Merhaba değerli okuyucular… Samsun ili doğusunda kurulu bulunan mobil
santralin, doğalgaz yakıtlı çevrim santrali olarak 2010 yılı ocak ayı
içerisinde tekrar işletmeye açılacağı kesinleşti galiba… Samsun halkına ve
ülkemize hayırlı uğurlu olsun (!)
Ülkemizde konutlarda ısınma ve sanayide enerji
üretimi amaçlı olarak kullanılan en yaygın yakıtlar kömür, fuel-oil ve
doğalgazdır. Bu yakıtların her biri milyonlarca yıl önce insan, hayvan ve bitki
artık/kalıntılarından oluşmuş olup “Fosil Yakıt” olarak isimlendirilirler. Bu
yakıtların her biri oksijen olan her yakma tesisinde kolayca yakılabilir ve
yandıklarında ise hava kirletici olarak bazı emisyonlar üretirler. Kömür ve
fuel-oil gibi katı ve sıvı yakıtların yanması ile, karbonmonoksit,
karbondioksit, azotoksitler (ağırlıklı olarak azotdioksit), kükürtoksitler
(ağırlıklı olarak kükürdioksit) ile is, duman ve toz biçimlerinde partiküler
maddeler oluşur.
Doğalgaz gibi yakıtların yanması ile
yukarıdakilerden farklı olarak partiküler madde yada kükürtdioksit oluşumları
söz konusu değildir. Ancak, her yakıt %79 azot gazı içeren hava ile
yakıldığından, her yakma sisteminden azotoksitlerinin oluşumu da kaçınılmazdır.
Bu şu anlama gelmektedir: Fosil yakıt olup da, temiz yakıt ve temiz yanma
proseslerinden bahsetmek mümkün değildir. Doğalgaz ise yüksek verimle
yakılabilirse yanma ve yanma sonrası sadece su buharı ve karbondioksit oluşumu
söz konusudur. Karbondioksit hava kirletici olarak kabul edilmeyebilir ancak,
küresel ısınmaya etken gazlardan birisi olduğundan hava ortamında fazla
oranlarda bulunması istenmez. Diğer taraftan karbondioksitin yoğun olduğu bir
ortamda insanların oksijen alımı bir ölçüde engellenir. Yani yine bir sağlık
riski söz konusudur. Samsun il merkezi ve ilçelerinde ısınma amaçlı olarak
kömür, ful-oil gibi doğalgaz da tüketilmektedir. Fosil yakıtlar içerinde yer
alan doğalgaz yüksek verimle yanabilme ve yüksel ısıl değerleri ile tercih
edilmektedir. Ancak fosil yakıtların yakılması birer hava kirletici kaynağıdır.
Benim anlatmak istediğim şu: kurulu gücü saatlik olarak yaklaşık toplam 1300
megawatt değerinde olan ve ilimiz sınırları içerisinde kurulu bulunan dört adet
hidroelektrik santrali var iken, mobil santral ihtiyacı nereden kaynaklanıyor.
Samsun’da üretilecek enerji Samsun’da kullanılmayacak ise, yüksek yakıt
tüketimi ve hava kirletici emisyon riskleri ile bu tür tesisleri kurmak çok mu
gerekli..?
Diğer taraftan bakıldığında özellikle son yıllarda,
insan sağlığının korunması ve sürekliliğinin sağlanması gibi konulardaki
duyarlılıklarda fark edilir düzeylerde hassasiyetler giderek artıyor. Kapalı
ortamlardaki “Dumansız Hava Sahası” sloganlı sigara içme yasağı, sağlık hizmeti
veren kuruluşlardaki insan sağlına verilen önemin nispeten artması,
hormonlu-hormonsuz gıdaların mevzu bahis edilmesi bunlardan bir kaçı…Tabiî ki
“Domuz Gribi” diye tanımlanan ve son günlerde popüler olan gribal enfeksiyonun
kapsamı, etkileri ile korunmaya yönelik çözüm önerileri konusunda kamuoyuna
duyurulan çelişkili ifadeleri bu kapsam dışında tutmak gerekiyor.
Soluduğumuz hava içindeki en önemli bileşen
oksijendir. İnsan oksijensiz bir hava ile ne yaşayabilir ne de günlük
aktivitelerini yerine getirebilir. Eğer soluk alıp verilen hava ortamında,
karbonmonoksit ve karbondioksit gibi gazlar bulunursa, hava ile alınabilecek
oksijen miktarlarında ciddi oranlarda azalmalar olur. Bu durumda da insan,
beyin hücrelerinin hasar görmesi, ölmesi gibi istenmeyen durumlarla
karşılaşabilir. Gözle görünmeyen hasarların oluşmasını beklemeden asıl
tehlikeyi de görmek lazım galiba…
/Nevzat
BEYAZIT
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder