Başbakan Recep Tayyip Erdoğan "Alman Vakıfları
CHP ve BDP'li belediyelere para veriyor, onlar da PKK'ya aktarıyor, ya da
işaret edilen müteahhitlere veriyor" dedi. Ortalık karıştı. Karşılıklı
suçlamalar aldı başını gidiyor. Hedefteki kuruluş Alman Kalkınma Bankası
açıklama yaptı. Açıklamada, Türkiye'nin tamamı için 10 milyar Euro, sadece
belediyeler için bir milyar Euro kredi portföyü hazırlandığı belirtildi.
KFW'nin kredi ve hibe verdiği projeler ağırlıklı
olarak temiz enerji, içme suyu ve katı atık projelerinde yoğunlaşıyor. KfW'nin
hali hazırda işbirliği yaptığı projeler arasında Bursa Tramvayı, Galata Köprüsü
gibi önemli AK Partili Belediyelerin projeleri de var. KfW ayrıca Kayseri,
Ankara Büyükşehir Belediyesi, Malatya, Denizli ile de kredi anlaşması yapmış ve
projelerini tamamlamış. Bu portföyün büyüklüğü 700 milyon Euro civarında. KfW'nin
halen devam ettirdiği projeler arasında Samsun, Van, Batman ve Siirt
Belediyelerinin katı atık ve içme suyu projeleri bulunuyor. Banka yakın zamanda
Muş, Diyarbakır, Trabzon, Antalya ve İzmir belediyeleri ile de kredi anlaşması
imzalama noktasında. Bu portföylerin her biri de 150 Milyon Euro büyüklüğünde.
Samsun Büyükşehir Belediyesi'nin KFW'den iki proje
için kredi ve hibe kullandığı ortaya çıktı. Samsun Büyükşehir Belediyesi'nce
gerçekleştirilen Katı Atık Yönetimi Projesi'nde 9 milyon 203 bin Avro kredi bir
milyon 100 bin Avro hibe kullanıldı. Üstelik kredi anlaşması da 2002 yılında
imzalandı. Samsun Büyükşehir Belediyesi'nin KFW'den aldığı ikinci kredi ve hibe
ise Atıksu Projesi için kullanılıyor. Samsun Büyükşehir Belediyesi 2005 yılında
atılan imzayla KFW'den 18 milyon Avro kredi alırken, 250 bin Avro da hibe
kullandı.
Büyükşehir Belediyesi'nin KFW'nin verdiği hibelerin
nasıl kullanıldığını belirtirken "Alman Kalkınma Bankası (KfW) tarafından
verilen hibeler genellikle yapım işinin yanı sıra yürütülmesi öngörülen eğitim
hizmetleri için verilmekte olup projenin içerisinde görev alacak personelin
yapım işi tamamlanmadan önce bazı eğitimlerden geçmesine yönelik olmaktadır. Ya
da projenin ilerlemesi için kurum içinde başka birimlerde yapılması gerekli
çalışmaların organize edilmesi gerekli eğitimlerin verilmesi amacıyla
kullanılmaktadır." ibaresine yer vermesi dikkat çekti.
Bu açıklama ve ortaya çıkan veriler Başbakan
Erdoğan'ın başını ağrıtacağa benziyor. CHP ve BDP alınan bu paraları PKK'ya
aktarıyorsa bu korkunç bir şey. Kim aktarıyorsa mutlaka ortaya çıkarılmalı. Ya
AK Partili Belediye Başkanları kime veriyor?
İşaret edilen müteahhitler olmasın?
Kısacası ortada korkunç bir iddia var. İddiayı ortaya atan da Başbakan.
Çözüm getirmesi gerekli kişi de Başbakan. O halde CHP'lisi, BDP'lisi denilmeden
AK Partililer için de aynı işlem yapılmalı.
Bu yapılırsa güven duyulur, aksi takdirde vicdanları yaralar. Bu böyle
biline.
Akdağ'a
yabancı turist hiç uğramamış!
Hani bizim de bir kayak merkezimiz var ya! İşte o
kayak merkezimize bugüne dek hiç yabancı turist uğramamış. Bunu söyleyen de İl
Özel İdaresi Genel Sekreter Yardımcısı Muzaffer Kayaoğlu. Sayın Kayaoğlu bu
nedenle Lâdik Akdağ Kayak Merkezi'ni tanıtmak için harekete geçti. İki yıl önce
hizmete giren, yerli halkın büyük ilgi gösterdiği Lâdik Kayak Merkezi şimdilik
yabancı turist çekemiyor. Çekmesi de
mümkün değil. Yabancı turisti getirdiğiniz zaman konaklayabilecek yeriniz
olması gerekir. Burada turistleri konaklatabileceğimiz yer yok. İhale
aşamasındaki otel bitirildiğinde yabancı turist getirilmesi mümkün olur. Şimdilik
günübirlik yabancı turist getirilebilir mi? Biraz zor görünüyor. Yerli
günübirlikçilere bile arzulanan hizmetin verilemediği yerde yabancıların
getirilmesi bence bizim açımızdan iyi bir tanıtım olmaz. Bu nedenle tanıtım
yaparken, tanıttığın yerde istenilenlere cevap verilmelidir. Aksi takdirde
yarar yerine zarar getirir. Bizden sadece hatırlatması.
Kamuda duman
var mı?
Vali yardımcısı ve İl Sağlık Müdürü Başkanlığı'nda
bir heyet Kamu Kurumları'na ani baskın düzenledi. Ne baskını biliyor musunuz?
Sigara baskını! Kamu Kurumlarında sigara içen var mı, yok mu? Sigara içen
vardır da çalıştığı yerde içene rastlanıldığını görmedim. Bu bilinmesine rağmen
yapılan baskın bence yakışıksız. O kamu kurum ve kuruluşların yöneticilerine de
haksızlık. Sigara yasağına beklediğimizden fazla uyar olduk. Sigara içen biri
olarak evimde, işyerimde, ziyaret ettiğim yerlerde, akşam oyun oynadığım
kulüpte, dostlarımla iki kadeh yudumladığım restaurantlarda sigara içmiyorum.
İçmeye de niyetim yok.
Yasağa uyan
tüm sigara tiryakileri de benim gibi düşünüyor. Kontrolde tutulmayı, takip
edilmeyi seven bir toplum değiliz. Kontrol etmekle de başarı sağlanacağını
sananlar kendilerini aldatır. Sürekli kontrol söz konusu olamayacağına göre,
toplumu yasaklara uyar hale getirmenin yolu baskınlar olamaz. Bu böyle biline.
/Avni
DEMİR
06.10.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder