Samsun, yeni bir
“değer” le muhatap olmaktadır. Bugüne kadar, hasretini çekip de bir
türlü tahakkuk ettirilemeyen bu “ değer”; azim, bilgi, hüner ve
çalışkanlığıyla, onu, Samsun’a kazandıran Samsun Büyükşehir Belediyesi Kültür
ve Sosyal İşler Dâire Başkanı Necmi Çamaş’ın eseri diyebileceğim “ Samsun Kent
Müzesi”dir.
Bu tür faaliyetler, şüphesiz ki, şuurlu ve çalışkan insanların omuzlarında,
geleceğe intikal edecek ve böylece, ilâ-nihâye,
her neslin istifade edebileceği mühim bir miras olarak anılacaktır. Zîrâ; müze, nasıl ki, “ lisân/dil”, bir milletin “
hâfızası” ise, benzer durumda, hem milletin ve hem de o coğrafyada yaşamış
değişik medeniyetlerden intikal etmiş kültür varlıklarının muhâfaza edildiği
bir mekândır.
Biz; bu bakımdan, şehir müzesini önemsiyor ve
yapılan faaliyetin müsbet neticelerini de düşünerek takdir ediyoruz. Bunun,
kolay bir şey olmadığının da düşünülmesini bilhassa belirtmek istiyorum. Zâten,
böyle olsaydı, bugüne kadar, çoktan müze teşekkül edilir/ettirilir ve faaliyet
geçirilirdi.
Şu kadarını ifade edeyim ki, kendisinin bilgisine
müracaat ettiğim Daire Başkanı Necmi Çamaş Bey, bana, “Samsun Kent Müzesi”nin
bugünkü durumuna gelmesi için sekiz seneden beri çalıştıklarını; Türkiye’deki
müzelerin hemen hemen hepsini incelediklerini ve elliye yakın üniversite
mensubu öğretim üyesiyle de istişârede bulunduklarını ifade etti.
Bu sebeple; elimizde, dededen-nineden,
anadan-babadan kalma, millî kültürümüzü alâkadar eden hangi çeşit târihî
malzeme varsa, onların böyle bir müzeye hediye edilerek kayıt altına
alınmaları, Türk millî kültürünün hâfızasını kuvvetli tutmak ve geliştirmek
bakımından mühimdir. Bu; bir çömlek, bir sacayağı, bir bileki, bir kepçe
veya kaşık olabileceği gibi;
kültürümüzü, örf ve âdetlerimizi ilgilendiren bir fotograf, bir el
yazması (vesîka veya kitap), bir kumaş, bir mutfak âleti v.s. de olabilir.
Şunu söyleyeyim ki, “ Samsun Kent Müzesi” , yeni
kurulmasına/tanzim edilmesine rağmen, pek çok müzeye örneklik teşkil edecek
durumdadır. Elbette ki, onu, bir Topkapı, bir Etnografya, bir Askerî Müze, bir
Türk-İslâm Eserleri Müzesi, bir Mevlâna Müzesi’yle mukayese edecek değiliz.
Ancak; bilinmelidir ki, “ Samsun Kent Müzesi” , Samsun’a ve Türkiye’ye yakışan
bir müzedir.
Bu müzeyi gezecek olan, her tahsil ve kültür
seviyesindeki yerli ve yabancı gezginler
ve kültür âşıkları, burada, - büyük çapta-aradıklarını bulacaklardır. “ Samsun Kent Müzesi”, iki ana ayak/bölüm üzerine
inşâ edilmiştir. Biri; târihî ciheti ele almakta; dîğeri ise, sosyo-kültürel
cephesiyle Samsun’u takdîm etmektedir. Samsun; bu cihetten “ hâfızasına” kavuşmuştur.
Samsun’un, büyük bir kültür ihtiyacı telâfî edilmiştir. Bununla iktifâ edilmemesi ve herkesin buna
omuz vermesi şarttır.
Samsun sofraları, karakazanlardan, havanlara,
yayıklardan, çeyiz sandıklarından, semerlere/semercilere, dokuma
tezgâhlarından, süpürgecilere, kalaycılara kadar ne isterseniz orada vardır.
Eski tarz hesap ve sinema makinelerinden, tütün işleme, kurutma, tavlama ve
denkleme tezgâhlarına kadar...Ne ararsanız, hepsi bulunmaktadır!..Yâni; güneşin
doğduğu şehir teşhir edilmiş durumdadır! Osmanlı döneminden günümüze kadar kadınlarımızın
giyim tarzlarını ifade eden fotograflar ise, bir asırlık panoramayla
cezbedicidir.
Nişan, nikâh töreni ve sünnet düğünlerine dâir çarpıcı görüntüler ile
Samsun’u ilgilendiren, millî oyunlardan
s(ı)pora kadar her türlü malzeme, burada mevcuttur. Muhakkaktır ki, zamanla, herkesin de sağlayacağı
katkı ile bu “ çekirdek “ daha gelişecek ve genişleyecektir. Meselâ; Türk
milleti olarak iftihar kaynaklarımız olan Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil’den,
Hasan Umur Hoca’dan, cihân pehlivanları Yaşar Doğu’ya , Mustafa
Dağıstanlı’ya ve daha nice kıymetli
insanımızdan intikal edebilecek malzemelerin/hâtıra eserlerin, buranın
kıymetine bir kat daha kıymet katacağı düşüncesindeyim.
Bu vesîleyle; Samsun hakkında yazdığım
dörtlüklerimden birkaçını da sunmak istiyorum:
SAMSUN-1
Çıkışı, Mustafa Kemâl’in, sâhiline,
Yeni bir kuvvet aşıladı Türk İli’ne!
Mes’ut bir başlangıcı yaşadın da sen,
Kavuştu bu millet en güzel emeline!
SAMSUN-2
Aklınızda bulunsun: Deyin, dosta-ahbaba...
Yazıktır, katılmazsa eğer târih, hesaba!
Mânevî mîmârlarıdır bugünkü Samsun’un
Seyyid Kutbiddîn, Kılıç Dede ve İsâ baba!
SAMSUN-3
Selçuklu Türk’üdür veren, sana, adını;
Sürdürdün asırlardır, gururla hayatını.
Dilerim Rabb’imden, daha nice yıllar,
Görür nesillerimiz, nice saltanatını!
/M.Halistin
KUKUL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder