19 Şubat 2014 Çarşamba

İftar çadırları ve Türklerde Çadır Kültürü

Çadır, mala mülke tamah etmemeyi, dünya malının gelip geçer, insanın da konargöçer olduğunu, anlatır. Bizde çadır kültürü önemlidir. Aynı zamanda özgürlük sembolüdür. Padişahlar sultanlar misafirlerini onda ağırlamışlardır. Osmanlı hükümdarlarının büyük ve muhteşem çadırları vardı ki, buna otağ-ı hümayun denilirdi. 

Yukarı orta çağda, Orta Asya’nın engin bozkırlarında yaşayan Türklerin çadırları, keçeden mamuldü. Şekli yuvarlak olup, sağlam kazıklarla yere raptedilmişti. Alelade halk çadırları sekiz on kişi alabilecek büyüklükte idi.  Asilzadeler olan beylerin ve hanların muhtelif şekil ve büyüklükte otağ yani çadırları vardı. Bunlardan kırmızı atlas veya ipekten yapılmış büyük otağlar elli, yüz kişi alırdı ki, burada resmi toplantılar yapılır, ziyafetler verilirdi. Bunlar hep olmuştur.

Bugün yeryüzüne ne kadar çok dağılabilmişsek bunu çadıra borçluyuz. Zira gözü arkada kalmayanların evidir çadır. Alıp çıkmışız yola. Gittiğimiz yeri kendimize dâhil etmişiz. Çünkü çadırda yaşayanlar kalem ve kelam ehli insanlardı.  Ticaret yapıyorlardı. Çadır birer gezici okuldu. Eski Türkler Çadıra Otak (Otağ) ismini vermişlerdi.

Tarihe bakın saraylar çoğaldıkça küçülmüş kabuğumuza çekilmeye başlamışız. Sadece Osmanlı Dönemi değil, Dünya Tarihinde de önemli örnekleri vardır.  Bir ülke de saray sayısı artmaya başlamadan o ülke zayıflama dönemine girmez. Batılı tarihçiler bizi çadır kültürümüzle eleştirmeye kalkışıyorlar. Eleştirecek tabiî ki. Böyle bir kültüre sahip olmasaydık Avrupa’nın ortalarına kadar nasıl girebilecektik?

Atalarımızın gözünü arkada bırakan şatoları, koca koca sarayları, vazgeçilmesi zor bağları olsaydı onları nasıl bırakır da yola çıkabilirlerdi ki… Elbette devir, çadır devri değil. Bunu iddia edende yok ortada. Ancak bu kültürün de unutulmamasının ve unutturmamanın gereğine inanıyorum. Dört kıtaya hâkim olmamızın altında yatan gerçeklerden birisinin de bu olduğu unutulmamalıdır. Sarayımız da olsun, çadırımız da… Hatta evimizde çadır saklamakta fayda var.

Birini tutup ötekini bırakmak olmaz. Her şey yerinde olursa güzeldir. Yani aslına uygun olarak o kültürün yaşatılmasına katkıda bulunarak… Özünden uzaklaşmadan. Samsunda bu kültürü yaşattığı için İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş’a teşekkürlerimle. Çadırda yemek yemeyi öyle çok özlemişiz ki. Öyleyse buyurun iftar çadırına…

/Ahmet SEVEN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder