11 Nisan 2012 Çarşamba

Kamuda Yok Sayılan Aile Hekimliği -2

Hekime ve sağlık çalışanına yönelik şiddet, haklarım meta haline döndüğü sektörlerde kaçınılmaz hale gelmektedir. Hızlı neoliberalleşme, sistemin ayrılmaz bir parçasıdır.şiddet….. Bugün aile hekimliği sistemi ile ilgili görüşleri vermeye devam edeceğim, ama sağlıkta yaşanan kaosa dair, bir kaç satırda yazmak isterim. Ya kamuyönetimsel şiddet? Ya kamuyönetimsel baskı? Ya sağlık erkinin yaptığı baskılar... Ya işletilmeyen Çalışan sağlığı ve güvenliği komisyonları? Ya o acilde 5 hekime düşen nöbet sayıları... Ya adı konulamayan hekim yanlızlığı.. Sevgili Alladdine yapılan şiddeti kınamak, günü kurtarmak mı olur? Çalıştırılamayan hastane güvenlik sistemlerini sorgulayalım mı  mesala. Şiddet uygulayan iktidara yakın diye şiddet uygulanan hemşireye bu konuyu kapatalım diyen hastane müdürlerini? Şiddete gözünü kapatan sağlık erkini.. Her şey bir illüzyon ile gerçekleşiyor...
Şiddet, içimizdeki ve toplumdaki kaynaklarından besleniyor. Vahşi neoliberal soslu .. sisteminiz yaratıyor , İçimizdeki ve içinizdeki şiddeti... Ve sadece gösteriye dönüşüyor sağlık alanı.. Ve biraz kavgalı ve dövüşlü..  Geçmiş olsun Sevgili Alaaeddin...Belki herkes düşünür biraz... Biz ne kattık şiddete diye....

Aile hekiminin yıllardır birlikte çalışmaya ve bir ekip anlayışı içinde birlikte hizmet üretmeye alıştığı hemşiresi, sağlık memuru, tıbbi sekreteri, ebesi artık yoktur; aile hekiminin rakamla “1” adet aile sağlığı elemanı vardır. Aile hekimi çalışma ilişkileri alanındaki tanımıyla kitabi konuşacak olursak alt-işverendir, yarı-patrondur, taşeron işçi istihdam eder ya da edilmesini sevk ve idare eder. Ticaret siciline işlenmesine ve işyeri denetimlerinin Ankara Ticaret Odası tarafından yapılmasına ramak kalmıştır.

Memnuniyet Mi Dediniz?
Evet bir kısmımız halimizden gerçekten memnunuz. Daha iyi bir gelire kavuştuk; her ne kadar bu gelir emekliliğimize yansıyamayacak olsa da bugünümüzü biraz daha yaşanır kılmaya yarıyor. Ama bir çoğumuz bu gelire güvenerek daha fazla borçlandık, “işimizi” büyütmek için kredi kullandık, hatta bir kısmımız kira ödemek yerine konut kredilerine başvurup hizmet ürettiği mekanı satın alma yoluna dahi gitti. Bu yüzden daha gergin, daha kaygılıyız çünkü hastalarımız bizi terk edebilir; nitelikli bir sağlık hizmeti sunduğumuzdan emin olsak bile onları memnun edemeyebiliriz, cıva gibi kaygan nüfusumuz iradi ya da irade dışı nedenlerle bir başka meslektaşımızın portföyüne dahil olabilir; iç göç yaşayan ya da devamlı göç alan bir bölgedeysek nüfus hareketlerini kontrol etmekte zorlanabilir bu sebepten zaman zaman performans dolayısıyla gelir kaybına uğrayabiliriz. Cari gider payımızı büyütmek için sınıflandırılmaya ya da sınıf atlamaya çabalıyoruz ama maddi özendiricilerle itildiğimiz bu yol halkın sağlık hizmetine erişim hakkı açısından aslında eşitsizliğin sınıflandırılmasına hizmet ediyor, tabii bunun da farkındayız.

Bizler bu halkın bir parçası değilmişiz gibi halkı bize düşman etmeye çabalayan bir sağlık otoritesiyle karşı karşıyayız. Sağlık alanını tümüyle piyasalaştırmayı hedefleyen siyasi otorite, süreç ilerledikçe emekçi halktan gelecek tepkileri elbette yine biz hekimleri hedef göstererek hafifletmeye çalışacak ..Biz yine özveriyle çalışmaya devam edeceğiz; mesleğimize ve son yıllarda zaman zaman şiddetine uğradığımız halkımıza da yabancılaşmamaya çalışarak ama meslek onurumuza, iş güvencemize ve geleceğimize yönelik bu kapsamda bir saldırıyı hiç birimizin tek başına kalarak göğüsleme şansı olmadığını da artık kavramalı ve odamıza üye olmalı, sahip çıkmalıyız.

Biz Hekimler Olarak Ne İstiyoruz?
Güvenceli çalışma, Negatif performans, ceza puanı yerine nitelikli sağlık hizmeti sunumunun özendirilmesi ve desteklenmesi, Çalıştığımız kurumların kiralarının ve elektrik, su, doğalgaz, iletişim giderlerinin bugün de genel bütçeden ve ayrım gözetmeksizin karşılanması, Kamusal hizmet üretiminde kullanılması zorunlu olan tüm demirbaş ve ekipmanın, zorunlu tüm sarf malzemelerinin bedelsiz olarak temini, Sağlıkta taşeronlaşmanın durdurulması, Rekabet değil dayanışma, Yeterli ve nitelikli yardımcı sağlık personeliyle sunulan ekip hizmeti, Damga pulu, tevkifat vergisi, stopaj vergisi gibi birinci basamakta özelleştirme enstrümanı olarak uygulanan tüm dolaylı-dolaysız ticarileştirme girişimlerine son verilmesi, Bireye yönelik değil topluma yönelik, bölge tabanlı, kamusal nitelikte koruyucu sağlık hizmeti, Esnek değil kurallı çalışma, 8 saatlik tanımlı işgünü, İnsanca yaşamaya yetecek ve emekliliğe de yansıtılacak güvenceli ücret..

/Cem ŞAHAN
11 Nisan 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder