19 Şubat 2014 Çarşamba

Bafra Portakalı, Samsun Limonu, Çarşamba Muzu...

Samsun'un iklimi değişiyor... Kışlar daha kısa, yazlar ise uzuyor... Farkında mısınız bilmem ama, eskiden Eylül-Ekim denilince bardaktan boşalırcasına yağmur yağardı... Puslu, gri bir havası vardı Samsun'un... Hatta, Londra havası derlerdi... Güneşi az, yağmuru, bulutu fazla... Bunlar belirgin olarak yaşananlar... Bir de bunun istatistiki verileri var... Toplam güneş alma miktarı, yağış miktarı gibi... Samsun, küresel iklim değişiminden kıyı şeridinde yer alan ve dağlık yapısı neticesiyle fazlasıyla etkilenen bir kent... Hatta, kimi bilim insanları bu gidişin Karadeniz havzası ülkeleri için olumlu bir skalada devam ettiğini söylüyorlar... Neden mi?

Çünkü Karadeniz İklimi'nin yerini daha ılıman Akdeniz İklimi'ne yakın yeni bir iklim çeşidi alıyor... Çevrenizde hiç dikkat ettiniz mi bilmiyorum ama... Özellikle yazlık yerlerde portakal, mandalina ve limon gibi, Akdeniz ikliminden başka yerde yetişmeyen bitkiler göze çarpmaya başladı... Fidanlıklarda birkaç sene öncesine kadar bulunmayan turunçgiller ve diğer ılıman bitkiler, şimdi en ön bölümlerde alıcısını bekliyor... Hem de az buz değil... Ben bile geçen sene bir mandalina fidanı diktim, bir kaç seneye kadar meyve verir diye umut ediyorum... Ayrıca, yazın güneşi biraz daha hissetmeye çalışın mesela...

Daha kavurucu, daha sıcak yıllar geçiriyoruz geçmişe nazaran... Doğal olarak da, yavaş yavaş bu ılıman iklime biz de ayak uyduruyoruz... Peki, vücudumuz doğal olarak bu değişime ayak uyduruyor da... Yaşadığımız kenti bu değişime hazırlayabiliyor muyuz?  İklim değişikliği planları yapıyor muyuz? Bu değişimi kar olarak hanemize yazdıracak işleri planlıyor muyuz? Yada, ekolojik dengeyi bozmayacak girişimlerimiz var mı? Samsun'u tıpkı Antalya, Adana, Mersin gibi hem tarımın hem de tarım yan sanayisinin geliştiği bir il haline getirebilir miyiz?

Seracılık, Samsun'da yeni bir iş kapısı olabilir mi? Yada, turizm açısından bu değişimi değerlendirebilir miyiz? Denizimiz, sahilimiz, plajlarımız… Bence, üzerinde bilimsel verileri de ortaya koyarak düşünülmesi, çalışılması, raporlanması gereken bir süreç bu... Üniversiteden, sivil toplum kuruluşlarından, yurt dışındaki bilim insanlarından oluşan ekiplerle toplantılar, sempozyumlar yapılabilir... Yapılmalıdır...

Bu konularda bilimsel çalışma yapmış, hem tarım hem turizm alanında onlarca değerli bilim insanı var OMÜ'de... Bunlardan bir tanesi de geçtiğimiz aylarda kaybettiğimiz değerli Hocam Prof. Dr. Sezgin Uzun'du... O'nun haricinde, değerli çalışmalara imza atmış, Samsun dışına kadar isimleri duyulmuş, uluslararası projelerde yer almış onlarca isim var... Örneğin, Türkiye’deki sayılı “cittaslow” yani “sakin şehir” seçilen Ordu’nun Perşembe İlçesi’ndeki çalışmalara öncülük eden ekip Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Turizm ve Otelcilik Bölümü’nden… Bu anlamda, atılacak her adım çok önemli, en ufak bir tartışma bile kentin geleceği açısından değerli… Kim bilir, belki bundan 20-30 yıl sonra; Türkiye’nin turizm cenneti olmuş bir kentte, Finike yerine Bafra portakalı, Anamur yerine Çarşamba muzu, Mersin yerine de Terme limonu tüketiyor oluruz...

/Miraç ÖZTÜRK
19 Şubat 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder