4 Ekim 2011 Salı

Erdoğan - Pkk - Yılmaz

Başbakan Erdoğan’ın CHP ve BDP’yi vurmak için fırlattığı bumerang döndü ve kendisini vurdu. Başbakan’ın suçlamalarının ardından yapılan açıklamalar Almanya Yatırım Bankası KfW’den yüklü miktarda kredi alan belediyeler arasında çok sayıda ve oldukça büyük AKP’li belediyeler olduğunu ortaya koydu.

Başbakan’ın söylediği kredi ve hibe olayı ile CNN Türk’ün haberinde yer alan bilgiler aslında bilinmeyen hususlar değil. Hele devletten saklı gizli hiç değil. Olayın hemen her aşamasında devletin değişik kademeleri bilgilendiriliyor ve prosedür Türk Hazinesi’nin garantisiyle tamamlanıyor. Yani devletin bilgisi ve onayı olmadan hiçbir belediyenin hiçbir bankadan hazine garantili borç alması mümkün değil.

Alman Yatırım Bankası KfW’den yüklü miktarda kredi ve yine hatırı sayılır miktarda hibe alan belediyelerden birisi de Samsun Büyükşehir Belediyesi. Zaman zaman oldukça sert eleştiririm ama bu kentte yaşayan ve insanları oldukça yakından tanıyan birisi olarak Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz’ da belediyenin herhangi bir yetkilisine de sonuçta PKK’ya dolaylı yardım aktarmak gibi böylesine ağır bir ithamı, ithamı bırakın bir zannı asla reva görmem.

Sanırım Sayın Başbakan’ın daha sonra çerçevesini daraltmaya çalıştığı o açıklamayı yaparken bildiği bazı olaylar vardı ve hedefi onlardı. Ama talihsiz bir açıklama kendi partisinin elindeki belediyeler başta olmak üzere birçok belediyeyi zan altında bırakmıştır. Umarım ve dilerim ki Sayın Erdoğan, en kısa zamanda bu ifadenin yol açtığı yıpratıcı kanıyı düzeltecek bir açıklama yapar.

Eğer, gerçekten bazı Alman vakıfları “Türkiye’nin bölünmesini fonluyorlarsa”, ki inanırım fonluyorlardır ve sadece onlar değil daha birçok ülke vakfı aynı haltı yiyordur, o ahvalde devletin yapacağı iş bu küstahlığı, bu düşmanlığı engellemektir. “Alman yetkililere ilettik bir şey yapmıyorlar” yakınması “küresel güç ve oyun kurucu aktör” olduğu dillendirilen Türkiye’ye ve onun Başbakan’ına yakışmaz.

“Gırtlak dokuz boğumdur” derler eskiler ve “bin düşün bir konuş” diye öğütlerler. Sıradan vatandaş için yapılan bu nasihate siyasetçiler herkesten fazla dikkat etmek zorundadırlar. Söylenen her söz günün birinde insanın karşısına çıkar. Tıpkı Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın “gasp ettiğimiz gayrı menkullerini azınlık vakıflarına iade ediyoruz” sözünün yarın tazminat taleplerine dayanak yapılarak karşımıza çıkartılacağı gibi. 

04.10.2011
/Osman KARA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder