23 Aralık 2015 Çarşamba

Yüzde 99 Samsuncu

Samsuncu olmak deyimini ilk kez zamanın Samsun Valisi Muammer Güler’den dinlemiştim. Şehirde o enerji kalmadığı için olsa gerek, Samsun’un sosyo ekonomik durumu o yıllarda da gerilemeye devam ediyor, yeniden yedinci büyük şehir olabilmek için o atılım bir türlü yapılamıyordu. Şehrin hali, tıpkı şu sırlar gazı kaçmış hissi veren Samsunspor gibiydi. Muammer Güler, şehri yeniden harekete geçirebilmek için ‘’Samsunlu olmak yetmez, Samsuncu olmak lazım’’ demişti.

YEDAŞ Genel Müdürü Nurettin Türkoğlu da, Malatya’daki otelin lobisinde İsmail Başaran ve bana ‘’Ben yüzde 1 Malatyalı, yüzde 99 Samsuncuyum’’ deyince, Muammer Güler’in o sözünü hatırladım. Nurettin Türkoğlu, bir insanın doğduğu şehre katkısının ancak yüzde bir oranında olacağını iddia ediyor. Türkoğlu, bunu sadece bize değil Malatyalı gazetecilere de söylüyordu. Bu tezini de şu tespitiyle güçlendiriyordu. ‘’Bugün Samsun’un üç önemli yatırımcısı Malatyalıdır’’ Nurettin Türkoğlu böyle söyleyince kim bu Malatyalı yatırımcılar diye merak ettiğinizi biliyorum. Hemen söyleyeyim.

Birisi, Samsun Limanın işletmecisi olan Samport’un Sahibi Ali Avcı, bir diğeri, Piazza’nın Sahibi olan Erman Ilıcak’tır. Çalık YEDAŞ’ın Sahibi Ahmet Çalık’ın ve Genel Müdürü Nurettin Türkoğlu’nun Malatyalı olduğunu ise zaten biliyor olmalısınız. Nurettin Beyin bu Samsunculuk iddiası sanki bizim gibi kozmopolit şehirler için söylenmiş gibi. Ama Malatya gibi daha homojen yapıdaki şehirlerde, aidiyet duygusu daha güçlü olabiliyor. Erman Ilıcak mesela, doğduğu şehir olan Malatya’ya bir AVM’nin yanı sıra işletmeciliğini Hilton’un yaptığı lüks bir otel kazandırmış. Malatya güzel ve zengin bir kent. Kültür ve tabiat varlıkları bakımından da zengin bir şehir. Bu zenginliklerini değerlendirmesini de biliyorlar. Bizde kale surları üzerine iş hanı yapılmış ama Malatyalılar, Malatya Kalesinin surlarını onarmaya başlamışlar mesela.

Anadolu’daki tek eyvanlı Cami olan Selçuklu eseri Ulu Cami’yi görmeye vaktimiz yetmedi ama 4. Murad’ın silahtarlarından Mustafa Ağa tarafından yaptırılmış Kervansaray’ı gezme imkânımız oldu. Kervansaray’ı Battalgazi belediyesi onarmış, işletmesini de yine belediyenin kültür daire başkanlığı üstlenmiş. Bir gurup yabancı gazetecinin Kervansaray’da olduğunu öğrendiklerinde, belediyeden gelen iki yetkili kervansarayla ilgili bize kısa da olsa bir brifing verdiler. Ve ‘’Aslantepe  höyüğüne gitmeyi de sakın ihmal etmeyin’’ diye öğüt vermeyi de İhmal etmediler. Bizi Malatya seyahatimiz boyunca yalnız bırakmayan Çalık YEPAŞ’ın Pazarlama Koordinatörü Vahap Önen de o sırada yanımızda olduğu için, bunu duyunca Aslantepe için hemen bir program yapmış.

Aslantepe Höyüğü yaklaşık 8 bin yıllık bir yerleşim yeri. 1932’de başlayan kazılarda 5 bin 300 yıl önceki kalkolitik çağa kadar ulaşılmış. Aslantepe Höyüğünü ziyaretimiz sırasında laik devlet uygulamasının tarihteki ilk örneğinin yaşandığı şehir olduğunu öğrendik Malatya’nın. Battalgazi Belediyesi, Aslantepe Höyüğünün Unesco tarafından Dünya Kültür Mirası listesine alınması için yoğun bir çaba harcıyor. Biz de bu uzatılan dilekçelere imza atarak, Malatyalıların çabasına bu konuda katkı verenlerden olduk. Kernek Suyu’da Malatya halkı için çok şey ifade ediyor olmalı. Su geçtiği her yere hayat verir biliyorsunuz. Malatya Büyükşehir Belediyesi de Kernek Suyu kenarını park, bahçe, kafeterya ve restoranlar yaparak, Malatya halkının suyun nimetlerinden yararlanmasını sağlamış. Malatya’da insanların yüzü gülüyor. Şehrini seven mutlu insanların arasında iki gün geçirmek bize de iyi geldi doğrusu.

/Ragıp GÖKER
23.12.2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder