Samsun’da Ahşap Camii, Ahşap Sergen ve
Mezar
Taşlarında Görülen Mühr-ü Süleyman Motifleri Üzerine
Hz.Davud’ un oğlu olan Süleyman Peygamber Ben-i
İsrail kavmine mensup olup aynı zamanda Kraldır. Kur’an-ı Kerim de adı geçen 28
Peygamberden birisidir. Bu nedenle Hz. Süleyman’ın sembolü ve ona Allah
tarafından verilen tabiatüstü hükmetme gücünün göstergesi kabul edilen Mühr-ü
Süleyman motifi Türk-İslam Kültürünün de de kolayca yer bularak Allah’ın
yarattıklarından yine Allah’a sığınma amacı olmuştur. Bugün hala çok sevilerek
kullanılmasının ardında Hz.Süleyman’a verilmiş olan insanüstü gücün sembolünün
etki alanına girebilme çabası bulunmaktadır. Kozmik güçler, sır ve gizem
dünyası pek çok eski çağ medeniyetinde olduğu gibi İslâm öncesi Türk Kültürünün
Tengri ve Şaman inancının da vazgeçilmezleri arasında olup felsefesinde benzer
öğeler barındırmaktadır. Mühr-ü Süleyman motifiyle ilgili kapsamlı bir çalışma
yapmış olan Vakıflar Genel Müdürlüğü Emekli Eski Eser Tescil Uzmanı *Sadi BAYRAM bu motifin Türk kültürüne
girmesinde Kur’an-ı Kerim ‘in Neml Suresinin etkili olduğunu belirtmektedir.
Çünkü bu Surede Hz. Süleyman’ ın kuşlara, diğer hayvanlara ve cinlere hükmedebildiği,
Allah’ın Hz. Süleyman’a verdiği bu insanüstü metafizik güç, kuvvet ve ilim ona
iç içe ters olarak girmiş ve Hz. Süleyman’ ın imzası olarak kabul görmüş
Tanrıyı temsil eden bir semboldür. Tabiatüstü güç ve kuvvete sahip olma isteği
ile Tanrının işareti anlamında değerlendirilerek şer güçlerden korunma sembolü
olduğu kanaati oluşmuş ve süsleme, güç, kuvvet, hikmet sembolü olarak ihtiyaç duyulan
her yerde kullanılmıştır.
İslâm öncesi ve İslâmi dönemlerde Türklerce
sevilerek kullanılan motiflerden biri olan Mühr-ü Süleymanların İlimiz
Türk-İslâm kültüründe de sevilerek kullanılan bir motif olduğu göze
çarpmaktadır. Özellikle Dini Mimari unsurlarda görülen ve kozmik güç temsili
yanında İslâmi anlayışla da bağdaşan bir geometrik form olan üçgenin ters yönde
birbirine geçirilmek suretiyle dizilimiyle oluşan Mühr-ü Süleymanların
bulunduğu ilimizdeki örnekleri tanıyarak irdelemek gerekmektedir.
Bunlardan en önemlileri Çarşamba ilçesi Ordu
Köyündeki Ahşap Camii, İl Merkezindeki Seyyid Kutbiddin Mezarlığı ve Lâdik
İlçesi Ayvalı Köyden getirilerek Kütük Ambar Köy Projesi kapsamında Lâdik İlçe
Merkezinde sergilenen Ahşap Kitabeli
(Sergen) Ambardır.
Çarşamba ilçesine oldukça yakın mesafede, Yeşil
ırmağın kenarında yer alan Ordu köyünün Kılcanlı mahallesinde bir dönemim
görkemine hükmettiği açıkça anlaşılan ve zamana karşın tüm azametiyle ayakta
duran Ahşap Cami yer almaktadır. İçerisinde bir kale, hazire ve türbe ile Ahşap
Camii barındıran Ordu Köyünün kuruluşu hakkında çeşitli görüşler vardır.
Görüşlerin kapsamı ağırlıklı olarak Beylikler Döneminde bölgede cereyan eden
Mahalli Beyliklerin aktiviteleriyle ilgili olup bugünkü Türk-İslâm iskân
nüfusunun da temelini oluşturmaktadır.
Mühr-ü Süleyman motifinin sevilerek kullanıldığı
Ahşap Camiinin Orjinal yeri bugünkü konumunun yüzeli metre kadar
kuzeyindedir.Su baskını nedeniyle birkaç defa yer değiştirdiği bilinmektedir.
Ordu köyü camii; İlimizdeki tamamen ahşap malzemeli
ve ahşap direkli camilerin günümüze ulaşan ve orjinalitesini en iyi koruyan
camisi olma özelliğini taşımaktadır. Kareye yakın plan gösteren caminin zemini
iri taşlar üzerine oldukça büyük boyutlu kütüklerin belli aralıklarla dizilip
yerleştirilerek yerden yükseltilmesi sağlanmış bu kütükler üzerine iri kirişler
atılıp döşeme oluşturulmuştur. Karaağaç cinsi kütüklerin birbirlerine
giydirilmesi ve köşelerde geçme tekniğiyle bağlanması sonucu beden duvarları
inşa edilmiştir. Alaturka kiremitle kaplı kırma çatının saçakları dışa taşkın
olup yapıya basık ve kütlesel bir hava verir. Harim mihraba dik üç sahınlıdır.
Orta sahın yanlara göre daha geniş tutulmuştur. Mihraba paralel dört direk
orijinal olup oldukça güzel ahşap işçilik sergilerler.Bu direklerden her biri
kendi başına bir sanat eseri niteliğindedir.O kadarki nazar değmesin,Allah
korusun diye Ahşap Ustası Mühr-ü Süleyman yontarak Camiyi kötü güçlerden
korumayı ihmal etmemiştir.
1 no’lu sütun:Mihrabın sağındaki birinci sütunun
kaide kısmı pahlanmış olup gövdesi köşeli,başlık kısmı ise silindirik
formludur.Rozet,selvi ağacı oyma tekniğinde işlenmiştir.Yivli yastığın harime
bakan yüzeyi ise yıldız şeklinde rozetlerle süslüdür.Sütun başlığı
zikzak,yıldız rozet,sekizgen gibi geometrik bezeme ve sitilize edilmiş bitkisel
tezyinata sahiptir.
2 no’lu sütun: Birinci sütunla aynı hizada olup
giriş yönünde yer almaktadır. Kaide kısmı pahlanmış, gövdesi köşeli, başlık kısmı
ise silindirik formdadır. Oyma tekniğinde rozetler, selvi ağaçlarından oluşan
bitkisel bezeme gövdeyi süslerken sütun başlığı ve yastıkta birinci sütunla
benzer olarak zikzak, yıldız rozet, sekizgen gibi geometrik bezeme ile sitilize
edilmiş bitkisel karakterde tezyinata sahiptir. Bu sütunda Samsun ahşap
camilerinin hiç birinde görmediğimiz ancak İslâmi dönem mezar taşlarında
rastladığımız bir geometrik motif görülmektedir. Mühr-ü Süleyman adıyla bilinen
motifin cami hariminde yer alması bölgede gördüğümüz ilk ve tek uygulamadır. İslâm
Öncesi Orta Asya Türk kültüründe gizem, nazar ve sonsuzluk ifadesi olarak
kullanılan motifin İslami düşünceyle bağdaşarak Süleyman peygamberle ilişkili
olarak Tanrının kuvvet ve kudretinin sembolünün ifadesi olarak da dini mimaride
uygulanmakta sakınca görülmeyerek, koruyucu unsur olarak Camii hariminde yerini
almıştır. Anadolu’da ve özellikle Karadeniz bölgesinde faaliyet gösteren Hazar
Türkü taş ve ağaç ustalarının yüzyıllar boyunca İslami düşünceye aykırı olmayan
bu motifi severek ve İslam Öncesi Türk Kültürün İslâmiyet’le barışık hatırası
olarak Anadolu’nun her yerinde uyguladıkları da bilinmektedir. Ordu Köyü Camii
iç mekânı o kadar güzeldir ki ahşap ustası nazardan, kötü düşüncelerden
insanları arındırmayı ve her türlü kötülükten binayı koruma düşüncesini Mühr-ü
Süleyman’la ifade etmiştir.
3 no’lu sütun: Mihrabın solundaki birinci sütunun
üst kısmında, her bir cephede olmak üzere oyulmak ve kırmızı-yeşil aşı boyası
ile belirlenmek suretiyle oluşturulmuş kufi yazı tarzında ibareler bulunmaktadır.
Aynı tip yazı dördüncü sütunda da uygulanmıştır. Kaide diğer sütunlarda olduğu
gibi pahlanmış olup sütun başlığı silindirik formda yivli bir halkayla belirlenmiştir.
Gövde ve başlığın birleştiği yerlerde her bir köşede ok şeklinde yivli olarak
işlenmiş ağaç sarkıt bulunur. Sütun bu özelliğiyle İlimizdeki tek örnektir. Sütun
yastıklarında oyma tekniğinde sitilize edilmiş bitkisel bezeme mevcuttur.
4 no’lu sütun: Mihrabın solunda olup giriş
yönündeki sütundur. Kaide kısmı diğer sütunlarda olduğu gibi pahlanmıştır. Gövdeyi
başlığa bağlayan yay şeklindeki uçları yukarı kalkık sarkıtlar bu sütunu İlimiz
de tek kılmakta olup başka bir örneği bulunmamaktadır. Kandil ve tesbih
askılığı olarak kullanılması muhtemel olan bölüm hemen önündeki sütunla
birlikte ilginç bir görüntü verir. Bu sütundaki sarkıt yay, hemen önündeki
sütundaki sarkıtta ok şeklinde bir tema oluşturmaktadır. Camiye girildiğinde
ilk fark edilen bu uygulama Selçuklunun mensup olduğu 24 Oğuz Boyundan Kınık
Boyunun sembolüdür. Ok ve Yay uygulaması Camiye atılmış ve yok olması imkânsız
bir imza gibidir. Sütun yastığında yıldız ve çiçek rozetlerden oluşan oyma
bezeme görülmektedir.
Camii tavanı iç içe sekizgenlerden oluşan bir
göbeğe sahiptir. Çatının orijinal de düz dam olup sonradan alaturka kiremitle
örtülü kırma çatı halini aldığı sanılmaktadır. Mihrap sade olup çerçevesi tavan
süslemeleri ile paralellik gösterir. Minberde ise mükemmel bir ahşap işçilik
kendini gösterir. Minber aynalığı iç içe üçgen formlardan oluşur. Minberde
süslemeye aynalıkta yıldız ve geometrik şekillerden oluşan oyma, korkuluklarda
ise ajurlu ahşap işçilik Hutbe okunan yerin alt kısmında çıtakâri ve ajurlu
tezyinat bir arada görülmektedir. Dışarıdaki ağır, kitlesel görüntü iç mekândaki
hareketlilikle yerini huzurlu amaca uygun bir mekân haline getirmiş, kuzey-güney
yönünde birer, doğu-batı yönünde ikişer giyotin pencere ile aydınlatma sağlanmıştır.
Kapaklı giyotin pencerelerin kafeslerindeki ahşap işçilik oldukça kaliteli
ahşap işçilik sergiler.
Harim girişindeki mihraba paralel düzenlenmiş dört
sütun mahfeli taşımaktadır. Silindirik gövdeli sütunların kaideleri köşelidir.
Mahfel ortada harime doğru çıkıntı yapar. Harime hâkim olan ahşap süsleme
mahfelde de altta ajur, üstte rozet şeklinde oyma olarak görülür. Müezzin
mahfeli sonradan yapılmıştır. Harim giriş kapısı Değirmencili köyü Dere Camii
ile benzerlik göstermektedir. Atnalı şeklinde giriş kemeri ve yıldız şeklindeki
oyma işçilik ortak özelliklerdir. Son cemaat yeri olmayan camide harimi üç
yönden –U- şeklinde kuşatan revak düzenlemesi bulunmaktadır.
Ordu köyü camii anıtsal mimarisi, kendine özgü
uygulamaları ve tarihsel bağlarıyla bölgemizdeki en nadide dini yapı ve kültür
varlığı özelliğindedir. Tarih olarak Göğceli camiini takip eden yıllarda,
Tâcüddînoğulları Beyliğinin hüküm sürdüğü dönemde, çağın görkemini yansıtacak
şekilde inşa edilen yapı orjinalliğini en fazla muhafaza eden Ahşap Camii olma
özelliğini de taşımaktadır. Ordu köyü camii kuruluş ve mimari bakımdan 14.ve
15.yüz yıl özelliği gösterip bölgede kendinden sonra inşa edilen dini mimariye
örnek olmuş ve öncülük yapmıştır. Camiyi inşa eden ustanın da içerisine Mühr-ü
Süleyman kazıyarak hedefini yakalamayı başardığı görülmektedir. Çünkü Ordu köyü
Camii tüm özellik ve güzellikleriyle kem gözlerden korunmuş ve hala zamana
meydan okumaya devam etmektedir.
Selçuklu Devrinden itibaren defin yapılan Seyyid
Kutbiddin Mezarlığında ve Müzede bulunan İslâmi Mezar Taşlarında Mühr-ü
Süleymana rastlamak olağandır. Mermer yâda kireç taşı baş-ayak taşlarında ve
sandukaların bir bölümünde girift geometrik formlar arasında yâda tek başına
tasvir edilmiş Mühr-ü Süleymanlar defni her türlü kötülükten koruyucu ve
sonsuzluğu ifade eden, İlahi güç olan Tanrıya teslimiyetin, O’na sığınmanın
ifadesidir.
Mühr-ü Süleyman motifinin İslâmi öğelerdeki haklı
yerini kabul edip gördükten sonra Dini Mimariye uygulanmış örneklerini ve
ölümden sonraki sonsuz yaşamın sırlarının ifadesi olarak Mezar Taşlarında
görmek ilimizdeki örnekleriyle kanıtlanabilir bir unsur haline dönüşse de sivil
mimarlık örneği olan bir Ahşap Sergende Mühr-ü Süleyman Motifine rastlanması
hayret verici ve sanırım türündeki ilk örnektir. Lâdik İlçe Kaymakamlığınca, Sayın
Kaymakam Kadir PERÇİ’ nin çabaları ve Lâdikli genç gönüllerin desteği ile aktifleşen
Lâdik Ambar Köy Projesi kapsamında Ayvalı köyden alınarak Ambar Köye
yerleştirilen Ahşap Kütük Ambar gerek barındırdığı İslâm öncesi ve İslâmi dönem
Türk süsleme motifleri gerekse kitabesi ve görkemli portaline yerleştirilmiş
Mühr-ü Süleyman motifiyle Anadolu’nun gerek mimari gerekse epigrafi ve süsleme sanatlarının
tavan yaptığı nadir Sergenlerindendir. 1293 tarihli kitabesi, geometrik ve
bitkisel motif dizilimleriyle Sanat ve din felsefesinin kaynaştığı ambardaki
Mühr-ü Süleyman motifi anlaşılacağı gibi, nazardan, kötü düşünceden korunma ve
Tanrı’dan bereket temennisi ile ilgilidir.
Mühr-ü Süleyman islâm mistizminde ve özellikle
Selçuklulardan günümüze kadar çeşitli alanlarda sevilerek kullanılan bir motif
olmakla birlikte onu oluşturan üçgen formu İslam Öncesi Türk mistizminin
gizemli öğelerinin ifadesi olarak pek çok alanda özellikle süsleme sanatında
kullanılmıştır. Nazar ve kötü ruhtan korunma temelli bu düşünce Yaratıcıya
sığınma O’nunla bağ kurma düşüncesinin ürünüdür. Türk İslâm sanatlarında
kullanılan ve evveliyatı binlerce yıl öncesine dayanan birbirini tekrar eden
girift geometrik formların ve çarkıfelek motiflerinin de benzer işlevleri
olduğu kaçınılmazdır.
* Sadi BAYRAM: Mühr-ü Süleyman ve Türk Kültüründeki
Yeri, Türk Sanatında İkonografik Araştırmalar,1993-www.sadibayram.com
/Emine YILMAZ
Müze Araştırmacısı-SAMSUN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder