14 Şubat 2014 Cuma

Yayladan Dönüş Ve Yaylacılıkta Yaşanan Yapısal Değişim

Şehirlerimizde görülen teknolojik gelişmelere paralel sosyal ve kültürel değişim sürecinden; önce ilçelerimiz, daha sonra da köylerimiz etkilenmiştir. Özellikle televizyonun ve motorlu tarım araçlarının köylere ulaşmasıyla birlikte sözlü kültür yaratmaları büyük bir zafiyete uğramıştır. Teknoloji merkezli kültürel değişim süreci nihayet 2000 ila 3000 metre yükseklikte bulunan ve özellikle Türkler açısından her zaman gizemli, mistik ve huzurlu mekânlar olarak addedilen yüce dağ başlarına; Karadeniz’in bereketli yaylalarına kadar ulaşmıştır. Bu süreç kültür bilimi açısından yaylacılığın yapısal ve işlevsel özeliklerine çoğunlukla istenmedik yönde bir etki yapmış; pek çok kültürel değerin unutulup gitmesine zemin hazırlamıştır.

Yayla şenliklerinde görülen geleneksel yapıdan turistik amaçlı şenlik yapısına geçiş ve bazı ekonomik beklentiler, yaylacılıkta yaşanan yapısal değişimi tetiklemektedir. Ayrıca yaşanan modernleşme süreci, hayvancılığın gerilemesi, ekonomik ve teknolojik gelişmeler yapıyı etkileyen diğer faktörler olmuştur.

Bu bağlamda yaylacılığımızda kimi yapısal ve işlevsel değişimler de söz konusu olmuştur. Bu konuda sizlere bazı somut örnekler sunmak istiyorum:

Daha önce sallama ve dövme yayıkta tereyağı elde etme geleneği bugün elektrikli yayıkların kullanımıyla ortadan kalmış ve yayık sallarken ortaya çıkan sözlü ürünler de artık üretilemez hale gelmiştir. Yine tuzlanarak saklanan tereyağı, peynir, çökelek gibi süt ürünleri, buzdolabı yahut derin dondurucularda korunmaya başlanmıştır.

Daha önce evlerin ocaklarında kara ateş denilen bir ateş yakılırdı. Bunların üzerinden zincirlerle tencereler ve çeşitli kaplar asılır; bu kaplarda su ısıtılır ve yemek yapılırdı. Daha sonra kuzine türü sobalar kullanılmaya başlandı. Günümüzde ise yemekler daha çok gazlı ocaklarda pişirilmekte; ancak hayvancılıkla uğraşan ailelerde kuzine sobada yemek pişirme ve yal ısıtma geleneği devam ettirilmektedir.

Eskiden un, değirmende öğütülür, ambarlara doldurulurdu. 9-10 ay ambarda koruma altına alınan un yavaş yavaş tüketilirdi. Şimdilerde ise, buğday da yetiştirilmediğinden daha çok un, çuvallar halinde alınıp tüketilmektedir.

Bugün artık yolu, elektriği ve suyu olmayan yayla evi yok gibidir. Elektrikle birlikte televizyon hatta çanak antenler yayla evlerine kadar girmiş; akşam oturmaları ve eğlenceleri, hatta sözlü kültür üretme gelenekleri bundan olumsuz etkilenmiştir.

Ahşap evlerin yerini bugün taş ve betonarme evler almaktadır. Bu tarz evler sağlam ve dayanıklı olsa da sağlık açısından avantajlı olmayan bir durum sergilemektedir. Ancak,  betonarme evler daha güvenlikli olduğundan demirbaş eşyalar mevsimsel olarak taşınmak yerine, yayla evlerinde sürekli olarak bırakılmaktadır.

Yine insanların bilinçlenmesi sonucu yaylada silah atmanın yasaklanması da bu yapı içerisinde olumlu kabul edilebilecek bir değişimi göstermektedir.

Özel araç sayısının çoğalması, araç kiralama imkânının artması ve hayvancılığın azalması; yaylaya birlikte çıkma geleneğinin de bozulmasına zemin hazırlamıştır. Köydeki ailelerin artık birlikte değil de birbirlerinden bağımsız olarak, farklı zamanlarda yaylaya çıkışları, yaylaya çıkış esnasında icra edilen sözlü gelenek ürünlerinin artık icra edilememesini netice vermiştir.

Günümüz yayla evlerinde yıkanmak içi şofben kullanmak, çamaşırları makineye atmak; beyazlatıcı ve bitten arındırıcı olarak kullanılan ocak külü yerine markalı deterjanları tercih etmek artı lüks sayılmayan sıradan uygulamalar halini almıştır.

Yayla şenlikleri sırasında her obanın bir kemençecisi yahut davul-zurna ekibi olurdu. Günümüzde ise elektronik ortamda büyük daireler şeklinde horon icra edilmekte ve türkü söyleyen sanatçının sesi mikrofon aracılığıyla şenliğin her yanına ulaştırılmaktadır.

/Bekir ŞİŞMAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder