22 Temmuz 2016 Cuma

Karadeniz’e Kıymayın

15 Temmuz’da darbe girişimini başarıyla püskürten Türkiye artık doğal yaşamına dönüyor. Dönmesi de gerekiyor. Türkiye olağanüstü dönemden bir an önce sıyrılmalı, yaşam normal akışında sürmeli. Ekonominin, siyasetin, günlük yaşamın doğal haline dönmesi Türkiye için elzem. Tekrar geçmiş olsun. Her yaz geldiğimde devasa binaların göğe doğru yükseldiğini, yeşilin giderek azaldığına tanık oluyorum Karadeniz’de.

Ülkenin dört bir yanında olduğu gibi Karadeniz’in kıyısını çok katlı binalar kuşatmış,  adeta beton esir almış. On yıl öncesine kadar bakir bir yapıya sahip, mavi ile yeşilin harmanlandığı bölgeye, göğü delen binalar kondurulmuş. Ülke genelindeki inşaatlaşmadan büyüleyici bölge de payını oldukça almış, yeşil doğanın böğrünü ucube binalar istila etmiş. Son yıllarda turizmin parlayan yıldızı haline gelen Karadeniz, göze hoş görünmeyen çirkin yapılaşmanın yanı sıra çevre kirliliğine de teslim olmuş.

Kıyılardaki kirlenme belirli noktaların dışında net olarak görülürken, yerel yönetimlerin duyarsızlığını ortaya koyması adına bir hayli ilginç. Keşke Karadeniz’in o güzelim özgün yapısı korunsa, çok katlı binalar yerine az katlıları yapılsa inanın bölge cazibesini daha da artıracak, fazla turist çekecektir.

Samsun’dan başlayıp Hopa’ya dek uzanan kıyı kesiminde alabildiğine göğe yükselen apartmanlar bölgeyi boydan boya adeta betonlarla örmüş. Sadece kıyı bölgesi değil, güzelliği ile dillere destan yaylalar da birer birer rant kapısı haline dönüştürülmüş. Sahil kesimi kadar olmasa da mis gibi doğa kokan Karadeniz yaylaları betona teslim olmaya başlamış. Bölgenin en çok turist çeken, ilgi odağındaki Ayder Yaylası ile Uzungöl, felaket denilecek cinsten beton binalarla kuşatılmış.

Nitekim Çamlıhemşin Belediyesi Ayder’deki kaçak binaların yıkılması için karar aldı. Eminim bir süre sonra Uzungöl için de aynı karar alınacak. Çünkü bu yaylalarda muhteşem doğaya tanıklık etmek, oksijeni bol havayı solumak gittikçe zorlaşıyor. Yayla turizminin artması ile birlikte buralarda ticari amaçlı yatırımlar, yapılar her yıl giderek artıyor, yeşilin yerini beton yığınları alıyordu. İşte tehlikenin büyüdüğünü fark eden Çamlıhemşin Belediyesi Ayder’de kaçak binalar için yıkım kararı alarak, ilk neşteri attı. Eğer, bu tehlike diğer yaylalarda da sürerse aynı kararlar buralar için de söz konusu olacak  

Ayder’in yanı sıra her isteyene yapı ruhsatı veren anlayış, turizmin göz bebeği Uzungöl’ü de yok olmaya doğru sürüklüyor. Bu anlayış devam ederse çok yakın gelecekte dört bir yanı beton yığınları ile çevrili, kirlenmiş ve küçülmüş bir göl olarak kalacak. Artık bu yanlışa, aşırı para kazanma hırsına, yeşilin katledilmesine “dur” denilmeli. Yeşil doğanın karşı karşıya kaldığı tehlike sadece Ayder, Uzungöl ile sınırlı değil.  Karadeniz’in diğer yaylalarını da aynı tehlike bekliyor. Daha fazla turist gelsin diye talana, ranta hiç gerek yok. Yeşile, doğaya zarar vermeden, yok etmeden de tesisler, yatırımlar yapılabilir, turist gelebilir.

Eğer böyle devam ederse çok kısa süre sonra kıyısı ile yaylaları ile yeşil Karadeniz Bodrum gibi beton yığınına dönüşürse şaşırmayın. Çünkü gidişat o yönde. Karadeniz’deki kıyıma, kirlenmeye, beton yığınına son verilmeli. Yoksa yeşili ve mavisi bol dünyanın sayılı bölgeleri arasında yer alan Karadeniz’i hep birlikte öldüreceğiz.

/Şükrü KARAMAN
22.07.2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder