8 Nisan 2011 Cuma

Küt Ve İşlevsiz Yapılar

Kent yerleşimlerinde bazı yapılar, bazı programların ve Belediye Başkanlarının öncelikleri arasında yer alır ve yapılıp bitirilmesi heyecanla beklenir. Oysaki bu yapılar, yapıldıktan sonra hiç de umulduğu gibi kullanışlı ve ihtiyaçlara cevap veren bir kimlikte olamamaktadırlar. Hatta bulundukları bölgede beliren bir dermansız ur gibi,  düşünüldüğü gibi işe yaramayan, çevreyle uyum sağlayamayan kendisine yapılan masrafa da değmeyen bu yapılar, lüzumsuz bir yatırım özelliğiyle durdukça durmaktadırlar. Belki de hiç yapılmayıp da inşaları söz konusu olmasa bile, boş duran arsaları dahi daha rantabl, daha gani bir verimliliğe tabi bile olabilirlerdi.  

  Hatırlatacağım ilk yapının zemin katında; çoğunluklu olarak kuyumcu dükkânları, farklı amaçlarla ticaret yapan bir iki tane değişik dükkân bulunmakta ama diğer cepheleri ise manasız kapalı duvar, aydınlatma amaçlı penceresi dahi yok. Koskoca bir yapı adasının tamamını işgal ettiği için yürüdüğünüz herhangi bir yoldan diğer yola kestirme geçmek isterseniz yapının herhangi bir kapısından girerek diğer bir sokak veya caddeye ulaşabiliyorsunuz. Hatta yağmur yağışlı günlerde kuruluk bir saçak altı aramak yerine binanın içine dalarak, ıslanmaktan da kurtulabilirsiniz. Yani arzu edene, yapının koruyuculuk amaçlı böylede bir faydası olabiliyor.

   Kale Mahallesindeki Kuyumcular arastasındaki İş Merkezi olarak adlandırılan o koca hantal yapıyı anlatmaya çalışıyorum. Hani üst katlarındaki YEDAŞ yani Elektrik İdaresinin de bulunduğu, o güneşi kesen etrafındaki bilumum yapıları eteğine toplamış olan etrafındaki daracık yollarının üzerine bir karabasan gibi çökmüş olan bu yapının sevimsizliğini tasvir ediyorum.  Üstelik bu yapı türlü gürültüler kopararak, zamanın belediye idaresi tarafından ve de Ulusal bir proje yarışması sonrasında birkaç müteahhit de harcayarak inşa olunmuş sevimsizlik sembolü. Kendi alamet büyüklüğü ve etrafına verdiği sıkıntı yetmezmiş gibi Garanti Bankasına bakan cephesinde, Bankalar Caddesine doğru kocaman yüksek bir kolon uzamış ve asli bir görevi de yok. Asansör kulesi desem değil, işe yarayan bir kolon desem hiç değil, bir de üstelik eski PTT binası ile arasındaki yolu da sıkıştırması işin cabası yani. Topal ve yaşlı bir insanın koltuk değneğine dayanması misali.

   Binanın üst katları şimdilik YEDAŞ tarafından kullanılıyor ama kendisine Atakum da kiralık bina temin ettiği söylenen bu idareden sonra, üst katların büro olarak kullanılması ve müşteri bulması da hayli zor görünüyor. Çünkü Samsun gibi Kentlerde hem zemin katlardaki ticari yaşam seviliyor ayrıca pasaj türü yapılaşmalara ise hiç kimse itibar etmiyor.

  Son olarak göze batan bir diğer olumsuzluk ise binanın kullanımı ve fonksiyonlarıyla alakalı.  Nikâh Salonu ve evlendirme Memurluğu da binanın içinde bulunuyor. Hafta sonlarında nikâh ve evlilik yoğunluğundan dolayı trafik sıkıntısı yaşanırken, bir de ilave otopark sancıları yaşıyor bina. Çünkü hepi topu koca binaya 30 araçlık bir otopark yapılmış. Zaten çalışan bir otopark demek çok zor, araçlar tıkış tıkış. Değil binanın ihtiyacının karşılanması çevrenin sıkışıklığına bir de bu binanın iş potansiyelinin verdiği araç yoğunluğu da ekleniyor. Keşke o günlerde böyle bir iş merkezi düşünüleceğine o günkü bina tüm sempatik haliyle bugünlere kadar yaşasaydı. Ayrıca şaka bir yana bugün belediye destekli İŞ MERKEZLİ OTOPARK furyasına bir potansiyel yerimiz daha kalmış olurdu(!)

   İkinci sancılı Kent Binamız ise Site Camii ve altındaki halk pazarı görüntüsü(!) Üstlerde anlattığım birinci binanın yıkımı sonrasında boşta kalan kuyumcu esnafını yerleştirmeyi düşünerek planlanmış, cami altındaki bir pasaj. Maalesef düşünüldüğü gibi gerçekleşmeyen ve zorlamayla bir esnafı yeni bir yere kanalize etmenin mümkün olmadığını gösteren canlı bir örnek. Kuyumculardan ziyade halk benimsemedi, oraya itibar etmedi. Ama Diyanet Matbuatını ve Dini yayınları satanlar Caminin altını mekân tuttu. Yanında yöresinde ufak tefek çeşitli ürünler satan esnaf Cami altını kullansalar dahi tümüyle arabesk bir kullanım hâkim. İnsanlar alışverişe veya ibadet ve cenaze için Camiye gelseler bile araçla gelmek mümkün değil, araçlarını bırakacakları bir otopark yine yok. Camiye çıkış rampası belki de bu amaç düşünülerek yapılmış ama kesinlikle işlevsel değil. Zamanında caminin yapılması gündeme geldiği günlerde, şehir cenazelerinin bile buradan uğurlanacakları hayal edilmişti ama mal meydanda.

Yani Ulusal Proje yarışması ile kente ve kentliye kazandırılmış her iki yapıdan ne kentliler memnun, ne de çarşı esnafı. Her iki yapı da kullanılmaktan ziyade etrafını kütlesel hacimleriyle olabildiğince etraflarını sıkmaya ve sıkıştırmaya devam ediyorlar. Bakalım Samsunlular, her iki yapıyı kütlesel özellikleriyle, kaç yıl daha bir yenilenmeye tabi olmaksızın kullanmaya sabrederek, direnecek.

İyi haftalar
08.04.2011
/Sacit ACAR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder