Sporun, özellikle de futbolun bir şehrin tanınması
ve kalkınmasındaki rolünü bilmeyen yok artık. Sözü dolandırmadan belirteyim;
Samsunspor'a tam da şimdi, zirve kulvarındayken sahip çıkmak gerekiyor. Bu
takım hakikaten ümit vaat ediyor; pırıl pırıl gençlerden oluşuyor. Bir iki adım
sonrasını dikkate alarak hamleler yapabilen hocası da son derece başarılı.
Görüldüğü kadarıyla yönetim de aklıselim davranıyor şu sıralar. Devre arasında
müspet müdahalelerle ve motivasyon artırıcı çabalarla ekibin gücüne güç
katılabilir. Bu yıl süper lig fırsatı tepilirse, acısı en az üç dört yılda
çıkar uyarısını da eklemeliyim.
Anladık da sahip çıkmak ne demek diye hala
soranlara samimiyetle ve yorulmadan sıralamak istiyorum. Taraftar desteğini
inanarak ve artırarak sürdürmeli. Ne kendilerini yıpratmalı, ne de
futbolcuları. Sabırla ama gür bir sesle zaferlere davet etmeli kramponları.
Medya şehri ve kulübü havaya sokmalı. Hizipçi, sansasyonel ve kırıcı
yayınlardan kaçınmalı. Yöneticiler tamamıyla ilk ikiye odaklanmalı ve
mesailerinin önemli bir bölümünü bunun için harcamalı. İşadamları sponsor
desteğini sonuna kadar zorlamalı. Sahada asıl mücadeleyi veren oyuncular da
yüreklerini ortaya koymalı.
Vali Bey, Büyükşehir Belediye Başkanı, diğer başkanlar,
bürokratlar ve sivil toplum idarecileri de üzerlerine düşen kurumsal
faydalandırmadan mahrum bırakmamalı Samsunspor'u. Açıkça söyleyeyim, ceketler
çıkarılıp gömleklerin kolları sıvanmalı. Maçlar koltuğa yaslanarak değil; hep
tedirginlikle, belki bazen diken üstünde seyredilmeli. İyi sonuçlar anında
ödüllendirilip, travma ve düşüş anlarında manevi ve moral takviyeler pratiğe
geçirilmeli derhal.
Bu formayı giyen çocuklar şehirlerini hep güzel
futbolla temsil etti şimdiye değin. Ancak bizler ihanet ettik yani onların
tırnaklarıyla kazıyarak oluşturdukları 'Samsun süper lige hep lazım' imajını
sildik. Bile bile mi? Hayır. Ama sildik işte. Haydi onu hep birlikte yeniden
yazalım.
/Bekir
REŞİTOĞLU
02 Aralık 2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder