1 Mayıs 2015 Cuma

Galip Öztürk Samsun’a Örnek Olabilecek Mi?

Hasan Karakaya’nın ‘Paralel’le mücadele mi, dostlar alışverişte görsün mü’ başlıklı yazısını okudunuz mu Yeni Akit Gazetesi’nde. Diyor ki, “Şöyle bir bakıyorum da; Gerek "dershane tartışmaları" esnasında, gerek "Hükümeti devirme" amaçlı "Kirli 17-25 Aralık operasyonları süreci"nde ve gerekse "30 Mart seçimleri" öncesinde "gık"larını çıkarmayanlar, son günlerde tam "arazi" oldular!.. Ne "ses"leri çıkıyor, Ne "gövde"leri görünüyor! "Ekran"lardan uzaklar, "mikrofon"lardan uzaklar... "Paralel Yapı" ile ilgili bir şey söylemeleri için "telefon" açıldığında da; ya "telefona çıkmıyorlar" ya da "Beni bu işlere bulaştırmayın" deyip, yan çiziyorlar!..”

Bunları okurken Galip Öztürk’ün Başbakan’ın Samsun’daki miting gününe denk gelen Sabah Gazetesi röportajını ve ardından geçtiğimiz gece A Haber’deki açıklamalarını düşünüyorum.. Diyor ki, “25 Mart’ta Başbakan Samsun’a gidemeyecek, 25 Mart’ı göremeyecek ülkeyi terk edecek, şeklinde haberler çıkmaya başladığında Sabah’tan Şaban Aslan’ı çağırıp ben konuşmak istiyorum, ‘Bu olay bir memleket meselesi haline geldi’ dedim.” Peki bu süreçte Başbakan’ı yalnız bırakanlara ne demeli.. Hatırlarsınız; Başbakan televizyon ekranlarında "bunlardan yakınmış" ve "Bazı bakanlarımdan, bazı milletvekillerimden ben de şikâyetçiyim" demişti!.. Sadece "bazı bakanlar" ve "bazı milletvekilleri" mi?.. Aralarında "AK Parti kurmayları" da vardı, "belediye başkanları" da vardı... Elbette, "AK Partili il ve ilçe başkanları" da, bu süreçte "Başbakan'ı yalnız bıraktılar!" Başbakan’ın ‘Paralel Mücadelede’ yalnız bırakıldığını Samsun’da da görüyorsunuz çok açık bir şekilde. Başbakan’a yakınlığıyla tanınan Millletvekil(ler)i bile ne yazık ki Galip Öztürk gibi açık yüreklilikle yaşadıklarını, bildiklerini, gördüklerini açıkla(ya)mıyorlar..

Karakaya’dan devam ediyorum: “….. Seçimler, gerçekten "Belediye Başkanlığı seçimi" olsaydı, çok çok iyi biliyorum ki; kimi aday "icraat"larından, kimi aday "halkla diyalog kurma özürlü ve halka tepeden bakıcı" olduğundan kesinlikle seçilemez, dolayısıyla AK Parti de "yüzde 46 oy" alamazdı!.. Böyle bir oy alındıysa, başkanlar bunu Başbakan Erdoğan'a ve onun "Paralel'le amansız mücadele sözü"ne borçludurlar!.. Bunu, hiç kimse "kendi becerisi" sanmasın!.. Oylar, Erdoğan'a verilmiştir... Çünkü; adına ister "Fetullah Gülen örgütü" deyin, ister "Gülen Cemaati" veya "Paralel Yapı" deyin, millet bunlardan çok çekti!.. Yargı'da çekti, Emniyet'te çekti, Maliye'de çekti, TÜBİTAK'ta çekti, Milli Eğitim'de çekti... Hasılı kelâm, "bürokrasi"nin bütün kademelerinde çekti!.. Çünkü, bunlar; girdikleri "devlet daireleri"ne bir-iki kişi değil, "çekirge sürüsü" gibi üşüştüler ve içeride kim varsa dışarı attılar!.. İçeride, "sadece onlara biat edenler" kaldı... Bütün masalara kendileri oturdu, herkesi dışarı attılar!.. "Zulüm" gören, "mobing"e maruz kalan, "taciz" edilen insanlar, "Erdoğan'ın tavrı"nı görünce, onu bir "kurtuluş" olarak gördüler ve "İnlerine gireceğiz" sözünü bir "senet" kabul edip, oylarını AK Parti'ye verdiler. Tekrar edelim; Seçimin galibi Erdoğan'dır!.. Ve Erdoğan; "Yalnız  bırakılmasına" rağmen, "Paralel'le mücadele"sini kararlılıkla sürdürmüş ama bazıları "sinmiş, korkmuş, pısmış" ve adeta "buhar" olup, ortadan kaybolmuştur!.. Ortadan kaybolanlardan bazıları, "yüzde 46'dan sonra" saklandıkları "mevzi"lerden çıkıp "kelle göstermeye" başlamıştır ama, geçmişler ola!..

Bunları bir kenara koyalım ve gelelim "bukalemun"lara taş çıkartacak derecede "deri değiştiren"lere!.. Bence "en tehlikeli" yaratıklar; zamana ve zemine göre deri değiştirip, "araziye uyan" bu insanlardır!.. Hani, bir "evin tavuğu" vardır da, evin sahibi tarafından beslenir ama, gider "komşunun folluğu"na yumurtlar ya, bunlar da böyle tiplerdir!.. AK Parti iktidarı tarafından bir "görev"e getirilirler, "maaş"larını alırlar, "hava"larını atarlar ama giderler "Paralel Yapı"ya "Hizmet" ederler, onlara "Himmet" öderler, kadrolarına "onların adamları"nı alırlar!.. Görüntüde "AK Partili"dirler, "AK Parti'nin kaynağı"ndan su içmişlerdir ama asla "renk" vermezler!.. Niye?.. Çünkü efendim; şu anda "mücadeleyi  kaybetmiş" görünen Paralel örgüt yarın yine "devlete egemen" olursa, "yerimi sağlama alayım" diye!.. Ne olur, ne olmaz!.. Eğer AK Parti güç kaybederse, "ben koltuğumda oturmaya devam edeyim!" diye düşünen, bunun hesabını-kitabını yapan ve dolayısıyla "Paralel'le ilişkisini sürdüren" o kadar çok "bükokrat" var ki!.. Renksiz!.. Kişiliksiz!.. Fikirsiz!.. Dertsiz!.. Çilesiz!.. Hayatta tek hedefleri var: "Makamlarını korumak!" "Yaşamak" denilen kavramdan tek anladıkları şey; "ağız-mide-anüs" üçgenini muhafazadan ibaret!.. Yesin, içsin, midesini doldursun, sonra da "def-i hacet"ini yapsın!.. Başka "kırmızı çizgi"si yok!.. Başbakan Tayyip Erdoğan hançeresi yırtılırcasına bağırıyormuş, "sesini kaybetme" pahasına haykırıyormuş, kimin umurunda?.. Salla başı, al maaşı!.. Adamın tek yaptığı "AK Partililere şirin görünmek" ama bu arada "Paralel'e de mavi boncuk dağıtmak!" "Fikir"miş, "mücadele" imiş, "vefa" imiş, "sadakat"miş!.. Geç onları bir kalem!.. "Görkemli bir oda, konforlu bir masa, yumuşak bir koltuk" varsa, diğerlerinin önemi yok!.. Ha AK Parti'nin egemenliği devam etmiş, ha Paralel Yapı'nın!.. İşte o adamlar, "Seyyar Kıbleli" adamlardır!.. Kim "güçlü" ise, onların önünde eğilirler!.. Kısacası, "her devrin adamı"dırlar!.. Bunlardan ne köy olur, ne kasaba!.. Bunlarla, yola da çıkılmaz!..”

Samsun’da Paralel Mücadele’de henüz saflar yeterince sıklaşmadı.. Bakan da dahil olmak üzere, Milletvekilleri, AK Parti Samsun teşkilatının bütün kademeleri, İl Başkanı, İl Yönetimi, Belediye Başkanları, Belediye Meclis Üyeleri, İl Genel Meclis Üyeleri, İşadamları, Sivil Toplum Kuruluşları, Kısaca kendisi sorumlu hisseden herkes.. Mücadelesinde Başbakan’a sahip çıktıklarını çok yüksek bir şekilde seslerini duyurarak göstermelidirler… Bunu yapanlara çok açıktan destek vermelidirler.. Bu savaş kaybedilirse altında sadece ‘Başbakan’ kalmayacak.. Göreceksiniz.. İşte size Galip Öztürk örneği… Korkmayın, cesur olun… Başbakan’ı Galip Öztürk’ten çok daha fazla sevdiğini düşünenler… Çıkın anlatın, gerçekler bir bir ortaya çıksın..

/Ali KORKMAZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder