3 Şubat 2014 Pazartesi

Dünyadaki En Büyük Acı Nedir ?

"Dünyada, kişi için doğup büyüdüğü yeri kaybetmekten daha büyük bir acı olamaz"
Euripidies M.Ö. 431

Gözlerinizi yavaş yavaş kapatın... Bir kaç dakika zihninizi boşaltın... Ve birden, doğduğunuz kenti terk etmek zorunda kaldığınızı düşünün...  Doğduğunuz evi, avlusunda oynadığınız günleri... Terli terli su içtiğiniz kapıyı, dallarından elma kopardığınız ağacı... Sokakları, kaldırımları, arkadaşlarınızı, komşularınızı... Birden yok olduklarını, birden savrulduklarını... Ne kadar acı ve tarifi zor bir duygu değil mi? İşte mübadelenin anlamı da bu acıyla eş değer... Doğduğunuz, büyüdüğünüz toprakları, evinizi, bahçenizi, her gün özenle suladığınız çiçeklerinizi ardınızda bırakıp, bilinmeyene gitmek...
***

Daha düne kadar Osmanlı bayrağı altında "kardeşçe" yaşayan bakkal Ahmet, Kaptan Aleko, komşu kızı Ayşe, imam Osman, eczacı Hristo'nun dostluğuna ateş düşmüş, karmakarışık bir hal alan dünya siyaseti, onları da bu hengamede taraf olmaya zorlamıştı...

Rumeli'de yaşayan Müslüman Türkler ile Anadolu'da yaşayan Ortodoks Rumlar, kardeşliğin , birlikte yaşamanın hüküm sürdüğü günlerden; acının, kan ve gözyaşının olağan sayıldığı günlere doğru giderken; her iki devletin aldığı karar, milyonlarca insanın hayatını etkiledi...

Anadolu'dan bir buçuk milyon Rum, Rumeli'den ise 600 bin Müslüman, karşılıklı nüfus değişimi ile, evlerinden, yurtlarından, sevdiklerinden ayrıldı, ayrılmak zorunda kaldı. Hayatında denizi görmeyenler, gemilere doldurulup, hiç bilmedikleri coğrafyalara, hiç bilmedikleri şehirlere, köylere gitti...

Hastalıkla, açlıkla, soğukla geçen günler, haftalar, ayların ardından, yaşama tutunabilenlerin kurdukları yeni hayatların hikayeleri günümüze kadar geldi.  "Anadolu'dan gidenlerin yeterince Rum, Rumeli'den gelenlerin de yeterince Türk" sayılmadığı bir dönemden arda kalanlar, çocuklarına, onlardan torunlarına kadar ulaştı...  Kulaktan kulağa gelen hikayelerde, kimi zaman "dehşetengiz", kimi zaman ise "komik" hatıralar vardı...
***

Yıl 1923...
Türkiye, büyük bir mücadeleden alnının akıyla çıkmış. Yeni Cumhuriyet henüz ilan edilmemiş... Milli Mücadele dönemi sona ermiş, yeni bir ülkenin kurulma aşamasında zorlu, tarihi kararların alındığı, geri dönüşü olmayan bir sürece girilmişti...

İşte böylesi bir anda alınan "mübadele" kararı, bir çok acının, ayrılığın, özlemin yaşanmasına neden oldu... Ama aynı zamanda belki de bir "kardeş kavgasının", "kardeşler arası" önüne geçilemeyecek zulümlerin de sonlanmasını sağladı, kim bilir...

Ne mübadeleyi yaşayanlar, ne de mübadeleye karar verenler; o zamanın koşullarında belki de yapılması gerekeni yaptılar. Bunun cevabını maalesef ne mübadeleyi yaşayan kuşak ne de onların çocukları, torunları verebiliyor.  Ama ortada bir gerçek var ki, "Dünyada, kişi için doğup büyüdüğü yeri kaybetmekten daha büyük bir acı olamaz"
***

Peki, Mübadele'de ne oldu?
Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi veya Değişimi, 1923 yılında Lozan Barış Antlaşması'na ek protokol uyarınca Türkiye ve Yunanistan'ın kendi ülkelerinin yurttaşlarını din esası üzerine zorunlu göçe tabi tutulmasına neden oldu.

Mübadele ile 1 milyon 200 bin Ortodoks Rum Anadolu'dan Yunanistan'a, 600 bin Müslüman Türk de Yunanistan'dan Türkiye'ye göç etmek zorunda kaldı. Mübadele kapsamına giren kişiler ile mübadele kapsamına girmeyen kişiler arasındaki ayrım, ırk ya da dil değil "din" oldu.

Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesi kapsamında Türkiye'de sadece İstanbul kenti ile Gökçeada ve Bozcaada'da oturan Rumlar, Yunanistan'da ise sadece Batı Trakya Türkleri mübadeleden muaf tutuldu.

Mübadelede Drama, Girit, Kavala, Selanik, Vodina ve Yanya'dan Türkiye'ye gelen nüfus Doğu Trakya ve Batı Anadolu'da Rum azınlığın ayrılışı ile boşalan yerlere iskan edildi. Mübadiller yoğun olarak Adana, Balıkesir, Bilecik, Bursa, Çanakkale, Edirne, İstanbul, İzmir, Kırklareli, Kocaeli, Manisa, Mersin, Samsun ve Tekirdağ'a yerleştirildi. Yerleşmelerindeki esas nokta ise uğraştıkları iş oldu. Mesleği zeytincilik olanlar Ege’ye, tütünle ve hayvancılıkla uğraşanlar Karadeniz’e,  rençberlik yapanlar Anadolu’nun çeşitli kentlerine gönderildi.

Samsun'a, 1923-24 yıllarında gelen mübadil sayısı 22 bin 668'di. Mübadiller, Samsun'da Bafra, Alaçam, Çarşamba, Havza, Ladik, Terme, Vezirköprü ilçeleriyle, Anderya, Asarağaç, Çatalarmut, Çırakman, Derecik, Düvecik, Hacıismail, İlyasköy, Ökse, Sarıbıyık, Taflan, Teknepınar, Aşağıçinik,Eldavud, Sürmeli, Karaağaç, Ökseköseli, Kozalan, Üçhanlar, Hacıdede gibi çok sayıda köy ve mahallede iskan etti.  Mübadele ile gelenler tütün rençberliği, kasaplık, muallim, imamlık mesleklerine dahildi.

Değişimin büyük bir bölümü 1923-1924 yıllarında gerçekleşti. Zorunlu göç gerek Türk, gerek Yunan ekonomisinde yaklaşık 20 yıl süren ağır bir krize yol açtı.

***

Kutu İçinde Not
Bu dizide, mübadeleyi yaşayan birinci kuşağın hikayesini, onların çocukları ve torunları vasıtasıyla yazmaya çalıştım...

Onların dedelerinden, ninelerinden duydukları hikayeler, yaşanan acı olaylar, komik hatıralar, ilginç figürler, gelenek ve görenekler, yeme içme kültürü hakkında bilgiler elde etmeye, mümkün olduğunca "teknik" bilgiden uzak, sadece olayları anlatan bir yazı bütünü oluşturmak için çaba sarf ettim.

Bu süreçte, ulaşıp görüşlerini alamadığım, geçmişi konuşmak istemeyen, hatıraları "yeniden yaşamak" istemeyen büyüklerimiz de oldu...

Onların bu kararlarına saygı duyarak, anlattıklarını hafızama kazıdım, izinleri olmadan da bir şeyler paylaşmamaya söz verdim...

Ama gelinen noktada, farklı hikayeleri tüm çıplaklığıyla anlatan, eski fotoğraflarını, belgelerini, kitaplarını açan, beni köylerdeki ziyaretlerde yalnız bırakmayan çok sayıda mübadil çocuğu, torunu ve dostu da oldu...

Onların rehberliğinde hazırlanan bu çalışmada, eksik kalan yanlar elbette ki olmuştur, şimdiden, herkesten özür dileyerek, teknik bir girizgahla, yazı dizisine başlıyoruz... İyi okumalar.

Yarın :  Mübadeleyi Her Sokağında Yaşayan Kent : Alaçam

/Miraç ÖZTÜRK
03 Şubat 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder