Sorumluluk, “Futbol takımımızı yeniden Turkcell
Süper Lig'de görmek için neler yapabilirim?” diye sormakla başlayabilir ancak.
Samsunspor'un başarısını dileyenlerden iseniz, mutlaka siz de içinizden
kendinize yöneltmelisiniz bu soruyu. Şu ya da bu açıdan, az ya da çok, öyle ya
da böyle; hiç fark etmez, öncelikle iyi niyet gerekiyor.
“O kadar işi
gücü bırakacağım, 11 tane adamın topun peşinde koşmasını seyredeceğim
saatlerce; üstelik bunu kendime dert edineceğim” mesafesindekilere saygı
duymaktan başka çaremiz yok elbette ki. Şehir ruhunda, aidiyet hissinde, sosyal
paylaşımda, kenetlenmede, isim duyurmada, markalaşmada ve insan ilişkilerinde
sporun rolünü baştan anlatacak değilim şimdi.
Sinerji oluşturmanın yolu güç birliğinden geçiyor.
Biraz metafizik, moral motivasyon ve terapi konularına alaka duyanlar bilirler;
başarmanın yarısı, niyetlendiğine inanmak ve eşzamanlı yılmadan çalışmaktır.
Sinerjide, düşünce enerjisi dahi katkıdır güzel niyetlerin yeşermesi adına.
Olayın bir tarafında profesyonelliğin tüm argümanları, diğer tarafındaysa
amatör ruh durmaktadır.
Bazen cebinizde 50 milyon dolarınız vardır ama
içinizi kıpır kıpır heyecanlandıran, sizi delice koşuşturabilecek projeleriniz
yoksa, aslında fakirsinizdir. Ya da tam tersi. Bir de dengenin sağlandığı, ipin
ucunun tutulduğu ve yelkenlerin rüzgarla dans ettirildiği nirengi noktalarından
bahsetmeliyiz tam da sırası gelmişken. Öyle bir noktadır ki bu, şişirilmiş
balonun bir anlık dalgınlıkla elinizden uçup gitmesine benzer.
Yakalayamamışsınızdır hassas tutuş frekansını.
Net söyleyeceğim; iş dünyası Samsunspor'a sahip
çıkmak zorunda. Yerel yönetimler mazeretleri bir kenara bırakmalı artık. Sivil
toplum kuruluşları da... Kamu, kanunlar elverdiğince arkasında durmalı
renklerinin. Bürokrasi, hatta muhtarlar bana ne dememeli. Esnaf büyük
düşünmeli. Estirilen başarı kesinlikle dükkanına selam ve bereketle
uğrayacaktır.
Haydi hep birlikte, Samsunspor için el ele.
/Bekir
REŞİTOĞLU
05 Haziran 2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder