Son on yıldır bu kente yatırım diye dayatılan bazı
projeler artık can sıkmaya başladı. Geçtiğimiz hafta Samsunlunun üzerine
titrediği Ondokuzmayıs Üniversitesinde yaşanan sponsorluk olayı ve OMÜ
Yönetiminin yaklaşımı, bu kent insanına karşı en azından işlenmiş bir ayıptır. Kendi içlerinden bir bilim adamını dahi isyan
ettiren göz boyama girişimleri, artık bıçağın kemiğe dayandığı gösteriyor. Bir
firmanın sponsorluğunu kabul etmek demek, o kuruluşu ve yaptıklarını onaylamak
anlamını taşır.
Bu yatırımlar, Türkiye’nin en verimli ovalarının
başında gelen Çarşamba ve Bafra Ovalarına ciddi derecede zararlar vereceği
tartışılan ve Samsun’a başta istihdam olmak üzere ciddi hiçbir getirisinin
olmadığı iddialarına hedef olan, Doğal Gaz Çevrim Santralleridir. Bu tartışmalara net bir şekilde açıklık
getirilmeden bu tür yatırımlarla ilişki içine girmek, onların yanlış yatırımlar
olmadığını savunmak, daha da açıkçası onları aklamak demektir.
***
Şimdi, bir Samsunlu olarak her iki kesime de şu
soruları sormak istiyorum. İlk sorularımı Sayın Rektör’e ve OMÜ Yönetimine
soruyorum?
Soru:1
Sizin bu yatırımların çevreye yapacağı etkilerini
ve işin teknik yönlerini çok yakından bilen Ziraat Mühendisliği, Çevre
Mühendisliği, Elektrik Mühendisliği, Kimya Mühendisliği ile toplum sağlığı
açısından değerlendirecek Tıp Fakülteniz, Samsun’a yapacağı ekonomik katkıları
değerlendirecek İktisat Fakülteniz yok mu? Onların bu konuda ki görüşlerini ve raporlarını
aldınız mı?
Soru: 2
Aldıysanız ve de olumlu ise, neden bunları
öncelikle kamuoyu ile paylaşıp bizim gibi bu yatırımları içine sindiremeyen
Samsunluları rahatlatmıyorsunuz?
Yok, eğer bu bilim adamlarınız da, o toplantıda çok
açıkça bu yatırımın Çarşamba Ovasına zarar vereceğini vurgulayarak,
yapılanların bir göz boyama olduğunu cesurca söyleyen Sayın prof. Dr. Cevdet
Yılmaz gibi düşünüyorlarsa, sizin Üniversitemiz adına bu sponsorluk desteğini
kabul etmeniz ve bunu kamuoyu ile paylaşarak bir anlamda destek vermeniz, bilim
adamlığı ve Üniversitemizin bilimsel etiği ile nasıl bağdaşıyor?
****
İkinci sorularımı OMV Yönetimine ve benzeri
kuruluşları Samsunluya dayatan sayın yatırımcılara soruyorum.
Soru: 1
Terme’de kurulmakta olan tesis tamamlandığında
sürekli olarak kaç kişi çalışacaktır? Bunların kaç tanesi işçi ve kaç tanesi
teknik ve idari eleman olacaktır? Bu teknik kadroya Samsun’dan alınabilecek
eleman var mıdır? Varsa kaç kişidir?
Türkiye ve yurt dışında aynı kapasitede çalışmakta
olan termik santrallerde kaç kişi çalışıyor? İsim ve yer ve sayılarını açıklar
mısınız?
Soru: 2
Genel Müdür’ün açıklamalarına göre, “Sosyal
sorumluluk projeleri” OMV ’nin tüzüğünde yer alıyor ve bunlara önemli bütçeler
ayrılıyormuş. Bir yatırım başlamadan, “Sosyal sorumluluk projesi” Yönetim
kurulundan onay alıyormuş.
Daha tesis kurulup gelir getirmeden, bu tür
projelere önemli bütçeler ayırmanın gerçek nedeni nedir? Bu uygulama,
ekonominin hangi kuralı ile bağdaşmaktadır ve dünyanın neresinde bir yatırım
öncesi yatırımcıya bir getirisi olmayacak bu tür projelere önemli bütçeler
ayrılmaktadır?
Soru: 3
OMV’NİN Sayın Genel Müdürü “Neden Samsun?” şeklinde
ki bir soru üzerine özet olarak, ” Samsun, en yüksek basınçta ki doğal gaz
hattına yakın, serin ve soğuk deniz iklimine sahip, deniz suyu ile soğuk iklimi
birlikte kullandığımızda verim artıyor, üreteceğimiz elektriği Türkiye Elektrik
sistemine ( Enterkonnekte) verilebilecek ana hatta çok yakın.” Şeklinde
açıklıyor. Bunların tümü, her şeyin OMV’NİN çıkarına olduğunun itirafıdır.
O halde bu tesisin Samsun ve yöresine nasıl bir
katkısı olacaktır? Olacaksa somut olarak bunlar nelerdir? Lütfen! Bu sorulara
net açıklamalar getirerek Samsunluları aydınlatır mısınız?
****
Son sorularım, başta Sayın Valimiz olmak üzere bu
kenti yönetenlerle, bu kent adına siyaset yapanlara ve konuyla direkt ilişkisi
olması gerektiğine inandığım sivil toplum kuruluşlarına olacaktır.
Ancak, öncelikle 2000’li yılların başlarında,
“Mobil Santraller” Belasının toplumdan gizlenerek Samsun’a konuşlandırılması
ile başlayan mücadele sürecinin en ön saflarında yer alan bir sivil toplum
kuruluşu olan SAM-SEV’İN, o dönemlerde ki başkanı olmamın kazandırdığı
birikimle bu soruları sorma hakkım olduğuna inanarak şu noktaların altını
çizmek istiyorum.
• Bu kent, Ülkemizin işsizlik oranının en yüksek
olduğu illerin başında gelmiyor mu? Bu kent yatırıma susamış değil mi?
• O halde, bu yatırımcılar neden davul zurna ile
karşılanıp alkışlanmıyor?
• Neden bu yatırımcılar anlı şanlı temel atma
törenleri yerine, Mobil Santraller örneğinde olduğu gibi yatırımlarını
toplumdan saklama gereğini duyuyorlar?
• Bu yatırımlar, neden hiçbir il tarafından
istenmiyor?
• Neden kendilerini kabul ettirebilmek için
muhtarlara, belediyelere bazı vaatlerde bulunuyorlar veya hediyeler
veriyorlar?
• Acaba, “Bindiği dalı kesen” Samsunlunun aklından
zorumu var? Yoksa bu kentin sahipsizliği mi bu rahatlığı veriyor?
• Bu Doğal Gaz Çevrim Santrallerinin, Türkiye’nin
elektrik enerjisine katkı yapmanın ötesinde, Avrupa’nın elektrik ihtiyacını
karşılayarak Avrupa’nın kirli yatırımlardan kurtarılmasına yönelik çabaların
sonucu yatırımlar olduğu iddiaları neden açıklığa kavuşturulmuyor?
• Bu Doğal Gaz Çevrim Santrallerinin, kentlerin
ısınma ve sanayisinin ihtiyacını karşılamak için kurulan doğal gaz
santralleriyle aynı şey olmadığı ve güçlerinin ısıtma amaçlı termik
santrallerin gücünün çok üzerinde olduğu neden topluma anlatılmıyor? Yoksa bu
iki konunun birbiriyle karıştırılmasına göz yumularak bazı gerçekler gözden mi
kaçırılıyor?
• Neden Bursa ile Eskişehir’de kurulmuş olan ve
sadece o kentlerin ısınma ve enerji ihtiyacını karşılayan santrallerle
kıyaslamıyorlar?
• Çok büyük bir kentin ısınma ve sanayisini
besleyecek bir doğal gaz çevrim santralinin gücünün,
Samsun’da yapılmasına başlanan ve sayısı altıya
ulaşacak olan Doğal Gaz Çevrim Santrallerinin sadece birisinin dahi gücü kadar
olmadığı, neden açıkça anlatılmıyor?
Bu projelere, 19 Mayıs ilçesinde ki dolum tesisi
ile Kavak’ta ki çimento yatırımı sorunları da eklenince, çoğalan sorular ve
iddialarla Samsunlunun kafası iyice karışmış bulunuyor.
Bir yanda kendilerini aklama çabasıyla kafaları
daha da karıştıran yatırımcılar, karşılarında da onlara karşı giderek artan
dozda tepki koyan yerel basının bir kısmı ile çevreciler ve yatırımların
yapıldığı ilçelerin halkı.
Soru 1:
Sayın Valim, Samsun’u yönetmek üzere seçilmiş Sayın
Kent Yöneticilerimiz ve Sayın Siyasetçilerimiz,
Yüzyılımızın korkusu küresel ısınma tehlikesine
çözüm olacak tarım yatırımlarını desteklediğinizi sık sık vurguladığınız bir
dönemde yaşanan bu karmaşaları ve çelişkiyi ortadan kaldıracak bir girişimde
bulunmayı düşünüyor musunuz?
Soru 2:
Örneğin, konuya ilgisi ve duyarlılığı olan Sivil
Toplum Kuruluş Yöneticilerini, Üniversitelerin bilim adamlarını ve yatırımcı
firmaların yöneticilerini bir sempozyumda bir araya getirerek herkesin
eteğindekileri dökmelerini ve toplumu aydınlatmalarını sağlayamaz mısınız?
Bunu beklemek Samsunlunun en doğal hakkı değil
midir? Bu ortamı sağlamakta sizlerin asli görevi değil midir? Lütfen! Bu
gerginliğe ve karmaşaya son veriniz..
***
Bu tür yazılarımda sıkça vurguladığım bir kuralla
yazımı noktalıyorum. Bir yatırımın doğruluğunu belirleyen üç ana ilke
sıralaması vardır. Yapılacak bir
yatırım,
• Öncelikle ülke çıkarlarına uygun olmalıdır.
• Sonra yöre halkının çıkarlarına uygun ve çevreye
duyarlı olmalıdır.
• Daha sonra da, yatırımcının çıkarına uygun
olmalıdır.
Samsun’da
tartışılan da, bu sıralamanın tersine işleyip işlemediğidir. Asıl cevap
bekleyen soruda budur..
İyi haftalar…
/Ecz. Sadi
SUBAŞI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder