Türk destanlarında ve Türk töresinde demirin,
demircinin ve demircilik mesleğinin ayrı bir yeri vardır. Bu değer biraz da
Türklerin yaşantısından kaynaklanmaktadır. Bu aziz ve seçilmiş milletin, cihan
hâkimiyeti düşüncesini tesis etmeye çalıştığı ilk günden bugüne, başarısını
sağlayan en önemli vasıtalardan biri de silahıdır. Türk’ü atsız, kılıçsız, yay
ve oksuz düşünmek mümkün değildir. Bu nedenle, kılıcın yapıldığı demir ve
kılıcı yapan demirci ustası, halkın düşüncesine göre üstün bir değere sahiptir.
Ancak demircilik mesleği günümüzde varlığını sürdürme mücadelesi vermektedir.
Her şeye rağmen bu mesleğin sürdürülebildiği yerler de mevcuttur. İşte bu
mevcut yerlerden biri de Vezirköprü ilçemizdir.
Demircilik mesleği, Vezirköprü’de hem üretim, hem
tüketim, hem de zanaatkârlarının çokluğu bakımından diğer meslek kollarına
nazaran bir farklılık göstermektedir. Bugün Yeni Mahalle’de Kurulu Demirciler
arastasında yaklaşık kırk demirci esnafı hizmet üretmekte ve ürettikleri
ürünleri burada satışa sunmaktadırlar. Üretilen mamullerin müşterileri daha çok
kırsalda yaşayan vatandaşlar olmakla birlikte; ilçe merkezinden, diğer il ve
ilçelerden yoğun bir talep söz konusudur.
Bu dükkânlarda kullanılan demirler daha çok
“haddeci” adı verilen hurdacılardan temin edilmekte ve her çeşit demir burada
değerlendirilmektedir.
Demirci ustası, üretim esnasında çeşitli el
aletlerini kullanmasına karşın; çekiç, örs, sava ve ocak onun için vazgeçilmez
unsurlardır. Burada platin demirinden balta, makas çeliğinden kazma, lama
demirinden ise kovanlık adı verilen saplık kısım üretilir. Bunun dışında demir,
demirci ustasının maharetli ellerinde onlarca şekle girmekte ve çeşitli
ürünlere dönüşmektedir. Ahır küremek için üretilen gelberi, semerlerde kullanılan
göçek, hamur teknesini kazımak için kullanılan örsün, hayvanların sırtını
kaşımak ve temizlemek için kullanılan tarak ve kaşağı, köpeklerin boynuna
takılan ve melez adı verilen tasma, ağaç budamada kullanılan gırebi; kazma,
kürek, maşa, sacayak, menteşe ve zincir bu ürünlerden yalnızca birkaçıdır.
Demirci ustaları bugün elektrik kaynağı ile
yaptıkları kaynak işini eskiden çam kömürünün yandığı ocaklarda yapmaktaydılar.
Şimdilerde ocaklarda çam kömürü yerine taş kömürü yanmakta; el körüğü yerine elektrikli
körükler kullanılmaktadır. Ayrıca “perdahlama” adı verilen temizleme, “tesviye”
adı verilen düzeltme ve eskiden kösereye tutma adı verilen bileğleme işlemi
bugün elektrikli bileğleme makinelerinde yapılmaktadır.
Demircilik zanaatının belki de en ince noktası
demire ve “çeliğe su verme” sanatıdır. Tesviye işleminden sonra su verilecek
yani çeliklenecek olan kazma, balta gibi kesici aletlerin ağzı ateşte
kızdırıldıktan sonra demirci oluğu adı verilen küçük su havuzuna daldırılır.
Çıkarıldığında önce beyaz olan uç kısım gittikçe koyu bir bakır rengini alır.
Bundan sonra tekrar suya daldırılan uç kısım güvercingöğsü denilen gri bir
renge dönüşür ki, bu çeliklemenin başarıldığının bir göstergesidir. Ayrıca ağız
kısmının daha parlak durması için bazı ustalar tarafından çelikleme esnasında
sabun da kullanılmaktadır.
Teknolojik gelişmelerin demirci esnafını ne denli
etkilediği konusuna gelince; odunun balta ile değil motorlu el hızarları ile
kesildiği; tarımın kazma, bel, saban ile değil, traktörlerle yapıldığı
günümüzde tarım aletlerine olan ilginin azalması elbette bu zanaatın olumsuz
etkilendiğini düşündürebilir. Ancak demirci esnafının bu gelişmelere paralel
olarak traktör pulluğu, tırmık, kazayağı gibi çeşitli tarım aletlerini üretmeye
yönelmesi, ya da öküze koşulan sabanın tamamen demirden üretilmesi gibi
alternatifler sayesinde bu zanaat kolu Vezirköprü’de şimdilik rahat nefes
almaktadır.
/Bekir ŞİŞMAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder