Anavatanı, Güney Amerika, Meksika ve Batı Hint
Adaları kabul edilen tütün bitkisi; 16. yüzyılda Amerika’dan Avrupa’ya
getirilmiştir. 17. yüzyılda Türkiye’de tütün yetiştirildiği bilinmektedir.
Osmanlı Devletinde tütün içilmesi zaman zaman yasaklansa da sonradan serbest
bırakılmıştır. Bol miktarda nikotin maddesi içeren tütün bitkisi, ekim
alanlarının daraltılmasına karşın Marmara, Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz
Bölgesi’nde (özellikle Samsun’da) az da olsa yetiştirilmeye devam etmektedir.
Nisan ayının başlarına denk gelen tohum ekim
işleminden sonra, fidelerin yerinden sökülüp tarlalara dikilmesi, mayıs ayının
ikinci yarısını bulur. Fidelerin ekileceği tütün bölgesi ilk önce traktörle
sürülür, ardından tırmıklanır. Tırmıklanan bu bölgede çapa ile karıklar açılır.
Açılan karıklara dikel, sivriç veya baskı denilen aletle tütün fideleri 5–10 cm
aralıklarla dikilir.
Büyüyüp kırılacak hale gelen tütün, daha iyi verim
alınabilmesi için maviküf ilacı ile ilaçlanır. Fakat günümüzde ilaçlama motorlu
aletlerle yapılmaktadır. Yine kırımdan önce yapılan ikinci bir işlem ise
tütünün dibinin çapalanarak havalandırılmasıdır. Bu işlem, tütün yapraklarının
olgun ve kaliteli hale gelmesini sağlamaktadır. Tütün kırımı (yani yaprağın gövdeden
koparılması), sabahın ilk saatlerinde, tütün yapraklarında “çiğ” olmadığı
zamanlarda yapılır. Tütün kırma, gün içinde bazı köylerde iki defa
yapılmaktadır. Birincisi, sabah erken saatlerde; ikincisi ise güneşin batmaya
yüz tutup, akşam serinliğinin düştüğü vakitlerde yapılır. Kırılan tütünler
büyük sepetlere doldurulup eve getirilir. Kahvaltıdan sonra, tütün dizme
işlemine başlanılır
Hava şartlarına göre tütünün kuruması yaklaşık
20–30 günlük bir zamanı alır. Kuruduğuna kanaat getirilen tütünler, dizildikleri
iplerin dörde katlanmasıyla “hevenk” haline getirilip kapalı mekânlara
alınır.
Hevenk halindeki tütünleri yumuşatılması için
çeşitli yöntemler kullanılır:
1- Hayvan ahırında nemlendirerek yumuşatma.
2- Ahırın damında nemlendirerek yumuşatma.
3- Kuyularda nemlendirerek yumuşatma.
Yumuşatma işleminin hemen ardından hevenkler
açılarak (ipler uzatılarak), kapalı bir mekânda seçme işlemine tabi tutulur. Bu
işlem esnasında aralardaki bozuk tütün yaprakları ayırt edilir. Bu bozuk
yapraklara Samsun yöresinde görmez denilir. Daha sonra seçilen tütünler bir
kenarda üst üste ve uzunlamasına yığılır; üzerlerine tahtadan ağırlık konulur.
Bu işleme de “istif” adı verilir
İstiften alınan tütünler, tonga sandıklarında
sıkıştırılıp bağlanarak tonga/balya haline getirilir. Tütün bu aşamada artık
tüccar veya eksperin gelip değerlendirme yapması için bekletilir. Üretici,
piyasa açıldıktan sonra tütünü Tekel’e ya da tüccara satar. Bu aşamalardan
sonra tütün sezonu kapanmış olur.
Tütünle İlgili Halk Ağzından Derlenen Sözler:
“Tütün
şeytan sidiğinden halk olunmuştur.”
“Tütünden alınan parayla hacca gidilmez.”
“Tütün insanı ölüsüne bile ağlatmaz.”
“Tütün parası altın sarısıdır.”
Sonuca Dair Bir Hikâye:
Zamanın birinde Tokat/Reşadiye’den Samsun’a tütün
işinde çalışmak üzere bir işçi gelir. Belirli bir süre burada çalıştıktan sonra
memleketine dönerken kendisine, kazandığı parayla ne yapacağı sorulduğunda işçi
şu cevabı verir:
Bu parayı kolay hak etmedim. Bu parayı
harcamayacağım. Onu “kefen parası” yapacağım.
Bu ifade, diğer zirai ürünlerden farklı olarak
tütün yetiştiriciliğinin ne kadar zahmetli bir iş olduğunu; büyük emek
gerektirdiğini ve bir sabır işi olduğunu en güzel şekilde bizlere
anlatmaktadır. Zaten hem bu zorluklar nedeniyle hem de hükümetlerin uyguladıkları
tütün politikaları nedeniyle tütün dikim alanları daraltılmış ve neticesinde
pek çok bölgemizde olduğu gibi Samsun’da da tütün yetiştiriciliği tarihe
kavuşur hale gelmiştir. Sağlıcakla kalınız.
/Bekir ŞİŞMAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder