30 Eylül 2010 Perşembe

Bir Kent Ve Bir Hayalin Yıkılışı


Siyaset dünyasında akşam erken oluyor ve siyasetçilerin mumu çabuk sönüyor. Bu Samsun Tersanesi’nde böyle olmuştu, Terme Tersanesi’nde de böyle oldu.

Samsun Tersanesi fikri daha eskidir ama siyaset piyasasına mükemmel bir oy tuzağı olarak sürülmesi 28 Mart 2004 yerel yönetimler seçiminden hemen öncedir. Sosyal demokrat bir çizgiden gelip Anavatan’da siyasete atılan ve sonunda AK Parti’de karar kılan Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz’ın en önemli seçim kozu Samsun’da kurulacağı vaat edilen tersane olmuştu. Üzerinde ufka açılan bir gemi ve “17.000 kişiye iş” yazan o “akıl almaz ve yerine getirilemez vaatlerin bir ibret belgesi” seçim afişi arşivlerde ve insanların hafızalarında durmaktadır.  

O ve diğer vaatlerin rüzgârıyla ve beslediği “iş-aş-ekmek” umuduyla AK Parti sadece Büyükşehir değil, dört alt kademe ile birlikte ilçe ve belde belediyelerinin çoğunda seçimleri açık ara kazandı. Bir hafta sonra da Başkan Yılmaz “alayı vala” ile “tersaneye yatırımcı bulmak” üzere İstanbul’a gitti. Dönüşünde yatırımcıların Samsun Tersanesi’ne büyük ilgi duyduğunu açıkladı. 1 Mayıs 2004’te düzenlenen “Samsun Kent Kurultayı”nda “ilk geminin altı ay sonra kızağa konacağı” açıklandı. Akıl alır gibi değildi ama söylendi, yazıldı ve ne yazık ki inanıldı da. 

O müthiş seçim kampanyasının ve o acımasız umut ticaretinin üzerinden altı ay değil tam altı yıl geçti. Ortada tersane de gemi de iş de işçi de yok, sömürülen ve oya tahvil edilen umutlardan doğan büyük hayal kırıklıkları var.

Terme Tersanesi bu süreçte ortaya çıkmış ve AK Parti’liler buna adeta bir cankurtaran simidi gibi dört elle sarılmışlardı. Samsun Tersanesi’nde kaybettikleri “güvenilirliklerini” Terme Tersanesi’yle yeniden kazanacaklardı. Onun için yatırımcıya gerekli kolaylıkları gösterdiler, onun için bürokratik engellerin aşılmasında olağanüstü gayret gösterdiler ve onun için tersanenin açılışından kendilerine övünç payları çıkarttılar. Şimdi de bu kepenk indirmenin faturasını ödemekle karşı karşıya geldiler. “Bize ne” diyemezler, açılışın siyasi getirisini sahiplenenler kapanışın faturasını da öderler. Asılsız ve akılsız vaatlerin olduğu gibi “zamansız ve kontrolsüz söylemlerin” de bir faturası vardır ve bunu ödemek de o akılsız projeleri ortaya atan ve o kontrolsüz nutukları sıkanlara düşer.

Samsunlular “lafla peynir gemisinin yürümediğini” atasözlerinden biliyordu, lafla tersane kurulamayacağını, kurulsa bile uzun ömürlü olamayacağını da acı deneylerle öğrendi. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım Terme Tersanesi’nin açılış töreninde “Samsun otuz yıllık hayaline kavuştu… Durmak yok yola devam” demişti. Merak ediyorum “otuz yıllık hayalin daha ikinci yılı dolarken yıkılışına” ne diyecek? 

/Osman KARA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder