Geçtiğimiz hafta TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Yücel
Altunbaşak, Samsun’daydı. Ondokuz Mayıs
Üniversitesinde bir toplantıya katıldı. Adamcağız katıldığına da pişman oldu
neredeyse… Çünkü, 500 kişilik salonda
ben diyeyim 50, siz deyin 55 kişi varmış… Hepsi bu kadar.. Böyle bir katılım azlığına bizim Üniversitenin
rektörü Hüseyin Akan bile bozulmuş… Hüseyin Akan efendi adamdır. Kürsüden
usturuplu şekilde Öğretim görevlilerine demek istediğini söylemiş, ama ne
çare…. Burada benim anlatmak istediğim
şu: Tübitak Başkanını dinlerken,
adamcağızın kahrolduğuna şahit oldum. Diyordu
ki Başkan ; “TÜBİTAK’ın 1505 programına
göre, yani Üniversite-Sanayi İşbirliği Destek Programı’na göre kapımızı çalana
10 bin TL veriyoruz.” Ne demekti bu? Önce Tubitak Başkanı Prof. Dr. Yücel
Altunbaşak’ın konuşmasını dinleyelim de onun ve ardından da bizim ne demek
istediğimizi daha iyi anlayabilelim.…
xxx
Ondokuz Mayıs Üniversitesinde düzenlenen ve “Ulusal
Hedefler Doğrultusunda TÜBİTAK” konulu konferansta konuşan TÜBİTAK Başkanı
Prof. Dr. Yücel Altunbaşak, bakınız neler demiş: “1505 programında yani
Üniversite - Sanayi İşbirliği Destek Programı’na göre TÜBİTAK’a geliyorsunuz
kapıyı ‘tık tık’ diye çalıyorsunuz ve kapıyı çaldığınız zaman biz size 10 bin
TL veriyoruz. Daha ortada proje falan olmadığı halde, hiçbir şey yok iken. Kapıyı
çalana 10 bin TL veriyoruz. Çünkü ‘sanayici ile kafanda düşündüğün projenin
fizibilitesini yap’ diye veriyoruz. Yani ‘buradan bir proje çıkar mı çıkmaz
mı?’ diye veriyoruz. Sadece fizibilitesi için 10 bin TL’yi ilk günden
veriyoruz. 3 ay sonra projeyi bekliyoruz. 3 ay içersinde proje çıkmaz ise,
bizde ‘helal olsun’ diyoruz. Eğer fizibilitesi çıkar ve proje verirseniz 1
milyon TL’ye kadar proje verme hakkınız olacak. 1505 çok cömert bir program.
Gerçekten üniversite - sanayi işbirliği Türkiye’de olmadığı için burada artık
imkanlar sonuna kadar zorlandı ve çok cömert bir program çıkarıldı. Bunu umarım
daha iyi kullanırız”
TÜBİTAK’ın imkanlarının çok iyi kullanılmasını
isteyen TÜBİTAK Başkanı Altunbaşak, konuşmasına devam ediyor: “Biz yeterince
kullanılmadığını düşünüyoruz. Daha büyük düşünmenizi istiyoruz. Küçük projeler
olması lazım, olacaktır da ama biz sizlerden daha büyük projeler bekliyoruz.
Üniversiteleri geziyorum, büyük düşünen arkadaşlarımın sayısı az. TÜBİTAK’ın şu
anda mali bir problemi yok. Hatta geçen sene paramız biraz fazla geldi ve
Hazine’ye verdik. Hazine’ye vermektense ben size vermeyi tercih ediyorum. Şu
anda TÜBİTAK parasının yüzde 50’sini temel birimlere harcıyor. Şirketlere
‘üniversiteyi yanına almadan bize başvuramazsın’ dedik. Biz sanayiden birisi
geliyorsa artık yanında üniversite görmek istiyoruz. Bunu zorunlu hale
getirdik. 10 milyon TL’nin üzerinde TÜBİTAK’a proje verecekse, onun içerisinde
muhakkak üniversite olacaktır dedik ve diyoruz”
Yani ezcümle, Tübitak başkanı, özetle diyor ki;
Üniversitelerimizdeki Profesörlerimiz, Doçentlerimiz, Yardımcı Doçentlerimiz ve
de tüm öğretim görevlilerimiz rahata alışmışlar, kafa yorup proje üretmiyorlar!
Elbette, ben burada samimi şekilde kendini paralayan, gece gündüz kafa
patlatarak küçük veya büyük proje üreten hocalarımızı ayırıyorum. Sözümüz yan
gelip ay başı maaşını alanlara… Aynı toplantıda, ev sahipliği yapan Ondokuz
Mayıs Üniversitesi Rektörü Hüseyin Akan da hem toplantıya katılmayan öğretim
görevlilerine, hem de proje üretmeyenlere içerledi. Hüseyin Hoca “hocalarımız
bu kadar rahata alışmamalı” dedi. Dedik
ya Hüseyin Hoca efendi adamdır;
-Siz tembelsiniz!
-Bu ülke için biraz daha kafa yormalısınız!
-Öyle yan gelip yatmak yok!
-Hoca dediğin üretecek, bu ülkeye faydalı olmaya
çalışacak! Diyemedi her halde..
İşte ben
diyorum;
“-Yok öyle, salla başını al maaşını…”
Bu yazımızı
Prof Dr. Hüseyin Akan’ın şu sözleriyle noktalamak istiyorum :
“-TÜBİTAK’a
projesinin başvurusunu yapmamış hiçbir projeyi hatta tez projesi dahil desteklemeyeceğiz.
Yani sadece 2 bin TL’nin altında kalanlara destek verilecek, 2 bin TL’nin
üzerindekilere de mutlaka TÜBİTAK başvurusu isteyeceğiz. Başvurmuş, kazanamamış
fakat değerlendirmede en az ‘C’ derecesi almasını şart koşacağız. Bunu
özellikle gelmeyen arkadaşlara iletirseniz seviniriz… “ Her halde
anlaşılmıştır….. Daha ne diyecekti ki?....
/Ferruh ÇETİN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder