13 Ağustos 2011 Cumartesi

Hakkını Vermek

Büyükşehir Belediyesi; Meslek Odalarına, Koruma kurulu ve Pazar Mahallesi Muhtarlığına bir yazı göndererek Saathane Meydanında yapılacak olan planlama ve Çevre Düzeni Planlaması ile ilgili olarak adı geçen kurumları belediyedeki toplantıya davet etti. Tabiidir ki yapılacak olan bu teknik toplantı, bir keyfiyetin değil de ilgili yönetmeliklerin bir gereği olarak yapılmaktaydı. Yani bir bilgilendirme ile sivil toplumu ve koruma kurulunu da durumdan haberdar etmeye yönelikti.

 Büyükşehir Belediyesi, Saathane Meydanının batısında Büyükşehir Belediyesinin karşısına isabet eden bir bölümünde bir kısım tarihi dokuyu koruyup, ağırlıklı olarak kantariye, toptan ve yarı toptan esnafın bulunduğu bölümün yıkılarak meydanlaştırılmasına dair bir planlamanın çalışmasını hızlandırıyor. Bu süreçte de gerek o bölgede ticari olarak yaşayan esnafla, gerekse Belediye Başkanlığı arasında rahatsızlık veren elektrikli bir ortam oluşmuş durumda. Çok basit bir fiziki planlama gerçeği gibi algılansa da durum pek de öyle değil aslında.

 Bu bölgenin Samsun tarihi açısından önemini daha önceki haftalarda Saathane isimli yazımda birazda nostaljik duygularımla, yarım yüzyıla dayanan bir yaşanmışlığın ışığında anlatmıştım. Çünkü bölgenin dini ve ticari geçmişi bugün hayatta olan tüm Kentlilerin malumu olduğu gibi, yok sayılması da hiç mümkün görünmemektedir. Bölgenin fiziki yapısını değiştirerek yarınlara taşımanın öyle birdenbire akşamdan sabaha mümkün olmaması bu yüzden garip görünüyor bana. İlgililerce “Şimdiki yaşanacaklar birdenbire ortaya çıkmış değil ki, kaç yıldır bu planlama çalışmaları yapılıyor. Planlar askılarda kalarak, tanıtıldı” gibi türlü hamasi açıklamalar yapılacaktır, ama durum öyle göründüğü gibi de değildir.

 Bu bölge planının yenilenmesi her şeyden önce reformist bir mantıkla yapılmamalıdır. Hele hele “Bu bölgenin yenilenmesi, benim rüyalarımdı” demek hakkı sadece Samsun yaşayanlarının bile değildir. Bu bölge tüm Samsun çevresinden maada, Karadeniz Bölgesinin bile ayakaltı olmuştur. Samsuna yarı toptan ve toptan ticarete gelmiş her türlü ticari zevat işini gördükten sonra Lezzet Lokantasının döner kebabını yemeden gitmiş midir acaba? Bu çevreyi bilen herkesin hafızasında bölgenin yaşam kırıntıları mutlaka vardır ve hep canlı, diri kalmak isteyecektir.

  Planlama çalışmalarının hızlanmasıyla ilgili Meclisteki görüşmeler sırasında esnafın tedbir almadığını söyleyen Belediye Başkanının “Esnafın başını bekleyemem” demesi çok sert ve acımasızdır. Bu bölgenin Kent Vitrini olarak görünmesi ve algılanması, başkanın Siyasi Sicilini etkileyecektir ama çok kıvrak ve hoşgörülü bir zamanlamayı da gerektirmektedir. Çünkü gelecekte, Başkanın çalışma portföyü incelendiğinde bazı planlama kararlarının keşke de öyle olmasaydı dedirten ve hoşa gitmeyen görüntülerini ortadan kaldırmak mümkün olmamaktadır. Çünkü zaman aleyhte geçmektedir. Ve de, bazı işler için söylenen bir darbımesel vardır ki yapan kişinin “ Pardon, affedersiniz, hatalı oldu!” demek hakkı yoktur.  Bu durum Belediye Başkanları için mutlak geçerlidir.

  İşte böyle gergin geçen Belediye Meclisi Temmuz ayı oturumunda “Buna benzer konuların komisyonda bir ay beklemesini öneriyorum” diyen MHP li üye İsmail Sevindik belki de oturumun en can alıcı teklifini yapmıştır. Aceleyle alınan kararların telafisi mümkün olmadığı gibi sonradan dökülen sirke kabını doldurmamaktadır. Mimarlığının yanı sıra Meclis Üyeliğinin de hakkını vermek gibi bir sınavı geçmek Sevindik’ e nasip olmuştur.  Siyasi Platformda ve Meclis oturumlarında Mesleki Etik herhalde en anlamlı böyle gösterilebilirdi.

  İyi Haftalar.
 13.08.2011
/Sacit ACAR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder