14 Şubat 2014 Cuma

Doğu Karadeniz’de Yayla Göçü

Yaylalar; yazın çıkılan, yüksek ve serin konaklama yerleridir. Bu mekânlar, yerleşim yerlerinin dışında; hayvan otlatmak, tarım yapmak veya dinlenmek için kullanılan alanlardır. Köken itibariyle “yayla(k)” terimi, eski Türkçede yaz mevsimi anlamına gelen “yay” sözcüğünden türetilmiştir

Yaylacılık ise; yaz mevsiminde insanların hayvanlarını da yanlarına alarak yaylaya çıkmalarını, orada bir süre kalmalarını ve birtakım ekonomik faaliyetlerde bulunmalarını kapsar. Yaylacılık ve yayla hayatı eski Türk kültüründeki göçebe hayatın (yani tarım ve hayvancılığın birlikte icra edilişinin) bir uzantısıdır. 

Yılın belirli zamanlarında yaylalara çıkılarak; birtakım sosyal, kültürel ve ekonomik faaliyetlerin gerçekleştirilmesi olayı Doğu Karadeniz’de yüzyıllardır geleneksel olarak devam ettirilmektedir. Bu geleneksel yapı; yaylacılığın, yayla ekonomisinin, yayla kültürünün ve yayla turizminin temelini oluşturmaktadır. Sosyal, ekonomik ve teknolojik şartlara bağlı olarak yayla bağlamında birtakım yapısal ve işlevsel değişikliklerin gözlemlendiği günümüz yaylacılığı, Doğu Karadeniz insanının bugün de vazgeçilmez bir tutkusu ve değeri olarak yaşatılmaya devam etmektedir.

Yaylada karların eridiği, kışlakta (yani köylerde) havaların iyice ısınmaya başladığı dönem (ki bu mevsim genellikle mayısın son haftasıyla haziranın ilk haftasına rastlar) Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yaylaya çıkış mevsimidir. Yaylaya çıkış hazırlıkları iki bölümden oluşmaktadır:

a. Yayla Evinde Yapılan Hazırlıklar: Bu hazırlıklar daha çok yaylada bulunan evin ve ahırın temizlenmesine ve tamir edilmesine yöneliktir. Yaylaya çıkmadan birkaç hafta önce yayla evine gidilerek bu bakım, onarım ve temizlik çalışmaları gerçekleştirilir.

b. Köy Evinde Yapılan Hazırlıklar: Köy evindeki hazırlıklar yaylaya çıkmadan bir ay önce başlar. Baklagiller hazırlanır, mısır öğütülüp un haline getirilir, yaylada kullanılacak kaplar temizlenir; balta, orak ve tırpanlar bilenir; sepetler onarılır, urganlar hazırlanır.

 Yaylaya çıkışlar ise toplu ve aynı zamanda tören havası içerisinde gerçekleştirilir. Sabahın ilk ışıklarıyla köy, insan sesleri ve çan (kelek) sesleriyle çınlar. Hayvanlar süslenir, bakımları yapılır; yöresel kıyafetlerini giyinmiş kalabalık insan grupları hayvanlarını da yanlarına alarak gün ağarmaya yakın, yola çıkarlar. Yaylaya çıkış anı ve aralarda verilen molalar sözlü kültürümüz açısından birer icra ortamı oluşturmaktadır. Ayrıca toplu göç; birlik ve beraberliği, dayanışma ve kaynaşmayı da pekiştiren bir olgudur. Ancak son yıllarda motorlu taşıtların devreye girmesiyle bazı köylerde, birlikte yaylaya çıkma geleneğinin bozulduğu gözlenmektedir. Yaylacılar ya kendi araçlarıyla ya da kiraladıkları araçlarla hem eşyalarını hem de hayvanlarını yaylaya kısa zaman içerisinde ulaştırmaktadırlar.

 Karadeniz Bölgesi’nin doğusunda sürdürülmeye çalışılan yaylacılık yatay yaylacılık değil; dikey yaylacılıktır. Yaylaya belirli bir istikameti kullanarak ulaşan insanlar, ulaştıkları yerlerde bir süre konakladıktan sonra aynı istikameti kullanarak geri dönerler. Özellikle Doğu Anadolu bölgemizde sürdürülen yatay yaylacılık; yani yükseklere ulaştıktan sonra uzak mesafedeki yaylalara göçmek suretiyle icra edilen yaylacılık türü Doğu Karadeniz’de görülmez.

Yaylacılığın ve yayla şenliklerinin en önemli işlevi; birlik-beraberliğin sağlanması ve kimi kültürel değerlerin korunmasıdır. Bu sayede; kemençe, horon, halk müziği, halk mutfağı, halk mimarisi, halk zanaatları ve halk mimarisi kısmen de olsa koruma altına alınmış olmaktadır.

Yayla hayatının şekillenmesinde en önemli unsur olan hayvancılığın, yörede giderek azalması; yaylacılıktaki yapısal ve işlevsel değişime zemin hazırlamaktadır. Hayvancılığın azalması, yayla mimarisini yeniden şekillendirmiş ve yayla evlerinin bir bölümünü oluşturan ahırların yeni yapılarda yer almadığı görülmüştür. Tedbir alınmadığı takdirde, bazı yaylalarda görülen hızlı ve plansız yapılaşma bir müddet sonra alt yapısı olmayan varoş görüntüsü arz edecektir.

Doğu Karadeniz yaylaları ve yayla şenlikleri iyi değerlendirildiği takdirde yörede turizm patlaması yaşanabilir ve belirli bir istihdam alanı sağlanabilir. Yapılan festivallerin ulusal düzeyden uluslararası düzeye çıkarılması, yörenin ekonomik hayatına da bir canlılık getirecektir.  

/Bekir ŞİŞMAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder