Çarpık enerji politikaları, doğanın hunharca
tahribine bağlı olarak atmosferdeki CO²
miktarının giderek artışı, dünyamızda iklim değişikliklerini ortaya koymuştur.
Buna ilâve olarak, nüfus artışının getirdiği konut ihtiyacı için birinci
derecede önemli tarım arazilerinin seçimi ise, tarım yapılacak arazileri
giderek daraltmaktadır. Buna karşılık birim alandan tarımsal üretimi artırmak
için çalışmalar yapılmakta ve bu yöndeki çalışmaların çoğu da kamuoyu
tarafından tenkit edilmektedir. Bu olumsuz durum ise tarımı zorlamaktadır.
Yani, bir taraftan artan nüfus karşısında tarımsal üretimin artırılması
istenirken, diğer taraftan tarımsal üretimi ortaya koyabilecek olanaklar
ortadan kaldırılmaktadır.
İklim değişikliklerin ortaya koyduğu en önemli
husus, mevsimlerden beklenilen meteorolojik verilerin ortaya çıkmamasıdır.
İçinde bulunduğumuz iklim kuşağında; kış aylarında kar yağması istenir.
Dağların tepelerinin beyaz taçlarını takmaları istenir. Kar yağışı iki bakımdan
önemlidir. Birincisi, kar iklimin regülatörü olarak görev yapar ve ani sıcaklık
değişikliklerini önler. İkinci özelliği ise, karın erimesi ile toprağın su ile
dolmasını temin eder. İklim değişikliklerinin ortaya koyduğu diğer önemli olay
ise, yağışların düzensizliğidir. Yağış ortalamalarında bir anormallik
olmamasına karşılık, yağış rejiminin uygun olmaması problemleri ortaya
koymaktadır. Eğer bir günde, bir yılda düşmesi gereken yağışın yarısı veya üçte
biri düşecek olur ise, bunun faydalılığı olmadığı gibi, her tarafı yıkar ve
afet olarak karşımıza çıkar. Yağışlardan istenilen, faydalılık oranı yüksek ve
halkın tabiri ile çisil çisil yağmasıdır. Bir birim zaman içinde yağışın yüksek
miktarda oluşu, hiçbir zaman tercih edilmez. Bu yağış toprak tarafından
emilmesine fırsat olmadan yüzeysel akış ile, göllere ve denizlere ulaşır. Her
zaman söylediğim gibi, doğa her zaman kendisine yapılan haksızlıkları affetmez
ve öcünü alır. Diğer çok önemli olan bir husus ise, Ülkemizin su kaynakları
bakımından çok zengin olmadığıdır. Ülkemizdeki su kaynakları incelendiği zaman,
fakire yakın bir seviyede olduğunu
söyleyebiliriz. Bunun yanında gerek kullanım ve gerekse sulama bakımından,
ekonomik olarak suyu kullandığımız da söylenemez. Önemli olan bir husus ise,
yer altı suyu kullanımı bakımından bırakın uygun kullanmayı, vahşi bir
kullanımın olduğu gerçeği inkâr edilemez. Bunun sonucunda ülkemizdeki birçok
göl kurumuş ve bazıları da haritada görülenin yarısı kadardır. Ülkemiz su
bakımından zengin olmamasına karşılık bu konudaki müsrifliği anlamak mümkün
değildir. Ayrıca, su kaynaklarının kirliliği ise ayrı bir sorundur. Türkiye, bu
konu ile ilgili önlemleri vakit
geçirmeden almalıdır, buna mecburuz.
2013 ile 2014 yılı kış aylarında yağışların
beklenilenin çok alında olması, gerek kullanma ve gerekse sulama bakımından,
2014 yılı yazında büyük sorunlarla karşılaşacağımızın belirtileridir.
Ülkemizdeki barajlar doluluk oranı bakımından % 50'lerin çok altındadır. Bu
miktarlar içme suyu yanında, sulama suyu bakımından problemleri ortaya
koyacaktır. Kuru tarımın yapıldığı, Orta Anadolu, geçit bölgeleri, Doğu
Anadolu, Güney Doğu Anadolu da durum çok vahimdir. Kışlık olarak ekilen hububat
kuruma ile yüz yüze gelmiştir. Ümidimizi bağladığımız, ilkbahar yağışları
durumu ne kadar tolere edebilir, bu hususta büyük bir problem olarak karşımıza
çıkmaktadır. Tarımda yapılacak büyük bir seferberlik ile bunun önüne geçmek
mümkündür. Yalnız, devlet olarak ve hükümetler olarak konunun önemini kavramış
değiliz. İhtiyar bir adamın kendi gibi yaşlı, yıkıldı, yıkılacak bir evi
varmış. Bir gün ihtiyar adam eve hitaben "Evim, güzel evim. Sen tamir
ettirecek ne gücüm var, ne de param. Senden bir ricam var. Lütfen yıkılmada
önce bana haber ver ki, ben kurtulabileyim" der. Olacak bu ya, ev
"ihtiyar dostum korkma ben sana haber veririm" der. Arada sırada
duvarlarda meydana gelen çatlakları, ihtiyar adam çamurla doldurur ve yaşamına
devam eder. Bir gün ansızın ev yıkılıverir. İhtiyar adam salimen kurtulur. Eve
hitaben "İhtiyar dostum, hani yıkılmadan önce bana haber verecektin"
der. Ev inilti ile "Sana ne zaman haber verecek olsam ağzımı çamur ile
dolduruyordun" der. Zaman geçmekte ve çatlaklar belirmektedir. Yalnız
önlemler alınmıyor, alınması dileği ile saygılarımı sunarım.
/Osman ECEVİT
04.02.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder