Salıpazarı çocukluğumdan bu yana hafızamda hep iyi
yer edinmiştir. Hemen hemen her hafta sonu, Toros taksinin bagajına kuzenim
Doğan'la oturur, takır tukur, Esat Çiftliği'ne giderdik. Köye çıkarken, iki araba
yan yana geçemezdi, bizi en çok da yağmur yağdığında kayan yollarda uçurum
kenarları korkuturdu...
Salıpazarı'nın merkezi ise, "büyükçe bir
köydü"... Sokakları, parkları, dolmuşları, dükkanları bir "ilçe"
havasında değildi hiç... Büyük bir köydü... Bundan 3-4 sene evvel yine yolum
Salıpazarı'na düşmüştü. O zaman da durum geçmişten farksızdı... Geçen hafta,
yine Salıpazarı'ndaydım... Çarşamba-Salıpazarı arası yolun halini görünce,
aklımdan, "Yine aynı tas, aynı hamam" galiba diye düşünüyordum ki;
şehir merkezine giriş yapınca, bütün bu düşünceler birden uçuverdi... Çocukluğumun
"köy" Salıpazarı gitmiş, yerine "ilçe" Salıpazarı
gelmişti... Nasıl mı?
Bir kere, Salıpazarı'na, nüfusunun kat kat
üzerinde, neredeyse her haneden bir kişinin çalıştığı bir tekstil fabrikası
kurulmuş, bu fabrika sayesinde ilçe adeta ekonomik bir "devrim"
yaşamıştı... Büyük marketler, bankalar, beyaz eşya firmaları ilçede dükkan
açmak için adeta sıraya girmiş... Zaten merkezde ilk akla gelen büyük market
zincirlerinden en önemli iki tanesi var... Ayrıca, bir de fındık fabrikası
açılmış. O da sezonunda 90 kişiye kadar istihdam sağlıyor... Bu iki fabrika,
Salıpazarı'nın karakteristik bir özelliği olan "göçü" durdurmuş. Daha
düne kadar ekmek parası için "gurbete" giden gençler, memleketlerinde
kalıyor artık... Kazandıklarını da ilçelerinde harcıyorlar. Fırını, manavı,
kasabı, bakkalı da bu işten karlı çıkıyor. En önemlisi de, fabrikalar sayesinde
ilçedeki asayiş olaylarında da ciddi bir düşüş yaşanmış...
Okullaşma anlamında da büyük yol kat etmiş
Salıpazarı... Yeni okullar, yeni yurtlar... Orta okuldan sonra imkanı olanlar
Çarşamba'ya yada Samsun'a lise okumaya giderken, imkanı olmayanlar okulu
bırakıp tarlada çalışırmış.. Ama artık o devir de kapandı. Salıpazarı'nda
Anadolu lisesi bile var... Hem de başarı ortalaması diğer ilçelere nazaran
oldukça yüksek... Yine bir başka artı; ilçede bir devlet hastanesi var. Artık
Salıpazarı'ndaki vatandaşlar, en ufak bir şikayet için Çarşamba'ya, Samsun'a
gelmiyor, kendi ilçelerinde tedavi oluyorlar...
Bunların yanında, ek olarak söylenmesi gerekenler
de var elbette... Açılan yollar, suya kavuşturulan köyler, yeni parklar, peyzaj
çalışmaları... Salıpazarı 5 yılda kendini aşmış... Salıpazarı'ndaki bu
gelişimin en önemli unsurları ise, İlçe Kaymakamı Sayın İskender Çolak ile
Belediye Başkanı Halil Akgül.. Kaymakam Çolak, genç bir yönetici, aynı zamanda
da örnek bir isim...
Eğitime çok önem veriyor. Zaten ilçeye atanır
atanmaz hayata geçirdiği en önemli proje, okullarda "okuma saati"
uygulaması. Kaymakam Çolak, okul ziyaretlerinde öğrencilerle kitap okuyor,
daire amirlerine okul "zimmetleyerek" onların da her gün çocuklarla
birlikte kitap okumasını sağlıyor... TOBB Üniversitesi İngilizce İktisat
Bölümü'nü yüzde 100 burslu okuyan ve bölüm birincisi olarak okulu bitiren
Kaymakam Çolak, ilçedeki öğrencilerin de en önemli "rol modeli".
Hemen hemen her hafta yurtları eşi ve 9 aylık
kızıyla gezen Kaymakam Çolak, öğrencilerle bir "abi-kardeş" ilişkisi
kurmuş. Onlarla aynı masada yemek yiyen, dertlerini dinleyen bir yöneticinin
olduğu ilçede, başarı da kaçınılmaz olacaktır... Salıpazarı'nın bu noktaya
gelmesinde elini taşın altına koyan bir diğer isim ise Belediye Başkanı Halil
Akgül... Sayın Akgül, bir önceki seçimi Türkiye'de "rekor"
sayılabilecek bir oy ile kazanmış... İlçede görüştüğümüz her kesimden insanın
desteğini alan, bu seçimlerdeki yarışın favorisi bir isim... Başkan Akgül,
ilçedeki fabrikanın da "fikir babası" sayılır. Aynı zamanda, belediyenin yüzde 100 desteğini
sağlamış, yapılan her çalışmada ön ayak olmuş...
Salıpazarı'nı çöplükten kurtarmış, merkezdeki çöp
yığınlarını kaldırmış ve yerine suni çim saha yapılmasını sağlamış... Bundan
önce 20 yılda sadece 5
kilometre yol açılan Salıpazarı'nda yine rekor kırmış ve
5 yılda 25 kilometre
yol açmış... Kadınlara yönelik mikro kredi çalışmaları, alt yapı ve üst yapı
çalışmaları, park ve peyzaj alanları düzenlemesi başta olmak üzere çok sayıda
"ilk"e imza atmış... Ama tüm bunların yanında Başkan Akgül'ün en çok
değer verdiği ve gururla bahsettiği şey, fabrika... Salıpazarı'na böylesi bir
fabrikayı kazandırdığı için çok mutlu...
Fabrika sayesinde Salıpazarı'nın çehresinin
değiştiğini, sosyal hayatın canlandığını, kız çocuklarının eve mahkum olmaktan
kurtulduğunu ve evlere artık bir somun ekmeğin fazla girdiğini söyleyen Başkan
Akgül, gençlerden ve ailelerinden tek bir şey bekliyor, "sadece hayır
duası etsinler, başka da bir şey istemem" diyor. Fabrikayı gezerken,
gençlerin "hayır dualarını" aldığı zaten belli oluyor, gençler Başkan
Akgül'ü ayrı "seviyor". O'nu görünce yüzleri gülüyor... Unutmadan
söyleyeyim, Başkan Akgül; ilçeye bir "üniversite" kazandırmak için de
kolları sıvamış durumda. Üniversitenin Salıpazarı'na uygun bir bölümle hayata
geçmesi için görüşmeler yapıyor. İlk hedef, "Tekstil Meslek Yüksek okulu"
yada "Tarım Meslek Yüksek Okulu"...
Salıpazarı ile ilgili anlatılacak, konuşulacak o
kadar çok konu var ki, buna sayfalar yetmez... Hafızamızda "köy"
kalan Salıpazarı'nı, "Yeşil Yol"un en önemli durağı haline getiren,
göçü durduran ve ekonomik bir devinim sağlayan, kız çocuklarını eve mahkum
olmaktan, erkek çocuklarını tarlada çift sürmekten kurtaran, onları kitap
aşkıyla tanıştıran tüm herkese, teşekkürü bir borç biliyorum... Salıpazarı,
bundan sonra eğitim, turizm, ticaret hayatıyla adından sıkça söz ettirecek gibi
görünüyor, benden söylemesi...
/Miraç ÖZTÜRK
03 Şubat 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder