4 Şubat 2014 Salı

Unutulan Sektör: Tarım 4

Çarpık enerji politikaları, doğanın hunharca tahribine bağlı olarak atmosferdeki  CO² miktarının giderek artışı, dünyamızda iklim değişikliklerini ortaya koymuştur. Buna ilâve olarak, nüfus artışının getirdiği konut ihtiyacı için birinci derecede önemli tarım arazilerinin seçimi ise, tarım yapılacak arazileri giderek daraltmaktadır. Buna karşılık birim alandan tarımsal üretimi artırmak için çalışmalar yapılmakta ve bu yöndeki çalışmaların çoğu da kamuoyu tarafından tenkit edilmektedir. Bu olumsuz durum ise tarımı zorlamaktadır. Yani, bir taraftan artan nüfus karşısında tarımsal üretimin artırılması istenirken, diğer taraftan tarımsal üretimi ortaya koyabilecek olanaklar ortadan kaldırılmaktadır.

İklim değişikliklerin ortaya koyduğu en önemli husus, mevsimlerden beklenilen meteorolojik verilerin ortaya çıkmamasıdır. İçinde bulunduğumuz iklim kuşağında; kış aylarında kar yağması istenir. Dağların tepelerinin beyaz taçlarını takmaları istenir. Kar yağışı iki bakımdan önemlidir. Birincisi, kar iklimin regülatörü olarak görev yapar ve ani sıcaklık değişikliklerini önler. İkinci özelliği ise, karın erimesi ile toprağın su ile dolmasını temin eder. İklim değişikliklerinin ortaya koyduğu diğer önemli olay ise, yağışların düzensizliğidir. Yağış ortalamalarında bir anormallik olmamasına karşılık, yağış rejiminin uygun olmaması problemleri ortaya koymaktadır. Eğer bir günde, bir yılda düşmesi gereken yağışın yarısı veya üçte biri düşecek olur ise, bunun faydalılığı olmadığı gibi, her tarafı yıkar ve afet olarak karşımıza çıkar. Yağışlardan istenilen, faydalılık oranı yüksek ve halkın tabiri ile çisil çisil yağmasıdır. Bir birim zaman içinde yağışın yüksek miktarda oluşu, hiçbir zaman tercih edilmez. Bu yağış toprak tarafından emilmesine fırsat olmadan yüzeysel akış ile, göllere ve denizlere ulaşır. Her zaman söylediğim gibi, doğa her zaman kendisine yapılan haksızlıkları affetmez ve öcünü alır. Diğer çok önemli olan bir husus ise, Ülkemizin su kaynakları bakımından çok zengin olmadığıdır. Ülkemizdeki su kaynakları incelendiği zaman, fakire yakın bir seviyede  olduğunu söyleyebiliriz. Bunun yanında gerek kullanım ve gerekse sulama bakımından, ekonomik olarak suyu kullandığımız da söylenemez. Önemli olan bir husus ise, yer altı suyu kullanımı bakımından bırakın uygun kullanmayı, vahşi bir kullanımın olduğu gerçeği inkâr edilemez. Bunun sonucunda ülkemizdeki birçok göl kurumuş ve bazıları da haritada görülenin yarısı kadardır. Ülkemiz su bakımından zengin olmamasına karşılık bu konudaki müsrifliği anlamak mümkün değildir. Ayrıca, su kaynaklarının kirliliği ise ayrı bir sorundur. Türkiye, bu konu ile ilgili önlemleri  vakit geçirmeden almalıdır, buna mecburuz.

2013 ile 2014 yılı kış aylarında yağışların beklenilenin çok alında olması, gerek kullanma ve gerekse sulama bakımından, 2014 yılı yazında büyük sorunlarla karşılaşacağımızın belirtileridir. Ülkemizdeki barajlar doluluk oranı bakımından % 50'lerin çok altındadır. Bu miktarlar içme suyu yanında, sulama suyu bakımından problemleri ortaya koyacaktır. Kuru tarımın yapıldığı, Orta Anadolu, geçit bölgeleri, Doğu Anadolu, Güney Doğu Anadolu da durum çok vahimdir. Kışlık olarak ekilen hububat kuruma ile yüz yüze gelmiştir. Ümidimizi bağladığımız, ilkbahar yağışları durumu ne kadar tolere edebilir, bu hususta büyük bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Tarımda yapılacak büyük bir seferberlik ile bunun önüne geçmek mümkündür. Yalnız, devlet olarak ve hükümetler olarak konunun önemini kavramış değiliz. İhtiyar bir adamın kendi gibi yaşlı, yıkıldı, yıkılacak bir evi varmış. Bir gün ihtiyar adam eve hitaben "Evim, güzel evim. Sen tamir ettirecek ne gücüm var, ne de param. Senden bir ricam var. Lütfen yıkılmada önce bana haber ver ki, ben kurtulabileyim" der. Olacak bu ya, ev "ihtiyar dostum korkma ben sana haber veririm" der. Arada sırada duvarlarda meydana gelen çatlakları, ihtiyar adam çamurla doldurur ve yaşamına devam eder. Bir gün ansızın ev yıkılıverir. İhtiyar adam salimen kurtulur. Eve hitaben "İhtiyar dostum, hani yıkılmadan önce bana haber verecektin" der. Ev inilti ile "Sana ne zaman haber verecek olsam ağzımı çamur ile dolduruyordun" der. Zaman geçmekte ve çatlaklar belirmektedir. Yalnız önlemler alınmıyor, alınması dileği ile saygılarımı sunarım.

/Osman ECEVİT
04.02.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder