14 Şubat 2014 Cuma

Mobil Santral

Merhaba değerli okuyucular…  Samsun ili doğusunda kurulu bulunan mobil santralin, doğalgaz yakıtlı çevrim santrali olarak 2010 yılı ocak ayı içerisinde tekrar işletmeye açılacağı kesinleşti galiba… Samsun halkına ve ülkemize hayırlı uğurlu olsun (!)

Ülkemizde konutlarda ısınma ve sanayide enerji üretimi amaçlı olarak kullanılan en yaygın yakıtlar kömür, fuel-oil ve doğalgazdır. Bu yakıtların her biri milyonlarca yıl önce insan, hayvan ve bitki artık/kalıntılarından oluşmuş olup “Fosil Yakıt” olarak isimlendirilirler. Bu yakıtların her biri oksijen olan her yakma tesisinde kolayca yakılabilir ve yandıklarında ise hava kirletici olarak bazı emisyonlar üretirler. Kömür ve fuel-oil gibi katı ve sıvı yakıtların yanması ile, karbonmonoksit, karbondioksit, azotoksitler (ağırlıklı olarak azotdioksit), kükürtoksitler (ağırlıklı olarak kükürdioksit) ile is, duman ve toz biçimlerinde partiküler maddeler oluşur.

Doğalgaz gibi yakıtların yanması ile yukarıdakilerden farklı olarak partiküler madde yada kükürtdioksit oluşumları söz konusu değildir. Ancak, her yakıt %79 azot gazı içeren hava ile yakıldığından, her yakma sisteminden azotoksitlerinin oluşumu da kaçınılmazdır. Bu şu anlama gelmektedir: Fosil yakıt olup da, temiz yakıt ve temiz yanma proseslerinden bahsetmek mümkün değildir. Doğalgaz ise yüksek verimle yakılabilirse yanma ve yanma sonrası sadece su buharı ve karbondioksit oluşumu söz konusudur. Karbondioksit hava kirletici olarak kabul edilmeyebilir ancak, küresel ısınmaya etken gazlardan birisi olduğundan hava ortamında fazla oranlarda bulunması istenmez. Diğer taraftan karbondioksitin yoğun olduğu bir ortamda insanların oksijen alımı bir ölçüde engellenir. Yani yine bir sağlık riski söz konusudur. Samsun il merkezi ve ilçelerinde ısınma amaçlı olarak kömür, ful-oil gibi doğalgaz da tüketilmektedir. Fosil yakıtlar içerinde yer alan doğalgaz yüksek verimle yanabilme ve yüksel ısıl değerleri ile tercih edilmektedir. Ancak fosil yakıtların yakılması birer hava kirletici kaynağıdır. Benim anlatmak istediğim şu: kurulu gücü saatlik olarak yaklaşık toplam 1300 megawatt değerinde olan ve ilimiz sınırları içerisinde kurulu bulunan dört adet hidroelektrik santrali var iken, mobil santral ihtiyacı nereden kaynaklanıyor. Samsun’da üretilecek enerji Samsun’da kullanılmayacak ise, yüksek yakıt tüketimi ve hava kirletici emisyon riskleri ile bu tür tesisleri kurmak çok mu gerekli..?

Diğer taraftan bakıldığında özellikle son yıllarda, insan sağlığının korunması ve sürekliliğinin sağlanması gibi konulardaki duyarlılıklarda fark edilir düzeylerde hassasiyetler giderek artıyor. Kapalı ortamlardaki “Dumansız Hava Sahası” sloganlı sigara içme yasağı, sağlık hizmeti veren kuruluşlardaki insan sağlına verilen önemin nispeten artması, hormonlu-hormonsuz gıdaların mevzu bahis edilmesi bunlardan bir kaçı…Tabiî ki “Domuz Gribi” diye tanımlanan ve son günlerde popüler olan gribal enfeksiyonun kapsamı, etkileri ile korunmaya yönelik çözüm önerileri konusunda kamuoyuna duyurulan çelişkili ifadeleri bu kapsam dışında tutmak gerekiyor.

Soluduğumuz hava içindeki en önemli bileşen oksijendir. İnsan oksijensiz bir hava ile ne yaşayabilir ne de günlük aktivitelerini yerine getirebilir. Eğer soluk alıp verilen hava ortamında, karbonmonoksit ve karbondioksit gibi gazlar bulunursa, hava ile alınabilecek oksijen miktarlarında ciddi oranlarda azalmalar olur. Bu durumda da insan, beyin hücrelerinin hasar görmesi, ölmesi gibi istenmeyen durumlarla karşılaşabilir. Gözle görünmeyen hasarların oluşmasını beklemeden asıl tehlikeyi de görmek lazım galiba…

/Nevzat BEYAZIT

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder