19 Eylül 2015 Cumartesi

“Kurban” Kültürü

İslam, Hristiyanlık ve Yahudilik gibi İlahi dinlerde kurban, ilk insan Hz. Adem’in çocukları Hâbil ile Kâbil’in Allah’a şükranlarının bir ifadesi olarak sundukları ile başlar. Maide Suresi 27. Ayet’te bu durum şöyle anlatılır:  “Onlara, Adem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak anlat: Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen kardeş, kıskançlık yüzünden), ‘Andolsun seni öldüreceğim’ dedi. Diğeri de ‘Allah ancak takva sahiplerinden kabul eder’, dedi.” Hâbil, hayvancılıkla geçimini temin ederdi. Kâbil ise çiftçilik yapar toprakla tarımla uğraşırdı. Habil az ile yetinen çokça şükredendir ancak Kabil tam aksi. Aralarında Allah’a şükranlarını nasıl sunacaklarına dair bir tartışma çıkar. Hâbil, hayvanlarından en değerlilerinden birini seçerek, bunu yapmak isterken; Kâbil ise en beğenilmeyecek mahsulden yana tercih yapar. Sonuç olarak Allah(C.C) a şükranların ifadesi olarak takdim edilecek kurban, Kur’an-ı Kerim’de ifade bulunduğu üzere gerçekleşecek bir ibadet olarak sürdürülegelir. Hac Süresi 37. Ayet’te ibadetin ile işin özü “Elbette onların etleri ve kanları Allah’a ulaşmayacaktır. Ancak O’na sizin takvanız erecektir.” 34 Ayette ise emrin kendisi zikrolunur: “Biz, her ümmet için Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerine O’nun adını ansınlar diye kurbanı gerekli kıldık.” 

Kurban, Yahudilikte, İslami uygulamalara yakınlık da gerçekleşir ancak Hristiyanlıkta Hz. İsa’nın bütün insanlık için kendini fedâ (kurban) etmesi üzerine kurgulanır, Tanrı’nın rızasını kazanmak için yapılacak olan maddî ve manevî bütün fedakârlıklar kurban olarak addedilir.

Türk dünyasında da kurban ibadeti (İslama girmeden önce) ; at, deve, koyun, sığır gibi hayvanların tanrı için kesilmesi olarak tezahür eder. Kadim bir gelenek olarak, ölülerin ruhlarından yardım istemek, tanrının rızasını kazanmak ve ataların öfkesini durdurmak için kurbanlar kesilirdi. Ayrıca kurban olarak çeşitli yiyecekler de sunulduğu gibi bazen hayvanlar, kutsal ruhları memnun etmek için, kesilmedikleri hâlde serbest bırakılırdı. O hayvanlara kimse dokunamaz, etinden, sütünden ve yününden faydalanmaya tevessül edemezdi.

Diğer taraftan Çin geleneklerinde insanların da kurban edilmesi söz konusu iken, Konfiçyus, döneminde bu uygulama yerini tahıl saplarının insan şeklinde yapılmasıyla, şeklî bir uygulamaya dönüşmüştür.

Budizm’de hayvan kurban etme olmamıştır. Aksine Budizm, Hinduizm’deki hayvan kurban etmeye karşı çıkmıştır. Budizm kurbanı,  rahiplerin ihtiyaçlarını görmelerine yardımcı olacak çeşitli yiyeceklerden ve değerli eşyalardan vermeyi vaaz eder.

Hinduizm’deki kurban anlayışında, hayvanların yanı sıra çeşitli yiyecek ve eşyalar da kurban edilebilir. Fakat eski kültürlerin çoğunda olduğu gibi özellikle kralların ve üst düzey yöneticilerin öldüklerinde, onlarla birlikte köle ve hizmetçileri de kurban olarak öldürülürdü.  Hinduizm’in  ilk çağlarında eşi ölen kadınların ölen eşleri ile birlikte veya daha sonra yakılmaları kurban gelenekleri arasında görülür. Bu geleneğin en bariz örneğine Nepal kraliçesi Rajeshwari  Devi’nin 1806 da yapılan bir törenle yakılmasında rastlanır.

İnsanın, gördüğü nimetler karşısında teşekkürünü ifade etme adına sürdürülen kadim bir gelenek, dini bir ibadet, özünden ihlasından gerçeğinden gün geçtikçe uzaklaşıp parasal bir döngüye, maddi bir vurguna, kurumsal ve bazen de kişisel köşe dönmecelere dönüşüyor.

Buna birde etobur insanların, hayvan sevgisini bahane ederek, ibadeti küçümseme,  çoğu zaman hakarete varan eleştiri getirmelerini eklerseniz, kurban ibadetinin nasıl boğulmaya çalışıldığını açıkça göreceksiniz.

Vakti gelince, birilerine ya da bir kuruma para vererek deri toplamak değildir Kurban İbadeti? Paran olduğu sürece elbette yardım edeceksin. Münasip şekliyle derisini de etini de bağırsağını da bağışlayacaksın. Elbette sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı sağlayan, bu yönde faaliyet gösteren sivil-resmi kurumlara destek de olacaksın taltif de edeceksin. 

Et, et de; kurbanı, kurban etme ya da bu bağışlar için kurbanı, kurban edenlere, benzeme! Kurbanını kes. Gözün değsin, elin değsin o ibadete… Cebinden paranı önünden lokmanı kapmak için herkes muhakkak bir gerekçe bulur, öyle yada böyle seni ikna eder. Kanma! Ve bir de usulüne uygun, temiz şartlarda lütfen. Bulduğun her açık alan, her akarsu bırakacağın kirliliği temizlemez. Aksine daha çok kirlenmeni daha çok hakaret görmeni ve daha çok ceza yemeni sağlar.

Allah adına yapacağınız ibadetle Allah’a ve Resulüne laf söyletmeyin. Kötü çirkin manzaralara sebep olmayın lütfen. Güzel günlere uyanın. Nice güzel bayram sabahlarına. Sağlıcakla kalın efendim.

/Uğur DEDE
19.09.2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder