14 Şubat 2014 Cuma

Samsunluyu Yanıltmaya Kimsenin Hakkı Yoktur ve de Olmamalıdır..

Son on yıldır bu kente yatırım diye dayatılan bazı projeler artık can sıkmaya başladı. Geçtiğimiz hafta Samsunlunun üzerine titrediği Ondokuzmayıs Üniversitesinde yaşanan sponsorluk olayı ve OMÜ Yönetiminin yaklaşımı, bu kent insanına karşı en azından işlenmiş bir ayıptır. Kendi içlerinden bir bilim adamını dahi isyan ettiren göz boyama girişimleri, artık bıçağın kemiğe dayandığı gösteriyor. Bir firmanın sponsorluğunu kabul etmek demek, o kuruluşu ve yaptıklarını onaylamak anlamını taşır.
 
Bu yatırımlar, Türkiye’nin en verimli ovalarının başında gelen Çarşamba ve Bafra Ovalarına ciddi derecede zararlar vereceği tartışılan ve Samsun’a başta istihdam olmak üzere ciddi hiçbir getirisinin olmadığı iddialarına hedef olan, Doğal Gaz Çevrim Santralleridir. Bu tartışmalara net bir şekilde açıklık getirilmeden bu tür yatırımlarla ilişki içine girmek, onların yanlış yatırımlar olmadığını savunmak, daha da açıkçası onları aklamak demektir.
***
Şimdi, bir Samsunlu olarak her iki kesime de şu soruları sormak istiyorum. İlk sorularımı Sayın Rektör’e ve OMÜ Yönetimine soruyorum?
  
Soru:1
Sizin bu yatırımların çevreye yapacağı etkilerini ve işin teknik yönlerini çok yakından bilen Ziraat Mühendisliği, Çevre Mühendisliği, Elektrik Mühendisliği, Kimya Mühendisliği ile toplum sağlığı açısından değerlendirecek Tıp Fakülteniz, Samsun’a yapacağı ekonomik katkıları değerlendirecek İktisat Fakülteniz yok mu?  Onların bu konuda ki görüşlerini ve raporlarını aldınız mı?
 
Soru: 2
Aldıysanız ve de olumlu ise, neden bunları öncelikle kamuoyu ile paylaşıp bizim gibi bu yatırımları içine sindiremeyen Samsunluları rahatlatmıyorsunuz?
 
Yok, eğer bu bilim adamlarınız da, o toplantıda çok açıkça bu yatırımın Çarşamba Ovasına zarar vereceğini vurgulayarak, yapılanların bir göz boyama olduğunu cesurca söyleyen Sayın prof. Dr. Cevdet Yılmaz gibi düşünüyorlarsa, sizin Üniversitemiz adına bu sponsorluk desteğini kabul etmeniz ve bunu kamuoyu ile paylaşarak bir anlamda destek vermeniz, bilim adamlığı ve Üniversitemizin bilimsel etiği ile nasıl bağdaşıyor?
****
 
İkinci sorularımı OMV Yönetimine ve benzeri kuruluşları Samsunluya dayatan sayın yatırımcılara soruyorum.
 
Soru: 1
Terme’de kurulmakta olan tesis tamamlandığında sürekli olarak kaç kişi çalışacaktır? Bunların kaç tanesi işçi ve kaç tanesi teknik ve idari eleman olacaktır? Bu teknik kadroya Samsun’dan alınabilecek eleman var mıdır? Varsa kaç kişidir?

Türkiye ve yurt dışında aynı kapasitede çalışmakta olan termik santrallerde kaç kişi çalışıyor? İsim ve yer ve sayılarını açıklar mısınız?
 
Soru: 2 
Genel Müdür’ün açıklamalarına göre, “Sosyal sorumluluk projeleri” OMV ’nin tüzüğünde yer alıyor ve bunlara önemli bütçeler ayrılıyormuş. Bir yatırım başlamadan, “Sosyal sorumluluk projesi” Yönetim kurulundan onay alıyormuş.

Daha tesis kurulup gelir getirmeden, bu tür projelere önemli bütçeler ayırmanın gerçek nedeni nedir? Bu uygulama, ekonominin hangi kuralı ile bağdaşmaktadır ve dünyanın neresinde bir yatırım öncesi yatırımcıya bir getirisi olmayacak bu tür projelere önemli bütçeler ayrılmaktadır?

Soru: 3
OMV’NİN Sayın Genel Müdürü “Neden Samsun?” şeklinde ki bir soru üzerine özet olarak, ” Samsun, en yüksek basınçta ki doğal gaz hattına yakın, serin ve soğuk deniz iklimine sahip, deniz suyu ile soğuk iklimi birlikte kullandığımızda verim artıyor, üreteceğimiz elektriği Türkiye Elektrik sistemine ( Enterkonnekte) verilebilecek ana hatta çok yakın.” Şeklinde açıklıyor. Bunların tümü, her şeyin OMV’NİN çıkarına olduğunun itirafıdır.
 
O halde bu tesisin Samsun ve yöresine nasıl bir katkısı olacaktır? Olacaksa somut olarak bunlar nelerdir? Lütfen! Bu sorulara net açıklamalar getirerek Samsunluları aydınlatır mısınız?
****
 
Son sorularım, başta Sayın Valimiz olmak üzere bu kenti yönetenlerle, bu kent adına siyaset yapanlara ve konuyla direkt ilişkisi olması gerektiğine inandığım sivil toplum kuruluşlarına olacaktır.
  
Ancak, öncelikle 2000’li yılların başlarında, “Mobil Santraller” Belasının toplumdan gizlenerek Samsun’a konuşlandırılması ile başlayan mücadele sürecinin en ön saflarında yer alan bir sivil toplum kuruluşu olan SAM-SEV’İN, o dönemlerde ki başkanı olmamın kazandırdığı birikimle bu soruları sorma hakkım olduğuna inanarak şu noktaların altını çizmek istiyorum.
• Bu kent, Ülkemizin işsizlik oranının en yüksek olduğu illerin başında gelmiyor mu? Bu kent yatırıma susamış değil mi?
• O halde, bu yatırımcılar neden davul zurna ile karşılanıp alkışlanmıyor?
• Neden bu yatırımcılar anlı şanlı temel atma törenleri yerine, Mobil Santraller örneğinde olduğu gibi yatırımlarını toplumdan saklama gereğini duyuyorlar?
• Bu yatırımlar, neden hiçbir il tarafından istenmiyor?
• Neden kendilerini kabul ettirebilmek için muhtarlara, belediyelere bazı vaatlerde bulunuyorlar veya hediyeler veriyorlar?  
• Acaba, “Bindiği dalı kesen” Samsunlunun aklından zorumu var? Yoksa bu kentin sahipsizliği mi bu rahatlığı veriyor?
• Bu Doğal Gaz Çevrim Santrallerinin, Türkiye’nin elektrik enerjisine katkı yapmanın ötesinde, Avrupa’nın elektrik ihtiyacını karşılayarak Avrupa’nın kirli yatırımlardan kurtarılmasına yönelik çabaların sonucu yatırımlar olduğu iddiaları neden açıklığa kavuşturulmuyor?
• Bu Doğal Gaz Çevrim Santrallerinin, kentlerin ısınma ve sanayisinin ihtiyacını karşılamak için kurulan doğal gaz santralleriyle aynı şey olmadığı ve güçlerinin ısıtma amaçlı termik santrallerin gücünün çok üzerinde olduğu neden topluma anlatılmıyor? Yoksa bu iki konunun birbiriyle karıştırılmasına göz yumularak bazı gerçekler gözden mi kaçırılıyor?
• Neden Bursa ile Eskişehir’de kurulmuş olan ve sadece o kentlerin ısınma ve enerji ihtiyacını karşılayan santrallerle kıyaslamıyorlar?
• Çok büyük bir kentin ısınma ve sanayisini besleyecek bir doğal gaz çevrim santralinin gücünün,
Samsun’da yapılmasına başlanan ve sayısı altıya ulaşacak olan Doğal Gaz Çevrim Santrallerinin sadece birisinin dahi gücü kadar olmadığı, neden açıkça anlatılmıyor?
        
Bu projelere, 19 Mayıs ilçesinde ki dolum tesisi ile Kavak’ta ki çimento yatırımı sorunları da eklenince, çoğalan sorular ve iddialarla Samsunlunun kafası iyice karışmış bulunuyor.
 
Bir yanda kendilerini aklama çabasıyla kafaları daha da karıştıran yatırımcılar, karşılarında da onlara karşı giderek artan dozda tepki koyan yerel basının bir kısmı ile çevreciler ve yatırımların yapıldığı ilçelerin halkı.
 
Soru 1:
Sayın Valim, Samsun’u yönetmek üzere seçilmiş Sayın Kent Yöneticilerimiz ve Sayın Siyasetçilerimiz,

Yüzyılımızın korkusu küresel ısınma tehlikesine çözüm olacak tarım yatırımlarını desteklediğinizi sık sık vurguladığınız bir dönemde yaşanan bu karmaşaları ve çelişkiyi ortadan kaldıracak bir girişimde bulunmayı düşünüyor musunuz?
 
Soru 2:
Örneğin, konuya ilgisi ve duyarlılığı olan Sivil Toplum Kuruluş Yöneticilerini, Üniversitelerin bilim adamlarını ve yatırımcı firmaların yöneticilerini bir sempozyumda bir araya getirerek herkesin eteğindekileri dökmelerini ve toplumu aydınlatmalarını sağlayamaz mısınız?
 
Bunu beklemek Samsunlunun en doğal hakkı değil midir? Bu ortamı sağlamakta sizlerin asli görevi değil midir? Lütfen! Bu gerginliğe ve karmaşaya son veriniz..
***
 
Bu tür yazılarımda sıkça vurguladığım bir kuralla yazımı noktalıyorum. Bir yatırımın doğruluğunu belirleyen üç ana ilke sıralaması vardır.  Yapılacak bir yatırım,
• Öncelikle ülke çıkarlarına uygun olmalıdır.
• Sonra yöre halkının çıkarlarına uygun ve çevreye duyarlı olmalıdır.
• Daha sonra da, yatırımcının çıkarına uygun olmalıdır.
   Samsun’da tartışılan da, bu sıralamanın tersine işleyip işlemediğidir. Asıl cevap bekleyen soruda budur..
  
İyi haftalar… 

/Ecz. Sadi SUBAŞI     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder