Kentlerin yaşı sanatçıların yapıtlarıyla ölçülür.
Arkeolojik buluntular bize bunu kanıtlıyor. Bir bırakıt bulabilmek, geçmişten
günümüze bir aydınlık bulmak umudu bizi toprak içine yöneltiyor. Buluntularla
insanlığın uygarlık alanındaki etkinliği ölçülüyor. Bu çalışma insanın
onurudur. Nereden nereye gelindiğine tanık olmak, geleceğe de güvenle yürümeye
bir destektir.
Nasıl ki “dünden bugüne” içindeysek, yarının
araştırmacıları da bugünü irdeleyecekler. Günümüzdeki kazanımların yarınlara
ulaşacak olanlarına yönelecekler. İşte bu noktada, günümüz yaşayanlarına düşen
görev ağırdır ve bu ağırlığı da daha çok sanatçılar değil, sanata destek olma
durumundaki erkliler hissetmelidir.
Estetiği olmayan her oluşum, kabadır, hoyrattır.
İnsan ruhu yumuşaklığı sever, yumuşaklık barışı getirir. Bu sonuca ulaşmak
içinse sanatın verileri güncellenir. Binlerin, yüzbinlerin yaşadığı bir kentte
tiyatro olmazsa, halka kültüre birlik için yapıtlar sunmazsa nasıl olur da ortak
ilkeler içinde barışı yurttaş oluşturabilir. Ya da müziksiz, şarkısız, türküsüz
toplum nasıl olur da ortak melodiler yaratabilir. Şiirsiz, öyküsüz yaşanacak
hayatlar ne denli taşlaşmıştır.
Çağdaş görünümü oluşturacak mimari sanatlar,
onların destekçisi yontular, plastik sanatlar ve sözel birikimler kentlerin
kişiliğini oluştururlar.
Nereye mi gelmek istiyorum? Anlatayım. Biz
samsun’da yaşıyoruz. Kentsel, büyük bir etkinliğimiz yok. Kent yöneticileri de
halk kültürü için gerekli duyarlılığı göstermiyorlar. Kimi toplantılarda her
türlü etkinliğin yanında olacaklarını söz ediyorlar da eyleme gelince
unutuveriyorlar. Bu, dünden bugüne böyle. Saman alevi sözler.
Neler mi yapılmalı? Anlatalım.
* Samsun’da sanatın gelişmesi için bir türlü özel
bir mekan yapılmadı. Atakum’da
bir kültür sitesi gündeme alınmış; bu sevindirici.
Ancak, ilkadım büyük kentin büyük kurtuluşu; merkez. Merkezde bir site yapımı
olmazsa olmazdır. Bir yer bulunmalı ve rant hesabı yapılmadan görkemli bir
mekan İlkadım’a kazandırılmalı.
* Samsun’un tiyatro grupları var. Ne yazık ki
yeterince kent el vermiyor. Kent içinde ve turnuvalarda desteklenmeli. Gösteri
salonları mahallelere yaygınlaştırılmalı. Unutulmamalıdır ki Almanlar ikinci
cihan savaşı yıkıntılarında ilk onardıkları, ülkenin her yanında tiyatro
binalarıdır. Çünkü tiyatro, insanı insana, doğrudan anlatan bir sanattır.
* Samsun’da şiir grupları var. Merkezde Büyükşehir
Kültür Daire Başkanlığınca yürütülürken, Atakum’da Belediye katkısı ile
güncelliğini korumaktadır. Kent sanatçılarına geniş mekanlar sunmak erklilerin
görevidir. Sene sonlarında neden bir “Samsun Şiir Yıllığı” kitaplaştırılamıyor?
Zor mu bu? Böyle bir hazırlık kenti yüceltmez mi?
* Samsun’un geniş bir musiki tabanı var. Her yıl,
yapılan yarışmaların sürekliliği sağlanırsa hem sanat üretimi çoğalır, hem de
kentimiz ülke genelinde gündemde olur. Musikinin dallarında açılacak yarışmalar
kent kültürünü zenginleştirir.
*“Atatürk Kenti Samsun” yazılarını kent
girişlerinde görüyoruz. Ancak, bu kentte, bir “Atatürk Düşünce Evi” yapmak,
gençleri ilkeler doğrultusunda eğiterek yurdunu, ulusunu seven gençler
yetiştirmek aklımıza gelmiyor! ( Bir yandan Atatürk ilkelerini de Milli
Eğitim’den Bakan kararıyla çıkaran da bizim erklilerimiz. Nasıl bir ülkeyiz
biz?)
* Kenti sanat yapıtlarıyla donatmak da var bu işte.
İşimiz zor. Bu zorluğu yenmek için soyunanlar içine
beni de kattılar. Nasıl mı?
Önceki yazılarımda belirttiğim Vali Yardımcımız
sayın Taner Genç’in öncülüğünde kurulan, “SAMSUN SANAT PLATFORMU DERNEĞİ”nin ilk
genel kurulu 17 Ekim 2011’de yapıldı. Oluşturulan yeni yönetim kurulunda beni
de görevlendirdiler. Bu ağır görev, bir onur olduğu kadar, büyük bir sorumluluk
ve özveri de istiyor.
Umarım ve dilerim, kuruluş aşamasında katkı sözü
verenler, yolumuzun açılmasında, kentimizin bezenmesinde bize katkı verirler.
Kendimizi aşarak “HER ŞEY SAMSUN İÇİN” dediğimiz
gün güneş bir başka doğar Samsun’a.
/Kazım MEMİÇ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder