Canik ve Saathane’de Koyun can, kasap et derdinde. Samsun’da
zaman zaman kentsel, zaman zaman da rantsal dönüşüm çalışmaları halkla
belediyeleri, belediyelerle ilgili kurumları karşı kırşıya getiriyor. Canik’te
yapılması düşünülen katlı yol da bunlardan biri, bir diğeri de Saathane Meydanı
ve Büyük Şehir Belediyesi önündeki kamu bina ve arsalarının kullanımı.
Belediye Evleri kavşağındaki sıkışıklığı ortadan
kaldırmak için Kefeli parkından başlayıp belediye evlerinden sonra yere inecek
katlı yol (viyadük) yılan hikayesine döndü. Bu proje Büyük şehir belediye
başkanı Yusuf Ziya Yılmaz’a ait. Zamanında Canik Belediye Başkanı Osman Genç’in
karşı çıkmasına rağmen, proje hükümetin onayını almıştı. Hatta seçim öncesi
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ‘Bu viyadük yapılacak’ dediği zaman, AKP
Samsun Milletvekili Ahmet Yeni, ‘İnşaatı durdurmak için kendimi iş makinesinin
önüne atarım’ demişti. Sayın bakan da ‘tabi kağıt üstünde’ yani; söz gelimi,
laf olsun diye. Daha sonra yolun ihalesi de yapıldı. Ancak konu üzerinde
iktidar milletvekilleri ve belediye başkanları da ortak bir tavır ve karar
alamadı, tartışmalar sürüp gitti, yapım kararı yeniden tartışmaya açıldı.
Kimisi halka, kimisi yetkili kurumlara bıraktı.
Sayın Genç, katlı yolun şehrin bozduğunu, şehri
ikiye böldüğünü iddia ederek projeyi şehircilik ve planlama açısından Samsun
Mimar Mühendis Odaları Birliği (MMOB) ve Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ)’
ne taşıdı. İşin aslını bilmesem duygulanacağım, gözlerim yaşaracak, ‘Bravo Başkan,
en doğrusunu yaptınız, keşke her başkan sizin gibi yapsa’ diyeceğim. Çünkü,
şehirlerde yapılacak bu tip projelerin danışılacağı ve taşınılacağı yerler
buralar. Ancak Türkiye’nin en eski üniversitelerinden KTÜ ve MMOB’yi Başkan
Genç yeni mi keşfetti? Şimdiye kadar hangi projeyi oralara taşıdı? Hiçbirini.
KTÜ’den vazgeçtik, MMOB’nin karşı çıktığı projelerden hangisinden vazgeçildi?
Hiçbirinden.
KTÜ ve MMOB, Başkan Genci haklı buldu. Zaten
iddiaların yanlışlığını ne Başkan Yılmaz ne de herhangi birisi savunmadı.
Doğrudur; şehir ikiye bölünüyor, mimari görüntü bozuluyor, evlerin üçüncü
katına kadar yükselen yol birçok sorun yaratacak çevrede. Bunlar sıradan
insanların bildiği veya gördüğü şeyler. Bu kısım madalyonun bir yüzü; diğer
yüzünde ne var?
Başkanın iddiaları gözle görülebilecek şeyler, bir
de akılla görülebilecekler var. Şimdiden ciddi trafik sorunları yaşanıyor,
ölümcül trafik kazalarını görebilmek için sadece öngörülü olmak yeter. Bu yol
hem şehir içi trafiğini, hem de çevre yolunu ne zamana kadar taşıyabilir?
Hastada iz bırakacak diye ameliyattan vaz mı
geçilmeli? Bu projeden vazgeçmek ‘genç
öl, cesedin yakışıklı olsun’ demek gibi bir şey. Şehri kurtarırken, insanları
kaybedeceğiz.
Hannibal’ın dediği gibi;’Ya yeni bir yol bulunacak,
ya da yeni bir yol yapılacak’. Bölgeden geçiş ya viyadükle sağlanacak, ya yeraltından
yol yapılacak, ya da tünelle geçilecek. Bugün ihalesi yapılsa, ödenek problemi
olmasa bile en az 7 km .lik
bu tünel en erken on yılda biter. On yıl içinde kaç kişi mi hayatını kaybeder?
Ben tahmin bile etmek istemiyorum.
Yolun yerden yükselmesinin şehrin görüntüsünden
başka neye zararı var? Yol kenarlarında arsaları veya binaları olanlara zararı
var. Anlayacağınız olay tamamen duygusal. Şehircilik hassasiyetinden değil. Yani;
koyun can, kasap et derdinde. Saathane’ye yerimiz kalmadı, buradaki dönüşümün
kentsel ve rantsal boyutunu da ele alacağız.
/Mehmet AKSOY
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder