2 Ağustos 2011 Salı

Eğlence Adası

Zamanlama konusunda çok dikkatli davranma isteğime rağmen hala hatalar yapıyorum. Yani, ölen bir dostun yakınına taziye ziyaretine gidilmesi nasıl ki ilk duyulduğu anda zorunluluk kazanıyor veya kaza haberi ilk geldiği anda mecburiyet olarak hastaneye koşmayı gerektiriyorsa dahi, ben hep bir adım sonrasında duruma hazır hissediyorum kendimi. İlk kara haber geldiğinde; “acaba insanlar telaşlı mıdır, şimdi zamanı mıdır?” diye düşünüyorum, kendimi dinliyor ve gerekenleri bazen sonra ya bırakıyorum. Ama bazı durumların mazereti maalesef olamıyor zamanında yapılması gereken her ne varsa yapmak lazım geldiğini geçen yıllar öğrettiği gibi sonrasında da, hiçbir kelam ilk anda söyleneceklerin yerini tutamıyor.

Bu ilk paragrafı bana yazdıran konu ise yine zamanında dile gelmesi gerekenleri bir adım sonra gündeme taşıdığım ve paylaştığım için olsa gerek. 12 Temmuz 2011 tarihli Büyükşehir Meclis Oturumunda; Atakum ilçemize, dolguyla oluşturulacak bir ada imar planı teklifi gündeme gelerek karar verilmiş. İlk duyduğumda; acaba “Ayvalık’taki Cunda Adası benzerimi olur, yoksa Boğazdaki Galatasaray Adasına mı benzeyecek diye” düşündüm. Yoksa Birleşik Arap Emirlikleri mi bizi heyecana getirdi diye geçti aklımdan. Çünkü son dönemlerde bazı projelerin gündeme gelmesi belki de ütopya dünyamızı, gerçek yaşam ortamına pek kolay taşıdığımız için çok olağan hatta doğru bile geldi bana. Turizm için bir adıma ihtiyaç varsa bunun atılması için kesinlikle beklemeye, zaman kaybetmeye, oyalanmaya gerek yok ki zaten olayın lokomotifliğini yapan Başkanlar, bu şehrin özbeöz kendi çocukları ve idarecileri.

Amma velakin böylesine iddialı böylesine avangart projelerin yapımından önce bazı önceliklerin de takipte olması gerekmiyor mu? Sahillerimizin bu günkü durumları ne derece sağlığa temizliğe kullanıma uygundur acaba? İkinci konutların çoğaldığı yazlıkçıların akın ettikleri Kurupelit, Çatalçam, Taflan sahillerinde insanlar hangi şartlarla yaşamakta ve denize girmektedirler. Bunun gözleyeni, kontrol edeni, takip edeni ve edenleri, sahillerle ne derece ilgilidir acaba?

Her olayı kritik etmek, her olumsuzluğu ortaya dökmek değil amaç ama bazı konularda da böyle birdenbire arkaya bakmadan öne fırlamanın başarı veya başarısızlık olarak değerlendirilmesi pek de anlaşılır olmuyor.

Taflan sahilinin durumu ortada; Erenköy’de yapılan Balıkçı Barınaklarının ters akıntısı Taflandaki sahili adeta 1 karışlık bir kullanım darlığına düşürdü. Ama bu kadar dar, bu kadar sıkışık sahilde koca drenaj büzlerin ağızları denize doğru müthiş bir görüntü kirliliği oluşturduğu gibi, daha önceden kullanılamadan kırılmış büz artıkları da güzelim kum sahilin ortasında adeta denize girmeye engel oluyor, yasaklıyor. Daha da garibi denizin içinde dahi böyle kütlelere ayağınızın takılması bile mümkün. Dikkat ediyorum tam bir aydır; kumu tarayan, düzelten, çöp toplayan bir aracı ben göremedim. Denize ailesiyle giden komşum Hanife Hanım, her sabah mevcut deniz malzemeleriyle birlikte sahile bir de tırmık götürüyor. Bunlar belki doğal ve gözden kaçmış incelikler ama Taflan’da, yine sahilde, yine kıyıda hem de tam Avukatlar Sitesinin önünde iki adet kullanılarak atılmış kirli bebek bezi var ki tamı tamına 24 gündür aynı yerde hala duruyorlar. Bu da biraz ayıp oluyor değil mi? Eğlence Adası fikri beni çok heyecanlandırdı, ama sonrasında da birazda düşündürdü.

 İyi Haftalar 
02.08.2011
/Sacit ACAR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder