3 Şubat 2014 Pazartesi

Salıpazarı'ndaki Değişimin Mimarları...

Salıpazarı çocukluğumdan bu yana hafızamda hep iyi yer edinmiştir. Hemen hemen her hafta sonu, Toros taksinin bagajına kuzenim Doğan'la oturur, takır tukur, Esat Çiftliği'ne giderdik. Köye çıkarken, iki araba yan yana geçemezdi, bizi en çok da yağmur yağdığında kayan yollarda uçurum kenarları korkuturdu...

Salıpazarı'nın merkezi ise, "büyükçe bir köydü"... Sokakları, parkları, dolmuşları, dükkanları bir "ilçe" havasında değildi hiç... Büyük bir köydü... Bundan 3-4 sene evvel yine yolum Salıpazarı'na düşmüştü. O zaman da durum geçmişten farksızdı... Geçen hafta, yine Salıpazarı'ndaydım... Çarşamba-Salıpazarı arası yolun halini görünce, aklımdan, "Yine aynı tas, aynı hamam" galiba diye düşünüyordum ki; şehir merkezine giriş yapınca, bütün bu düşünceler birden uçuverdi... Çocukluğumun "köy" Salıpazarı gitmiş, yerine "ilçe" Salıpazarı gelmişti... Nasıl mı?

Bir kere, Salıpazarı'na, nüfusunun kat kat üzerinde, neredeyse her haneden bir kişinin çalıştığı bir tekstil fabrikası kurulmuş, bu fabrika sayesinde ilçe adeta ekonomik bir "devrim" yaşamıştı... Büyük marketler, bankalar, beyaz eşya firmaları ilçede dükkan açmak için adeta sıraya girmiş... Zaten merkezde ilk akla gelen büyük market zincirlerinden en önemli iki tanesi var... Ayrıca, bir de fındık fabrikası açılmış. O da sezonunda 90 kişiye kadar istihdam sağlıyor... Bu iki fabrika, Salıpazarı'nın karakteristik bir özelliği olan "göçü" durdurmuş. Daha düne kadar ekmek parası için "gurbete" giden gençler, memleketlerinde kalıyor artık... Kazandıklarını da ilçelerinde harcıyorlar. Fırını, manavı, kasabı, bakkalı da bu işten karlı çıkıyor. En önemlisi de, fabrikalar sayesinde ilçedeki asayiş olaylarında da ciddi bir düşüş yaşanmış...

Okullaşma anlamında da büyük yol kat etmiş Salıpazarı... Yeni okullar, yeni yurtlar... Orta okuldan sonra imkanı olanlar Çarşamba'ya yada Samsun'a lise okumaya giderken, imkanı olmayanlar okulu bırakıp tarlada çalışırmış.. Ama artık o devir de kapandı. Salıpazarı'nda Anadolu lisesi bile var... Hem de başarı ortalaması diğer ilçelere nazaran oldukça yüksek... Yine bir başka artı; ilçede bir devlet hastanesi var. Artık Salıpazarı'ndaki vatandaşlar, en ufak bir şikayet için Çarşamba'ya, Samsun'a gelmiyor, kendi ilçelerinde tedavi oluyorlar...

Bunların yanında, ek olarak söylenmesi gerekenler de var elbette... Açılan yollar, suya kavuşturulan köyler, yeni parklar, peyzaj çalışmaları... Salıpazarı 5 yılda kendini aşmış... Salıpazarı'ndaki bu gelişimin en önemli unsurları ise, İlçe Kaymakamı Sayın İskender Çolak ile Belediye Başkanı Halil Akgül.. Kaymakam Çolak, genç bir yönetici, aynı zamanda da örnek bir isim...

Eğitime çok önem veriyor. Zaten ilçeye atanır atanmaz hayata geçirdiği en önemli proje, okullarda "okuma saati" uygulaması. Kaymakam Çolak, okul ziyaretlerinde öğrencilerle kitap okuyor, daire amirlerine okul "zimmetleyerek" onların da her gün çocuklarla birlikte kitap okumasını sağlıyor... TOBB Üniversitesi İngilizce İktisat Bölümü'nü yüzde 100 burslu okuyan ve bölüm birincisi olarak okulu bitiren Kaymakam Çolak, ilçedeki öğrencilerin de en önemli "rol modeli".

Hemen hemen her hafta yurtları eşi ve 9 aylık kızıyla gezen Kaymakam Çolak, öğrencilerle bir "abi-kardeş" ilişkisi kurmuş. Onlarla aynı masada yemek yiyen, dertlerini dinleyen bir yöneticinin olduğu ilçede, başarı da kaçınılmaz olacaktır... Salıpazarı'nın bu noktaya gelmesinde elini taşın altına koyan bir diğer isim ise Belediye Başkanı Halil Akgül... Sayın Akgül, bir önceki seçimi Türkiye'de "rekor" sayılabilecek bir oy ile kazanmış... İlçede görüştüğümüz her kesimden insanın desteğini alan, bu seçimlerdeki yarışın favorisi bir isim... Başkan Akgül, ilçedeki fabrikanın da "fikir babası" sayılır.  Aynı zamanda, belediyenin yüzde 100 desteğini sağlamış, yapılan her çalışmada ön ayak olmuş...

Salıpazarı'nı çöplükten kurtarmış, merkezdeki çöp yığınlarını kaldırmış ve yerine suni çim saha yapılmasını sağlamış... Bundan önce 20 yılda sadece 5 kilometre yol açılan Salıpazarı'nda yine rekor kırmış ve 5 yılda 25 kilometre yol açmış... Kadınlara yönelik mikro kredi çalışmaları, alt yapı ve üst yapı çalışmaları, park ve peyzaj alanları düzenlemesi başta olmak üzere çok sayıda "ilk"e imza atmış... Ama tüm bunların yanında Başkan Akgül'ün en çok değer verdiği ve gururla bahsettiği şey, fabrika... Salıpazarı'na böylesi bir fabrikayı kazandırdığı için çok mutlu...

Fabrika sayesinde Salıpazarı'nın çehresinin değiştiğini, sosyal hayatın canlandığını, kız çocuklarının eve mahkum olmaktan kurtulduğunu ve evlere artık bir somun ekmeğin fazla girdiğini söyleyen Başkan Akgül, gençlerden ve ailelerinden tek bir şey bekliyor, "sadece hayır duası etsinler, başka da bir şey istemem" diyor. Fabrikayı gezerken, gençlerin "hayır dualarını" aldığı zaten belli oluyor, gençler Başkan Akgül'ü ayrı "seviyor". O'nu görünce yüzleri gülüyor... Unutmadan söyleyeyim, Başkan Akgül; ilçeye bir "üniversite" kazandırmak için de kolları sıvamış durumda. Üniversitenin Salıpazarı'na uygun bir bölümle hayata geçmesi için görüşmeler yapıyor. İlk hedef, "Tekstil Meslek Yüksek okulu" yada "Tarım Meslek Yüksek Okulu"...

Salıpazarı ile ilgili anlatılacak, konuşulacak o kadar çok konu var ki, buna sayfalar yetmez... Hafızamızda "köy" kalan Salıpazarı'nı, "Yeşil Yol"un en önemli durağı haline getiren, göçü durduran ve ekonomik bir devinim sağlayan, kız çocuklarını eve mahkum olmaktan, erkek çocuklarını tarlada çift sürmekten kurtaran, onları kitap aşkıyla tanıştıran tüm herkese, teşekkürü bir borç biliyorum... Salıpazarı, bundan sonra eğitim, turizm, ticaret hayatıyla adından sıkça söz ettirecek gibi görünüyor, benden söylemesi...

/Miraç ÖZTÜRK
03 Şubat 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder