15 Ağustos 2016 Pazartesi

Samsun, Bölge Liderliğini Kaybediyor.

15 Temmuz Darbe teşebbüsü sonrası üç hafta darbe konusunu sizlerle paylaştım. Bu hafta bu konuya ara verip Samsun’un bölgemizde ki konumunun değişimi ile ilgili bir değerlendirmemi paylaşmak istiyorum.

Samsun tüm Türkiye tarafından, Atatürk ve Ondokuzmayıs kenti olarak tanınır. Samsun’un geçmişten gelen bir başka özelliği de, Karadeniz Bölgesi’nin lider kenti oluşudur.

Samsun’a bölge lideri olmasını sağlayan en önemli özelliği, bölgemizin nüfusu en fazla olan kenti olmasından çok, ekonomik yapısının çok güçlü, eğitim seviyesinin yüksek, kültürel olanaklarının çok zengin,  sosyal yapısının modern ve yaşanabilir kentler arasında üst sıralarda yer almasındandı.

Almasındandı diyorum, çünkü bugün bu özelliklerinden çoğunu kaybetmiş bir Samsun gerçeği ile karşı karşıyayız.  

Bir zamanlar Samsun’un bölge lideri olmasını sağlayan ekonomik gücünün ve eğitim seviyesinin giderek gerilemesi yanında, kentlilik bilincinin oluşturulamaması ve kentimizi yöneten birimlerin de kente sahip çıkamaması nedeniyle üzülerek söylemek gerekirse, artık Samsun’a kimse bölge lideri olarak bakmıyor.

Kabul etmek gerekir ki, biz istediğimiz kadar bölgenin lideri diye söylevler de bulunalım ama ne yazık ki Samsun her konuda hızla kan kaybediyor.

Bölgemizde ki bazı kentler Samsun’un sahip olduğu olanaklara sahip olmadıkları halde, biraz da güçlü lobilerinin kamuoyunda yarattığı imajla Samsun’un önüne geçmiş bulunuyor.

Bir turizm firmasının düzenlediği Karadeniz turuna katılan bir gurubun söyledikleri, bu görüntüyü doğruluyordu. Bu turizm firması da çoğu firma gibi programı Doğu Karadeniz ağırlıklı düzenlemişti. Samsun üzerinden gittikleri halde, “Samsun’da görecek bir şey yok” Denilerek Samsun’u transit geçmişler. Dönüşte, katılımcıların ısrarı üzerine kısa bir süre Samsun’da uğramışlar.

Samsun’un simgesi olan Atatürk Heykeli maketi almak üzere işyerime geldiklerinde kendileri ile konuşma fırsatı buldum. Yol boyunca bize Samsun ile olumsuz şeyler söylerken diğer kentleri öylesine anlattılar ki, dönüşte Samsun’a uğradığımızda şaşkına döndük.

Çünkü  “O illerin yanında Samsun’un çok daha büyük ve çok daha güzel olduğunu gördük” Dedikten sonra, “Neden kentinizi yeterince tanıtmıyorsunuz? Diyerek Samsunlulara sitem ettiler.

Ne yazık ki, acı ama gerçek bu. Turizm firmalarının beklentilerine cevap verilemediği için tur firmaları Samsun’u programlarına almıyorlar. Bu sorunu dahi çözememiş bir kenti, “Turizm merkezi yapacağız” Diye nasıl nutuklar atılıyor? Anlamak mümkün değil. 

Samsun’a sahip çıkacak bir lobimiz yok. Samsun’ un ve Samsunlunun uğradığı haksızlıklara direnecek, kaderine razı olmuş toplumu yüreklendirecek bir lideri de yok.

Bölgenin en büyük ve en güzel kenti olmasına rağmen bir lobisi yoksa  bu düşüşü çok da yadırgamamak gerekir. Samsun’da yaşayan, daha doğrusu kendisini Samsunlu olarak görenlerin sayısı, Samsun’un nüfusu içerisinde giderek azalıyor.

Daha da kötüsü, Samsun’dan büyük kentlere göç eden ekonomik gücü yüksek ve birikimli Samsunluların, ayrıldıktan sonra Samsun’u unutmalarıdır.

***

Ne Yapılabilir? Ne Yapılmalıdır.

Eğer, Samsun sıradan ve özellikleri olmayan bir kent olsa, söylenecek fazla bir şey olmaz.

Yerli veya yabancı bir ziyaretçinin ilgisini çekecek tarihi bir misyonu olmasa da, sesimizi çıkartamayız.

Eğer, Samsun’u yöneten seçilmiş en üst yerel yöneticisi dört dönemdir Samsun’u yönetecek kadar destek gören birisi olmasa, kenti henüz yeterince tanımıyor ve kentle bütünlenmemiş diye bahaneler üretilebilir.

Ama Samsunlular olarak biz, bir ulusu tarihin karanlığına gömülmekten kurtaran Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Savaşını başlatmak üzere 19 Mayıs 1919 sabahı ilk adımı Samsun’da atması ile Samsunlulara armağan ettiği 19 Mayıs Kenti olmanın değerini, yeterince bilmiyor ve değerlendiremiyoruz.

Eğer tüm kentlerin sahip olmak için can atacağı böylesine müthiş bir misyonu yeterince kullanamıyorsak, bu da bizim adımıza eksiklik ve en büyük ayıptır.

Oysa iddiaları olan, arkasına iktidar gücünü alan, kafasına koyduğunu yapan, bu vasıfları ile özellikle dışarıdan gelenlerin çok beğeneceği kadar Samsun’u değiştiren ve dört dönemdir kentimizi yöneten bir Büyükşehir Belediye Başkanı’na sahibiz.

Böylesine güçlü iradeye sahip bir Büyükşehir Belediye Başkanı nasıl olurda bu kentin bu kadar sahipsiz kalmasına izin verir?

Samsun adına burada tüm Türkiye siyasetini de yozlaştıran, “Uzlaşma kültüründen yoksunluk” Hastalığı ortaya çıkıyor. Çünkü ne kadar güçlü olursanız olun, arkanızda hangi siyasi güç olursa olsun, eğer yönettiğiniz toplumunun çıkarları adına, muhalif dahi olsa kentin gerçek dinamikleri ile iletişim kuramazsanız, onları dışlarsanız, o toplumun tümünü kucaklayamazsınız.

İşte, Samsun’un diğer tüm sorunlarının da çözümlenemeyişinin altında yatan ana neden, kentimizde ki birlikteliğin sağlanamayışıdır. Çünkü lideri olmayan bir toplum da birliktelik oluşamaz.

Bu kentin en az son elli yılını birebir yaşamış, nereden nereye geldiğine tanıklık etmiş birisi olarak, Samsun’un eğitim, ekonomi, istihdam, sanayileşme, tarım üretimi, sosyal yaşam ve yaşam standardı alanlarda ki hızla gerileyişini içim yanarak izliyorum.

Hiç kimse, çıkıp da bana, ”Ama şunlar, şunlar yapılmadı mı? “ Diye sormasın. Ben son elli yıldan söz ediyorum. Dün bizim yanımızda adı dahi geçmeyen iller, bizi kat be kat geçerken Samsun’da yapılanların sözü dahi edilemez.

Sadece üç örnekle yazımı sonlandırmak istiyorum.

Samsun için altın yumurtlayan tavuk olan, çevre illeri hafta sonlarında Samsun’a taşıtan Samsun Fuarı, anlaşılmaz bir şekilde kapatılırken de,

“Samsun Sahipsizdi.”

Tüm Karadeniz Bölgesinde sadece Samsun’u dışlayan “Teşvik Yasasının” Kapsamı, dönemin Başbakanı ve Maliye Bakanı tarafından Samsun’da açıklanırken de,

“Samsun Sahipsizdi.”

Üstüne üstlük, bu yasadan en çok yararlanacak işadamları ve sanayiciler Samsun’un kalkınması adına ölüm fermanı olan bu kararı, ayakta alkışlayarak Samsun’un onurunu yerle bir ediyorlardı.

Samsunspor’un karşı karşıya kaldığı haksızlıklara ve yaptıkları yanlışlarla kulübün geleceğini karartan başkanlara, “Sen bunun diyetini ödemelisin” Diyemeyerek seyirci kalınırken de,

 “Samsun Sahipsizdi”.


  Son Söz;

Samsun hemen her dönem oylarıyla destek verdiği siyasi iradelerden karşılığını alamamıştır. Bunun anlamı;

Samsun’un acil ihtiyacının, siyasi irade gücünden önce güçlü bir kent iradesine sahip olmasıdır.

Samsun’un siyasi iradeden yararlanabilmesinin yolu da, güçlü bir kent iradesinin ve ona bağlı olarak kentlilik bilincinin oluşmasından geçmektedir.

Bunlar yapılamadığı ve kente sahip çıkacak bir lider çıkmadığı sürece, “Sahipsizlik” Samsun’un kaderi olmayı sürdürecektir.

Sağlıklı ve güzel bir hafta dileğiyle..

/Sadi SUBAŞI
15.08.2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder