Geçen hafta, bir aile dostumuzun düğünü için eski
fuar alanına gitmek zorunda kaldık eşimle birlikte. Park ücretini de peşin
ödeyerek sahile girdik ama ortalık tıklım tıkış. Düğünün yapılacağı salonun
kapısına kadar araçla gidebilir miyiz? diye düşünerek salonların yoğun olduğu
kısıma kadar zor da olsa gittik, ama aracıma yer bulmak, hak getire. Geri
dönmek istedim ki bu hiç mümkün değil. Çünkü arkamda bir konvoy oluştu,
önümdeki arabaların bir kısmı benim durumumda olduklarından onlarda kendilerine
park edecek yer arıyorlar, yarı hareket halindeki araçlar burunlarını
sokacakları bir yer bulsalar girecekler. Velhasıl ortalıkta garip bir
curcunadır gidiyor. Turu tamamlayıp Fuar alanı içindeki karakolun önüne kadar
gelip Polis Memurundan ne yapıp yapamayacağımı sordum, ellerini iki yana açarak
“valla durum göründüğü gibi” diyerek çaresizliği ifade etti. Arabamın, Karakol
önündeki Polis otolarının arasında, parkını düşünerek Memurdan bir himmet
istedim ama, devriye araçlarının dönme saatinin geldiğini söyleyerek yardımcı
olamayacağını söyleyince, çaresiz tekrar girdiğimiz kapıya doğru yöneldim ve
çaresiz çıkarak dışarıdaki otoparklardan birine araç anahtarını da bırakarak
teslim oldum. Tabii düğün faslından sonra istediğimde, arabayı epeyce zor
buldular ama, hiç olmazsa bulunduğuna dahi şükrederek bir sonraki düğün
akşamına kadar böyle bir sıkıntı yaşamayacağım belki de benim o andaki şansım
olarak bana göründüğü için çok mutlu oldum bir anda. O ruh hali içinde evimize
döndük eşimle!
Sonrasındaki
saatlerde kendi kendime düşündüm. Böyle kapsamlı sayılacak bir Otoparkın
kapısında bariyer olduğu için bir numaratör de olmalı dedim. İçeriye kabul
edilen araçların sayısını tespit ederek fazla ve kapasite dışı olanları içeri
kabul edilmemeli, edilmemeli ki kapasite fazlası olan araçlar ve insanlar
sıkıntı yaşamasınlar. Bunun tek bir
amacı olmalı ki, oda sahaya mecburen girenlerden park parası alabilmek. Ne
kadar çok araç o kadar çok para.
Aslında o
bölgeyi böyle bir kullanım işlevine sokarak ne amaçlanıyor bunu bilemiyorum.
Daha öncesinde bu bölgedeki başka planlamalar için ulema kesilerek türlü
çeşitli fırtına koparanların sesi sedası bu konuda neden çıkmıyor? Şu andaki
kullanım fonksiyonları, ideal bir sahil planlamasının ürünü mü?
Bazılarının
gençliğinden bazılarının çocukluğundan önemli hatıralarına mekân olan bu Fuar
alanının bu kadar bu kadar sıkışık bir işleve ve fonksiyonunun daraltılmasına
bir mana veremiyorum. Yıllarca temmuz ayının gelmesiyle fuarın açılmasını
sabırsızlıkla bekleyen kent halkı, hatıralarındaki Fuar zevklerinin bu günkü
kullanım halini gördükçe içi acıyor, artık eskiyi hatırlamak dahi istemiyor.
Çok acımasız bir tespit ama bu bölgenin görüntüsü,
gözbebeği olan bir kent alanının gözden bile çıkarıldığını düşündürüyor insana.
Geçen haftalarda Büyükşehir Belediye Başkanımız Saathane Meydanının yeni
planlama çalışmalarını savunurken “Meydan çevresinin bu günkü halini şehrimize
ilk gelenlere gösterirken utanıyorum” demişti. Neticede o bölge, tarihi bir
misyonu olan ticari bir yapılanma formatında olduğundan bir dağınıklık
görüntüsü verebilir ama kentin bazı bölgeleri gerçekten daha da utanılacak bir
dağınıklık içinde. Hani derler ya insan yüzüne çıkacak bir hali yok. İşte
Sahilimizin planlanamayan bu kısmı da bu manada anılabilir. Dikkat etmeye gerek
dahi yok, çok aşikâren görülüyor zaten.
İyi Haftalar
25.11.2011
/Sacit ACAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder