaş kent anlayışı ile nasıl bağdaştığını anlamakta sıkıntı çekiyorum. Bu konu çok değişik kalemler tarafından gündeme taşınmasına rağmen bugüne kadar dikkate alınmamasının eğer başka bir nedeni yoksa, tek neden Sayın Büyükşehir Belediye Başkanı’nın bu bölgeyi inceleme fırsatı bulamamış olmasıdır diye düşünüyorum. İşin özeti, caddelerini ve sokaklarını tanımayan valiler, köylüsüyle buluşmayan, hastayla ve bu konuda hizmet veren işverenleri dinlemeyen, öğretmen, öğrenci ve velileri ile buluşup onların sorunlarını öğrenmeyen il müdürleri, ticaretle uğraşan iş yri sahiplerinin ve sanayicilerin sorunlarını yerinde incelemeyen, üyelerinin sorunlarına eğilmeyen, hatta çoğunu tanımayan sivil toplum kuruluşu başkanları ile çağdaş bir kent yönetimi yaratılamaz.

Görev gereği yapılan koordinasyon toplantılarında kendi aralarında görüşerek, açılış törenlerinde ve kokteyllerde sadece üst düzey yöneticiler ve toplumun seçkinleri ile bir arada olarak, bir kentin sorunlarını tanımak ve anlamak mümkün olamaz. Bir kenti doğru yönetmek için o kentin sokak ile caddelerini ve oralarda yaşayanları tanımak gerekir. O yörelerde ki sorunların çözüm yollarını o bölgede yaşayanların herkesden çok bildiği gerçeği gözden uzak tutulmamalıdır. Yöneticileri ile buluşmuş ve sorunları çözümlenmeye başlamış bir kentte yaşayabilmek dileğiyle, iyi haftalar..

/Sadi SUBAŞI
12 Haziran 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder