Samsun tarihi durum ve coğrafi konumuyla ülkemizin
en güzel şehirlerinden birisidir. Bu anlamda bu şehirde ne ararsanız var. Fakat
bizim muhtaç olduğumuz en büyük varlık birlik ve beraberlik anlayışıdır. Her ne kadar bunu dil ile ifade etsek bile
daha henüz bu konuda taşların yerine oturtulamadığı görülmektedir. Bulunduğunuz
şehre eser kazandırmak istiyorsanız bir defa o şehri seveceksiniz. Sizin köyünüzü sevmeniz kasabanızı sevmeniz
demektir.
Kasabanızı sevmeniz, şehrinizi sevmeniz demektir.
Şehrinizi sevmenizde ülkenizi sevmek demektir. Geçenlerde Düzce de görev yapan bir
tanıdığımla sohbet ederken söz şehirlilik bilincine geldi. Sözün bir yerinde,
hangi şehirden olursa olsun Düzce de herkes kesinlikle Düzceliyim diyor dedi. Bunu ben de yaşadım. Samsunda öyle değil, önce
nereli ise onu sonrada Samsunu söylüyorlar. Bu şehirde yaşayan herkesin şöyle
göğsünü gere gere Samsunluyum demesi gerekmez mi?
Kültür altyapımız ancak böyle kuvvetlenir.
Ekonomimiz bu şekilde canlanır. Bir insanın en büyük ideali kendi memleketine
yatırıp yapmasıdır. Samsuna böyle bir sevgi ile yaklaşılırsa burada yatırım
yapandan geçilmez. Kayseri, Konya, Gaziantep boşuna mı ilerledi. Her
davranışında İstanbul’u örnek alan bu şehirlerimize gidin görün. Kayserililer
biz iç Anadolu’nun İstanbul’uyuz derler. Peki ya Gaziantep? Gazianteplilerde
bizde Güneydoğunun İstanbuluyuz diyorlar.
Ya biz? Yani Samsun ne diyor bu konuda? Bu şehirde
hayat yok diyerek karamsarlıklarımızı salgın bir hastalık gibi etrafa
yayıyoruz. Olumlu davranış ve gelişmeleri görmezden gelirken öküzün altında
buzağı arıyor bunları bir maharetmiş gibi anlatıyoruz. Kendi yetiştirdiği
adamına sahip çıkmak yerine çelme atmanın hesaplarını yapıyoruz. Asayişte,
ekonomide vs. olumsuz tabloları çoğaltıyor yaşanmayacak bir şehir olarak lanse
ediyoruz. Ardından da kalkıp koca koca kelimelerle Samsun sevgisinden söz
ediyoruz.
Samsunspor gibi bir takımın ikinci lige düşmesi
bile bütün bu iç çekişmelerden kaynaklanmadı mı? Yatırımcıyı umutlandıran hatta
teşvik eden bir sürü güzellikler var iken onu endişelendiren dahası ürküten
tabloları canlı tutmak kimin ekmeğine yağ sürebilir ki? Sanırsınız ki Samsun dışında her ilde her şey
mükemmel gidiyor. Oralar güllük gülistanlık ta buraya gelince her yer karanlık.
Öyle mi sanıyorsunuz?
Samsunu yalnızca baba ocağı sevgisi ile değil, aynı
zamanda milli bir sevgi ile sevmekte gerekir.
Burada yaşamının tarihi bir bedelinin de olduğunu unutmamak
gerekir.
Filozof Beydeba’nın anlamlı bir hikâyesi vardır.
Orada der ki; ” Birgün güvercin topluluğu bir avcının tuzağına düşerler. İlk
anda her biri ayrı ayrı çırpınmaya başlarlar. İçlerinden bilge olan güvercin
onların bu haline bakar ve; Arkadaşlar böyle giderse bir müddet sonra hepiniz
güçten düşeceksiniz. Gelin hepiniz aynı anda kanat çırpın ve birde öyle
kurtulmayı deneyin der. Güvercinler denileni yaparlar. Güçlerini ayna anda
kullanırlar. Böylece avcının tuzağını da söküp götürürler”
Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Samsunda
tek tek çırpınma ve ayrı hesaplar peşinde koşmanın kimseye fayda getirmediğini
ve de getirmeyeceğini herkesin bilmesi gerekir. Ne yazık ki Samsunda bugüne
kadar bencil düşüncelerle ciddi bir güç kaybedilmiştir. Artık söz konusu Samsun olunca siyasetçisi,
ekonomisti, yatırımcısı, medyası ile birleşip aynı anda kanat çırpmanın zamanı
gelmiştir.
Bu erdemliliğin gösterildiği gün ciddi adımlar
atılmaya başlanmış olacaktır. Artık ben yerine biz, biz yerine de hepimiz
ifadelerinin yer alacağı Samsun görmek istiyoruz. Samsuna hizmet adına bir çivi
çakanları hiç kimse unutmayacak onlara minnettar kalacaktır. Bundan kimsenin
kuşkusu olmasın. Samsun için el ele gönül gönüle…
/Ahmet SEVEN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder