Alaçam'daki Mübadele Müzesi'nin dış kapısındaki
kabartma, geçmişten bize gönderilen bir mesaj sanki... Rum ve Müslüman ahalinin
ortaklaşa yaptırdığı müzenin giriş kapısındaki 'Hilal' ve 'Haç'ın iç içe geçmiş
hali, yüzyıllardır süren "kardeşliğin" kanıtı adeta.
Alaçam'da, Rumeli'den gelen mübadiller, oradaki
komşuluklarını, dostluklarını geldikten sonra da sürdürmüş. Rumeli'de
birbiriyle komşu olanlar, Alaçam'da da komşu olmuş. Hatta, Alaçam'ın bazı
mahallelerini, sokaklarının adı bile, Rumeli'deki sokak ve mahalle adlarıyla
aynı. Zaten, Alaçam'da mübadillerin yoğun olarak yaşadığı yere, "Selanik
Mahallesi" deniliyor.
Selanik
Mahallesi'nde Küçük Bir Tur
Selanik Mahallesi'nde Uzunukuyu Sokak, Sarışaban
Sokak gibi, Rumeli köy ve nahiyelerinin isimlerinin olması dikkat çekiyor.
Alaçam'ın en belirgin özelliklerinden birisi ise eski Rum mimarisinin kente
hakim olması. İlçe merkezinden dağ yönüne doğru giderken eski Rum evleri, her
sokakta kendisini belli ediyor. Eski konaklar, okullar, hastaneler sizi sanki
1800'lü yıllardaymış hissine kaptırıyor. Mübadele sonrası bir kısmı orijinaline
dokunulmadan yaşatılan bu evler, tüm ihtişamıyla birer sanat eseri olarak
yılmadan duruyor.
Mübadele
Müzesi'ne Gidiyoruz
Alaçam'da, ara sokaklarda Rum evlerini gezerken,
sonraki durağımız Mübadele Müzesi oluyor. Müze sorumluları Devrim ve Serpil
Hanım, bizi büyük bir misafirperverlikle karşılıyor. Müze hakkında bize detaylı
bilgiler veren sorumlulardan Serpil Aksoy, eski bir Osmanlı yapısı olan müze
hakkında şu bilgileri veriyor: "Bu bina ilk olarak İptidai Mektebi olarak
yapılıyor. 2. Mahmut döneminde modernize ediliyor ve dönüştürülüyor. Daha sonra
farklı amaçlarla kullanılıyor. Bir dönem hükümet tabibi olduğu söyleniyor,
bunlarla ilgili resmi bilgi, resmi, evrak yok, tamamen duyumlar ve anlatılanlar
üzerinden bilinenler bunlar.
1942 ve 1944'te Alaçam kaza oluyor, daha sonra
burası hükümet binası oluyor. 1960'larda
askerlik şubesi yapılıyor. Zaten müzemizin bulunduğu, Eski Şube Sokak ismi de
buradan geliyor. Daha sonraki yıllarda ise Akşam Sanat Okulu ardından da Kız
Meslek Lisesi oluyor. Daha sonra, Kültür Bakanlığı projesiyle, her ilçeye bir
müze yapılması kapsamında çalışmalar başlıyor. Alaçam'da da "mübadele"
ön plana çıkıyor.
Alaçam'ın
Toplumsal Hafızası
Müzemiz, 16 Nisan 2012'den bu yana açık. Ziyaretçi
sayımız da beklenenin üzerinde ve iyi. İnternet sitemiz, telefonumuz,
broşürümüz bile yok ama buna rağmen 10 ayda 4 bin 500 kişi ziyaret etti. Bu müzede, mübadele ile ilgili hemen hemen
her şey var. Eski silahlar, haritalar, fotoğraflar, yöresel kıyafetler,
bunların hepsini uzun emekler sonucu, yer geldiğinde tek tek gezerek bulduk ve
derledik. Toplumsal hafıza açısından çok önemli bir müze burası. Yeterli ilgiyi
de görüyor"
Hilal Ve
Haç'ın Kardeşliği
Müzenin bulunduğu bina ile ilgili yine resmi
olmayan ama teknik detaylarıyla sağlamlaştırılan bir başka iddia ise, binanın
eskiden bir arada yaşayan Rum ve Müslüman ahali tarafından yaptırıldığı
yönünde. Bunun en belirgin özelliği ise, müzenin dış kapısında yer alan demir
kabartmalar... İçe doğru açılan ve orijinal haliyle bugünlere kadar taşınan
kapıda "Müslüman" ahaliyi sembolize eden "hilal",
"Rum" ahaliyi sembolize eden "haç" ve bu iki sembolün grift
bir biçimde, iç içe hali, estetik ahengi; sanki o yıllardan bugünlere bizlere
bir mesaj taşıyor... Hilal ile Haç'ın sembolik kardeşliği... Kısa
bilgilendirmelerin ardından başlıyoruz müzeyi gezmeye...
Savaş
Haritaları, Pusulalar, Mübadele Kağıtları
Müzede ilk dikkat çeken şey, eski fotoğraflar.
Gerek Rumeli'den Alaçam'a gelen gerekse de Alaçam, Bafra ve Samsun'dan
Rumeli'ne gidenlerin aile fotoğrafları, mübadele kağıtları, etnik kıyafetler,
pusulalar, köstekli saatler, gemi malzemeleri ve en önemlisi de el çizimi savaş
haritaları... Canlı bir müze, hafızamızı canlı tutan, mübadele ile ilgili çok
sayıda doküman sunan ve tam da yerinde yapılmış bir müze...
Drama
Köprüsü'nden Geçmeden Olmaz
Müze ziyaretinin ardından, Alaçam'ın sokaklarını
gezmeye devam ediyoruz. Karşımıza "Debreli Hasan" ile özdeşleşmiş,
Drama Köprüsü çıkıyor.
Debreli Hasan türküsünde adı geçen Drama
Köprüsü'nün bir benzeri yapılmış. Ancak, söz konusu köprünün, gerçekte
"bir su kemeri" olduğu biliniyor. İlçe halkı, bölgeye duydukları
özlemi gidermek ve Debreli Hasan'a duydukları saygıyı da nesnelleştirmek adına,
bu köprüyü belediye desteği ile yaptırmış.
Kozluköy'den
Gelenler Alaçam'da
Köprünün girişinde Samsun Mübadele Derneği
yöneticilerinden, Samulaş Genel Müdürü ve araştırmacı-yazar Akın Üner
tarafından derlenen kısa tarihçede, şu ifadeler yer alıyor:
"Makedonya Bölgesinde yaşamış Türk halk
kahramanı Debreli Hasan adına yakılan türküde sözü geçen Drama Köprüsü'nün
nerede olduğu tam olarak bilinmemektedir. Ancak, bugün Yunanistan topraklarında
kalan Drama kentinin yakınlarındaki iki eski Türk Köyü Nusratlı (Nikiforos) ile
Kozluköy (Karyafiton) arasındaki tarihi su kemerinin türküde sözü edilen Drama
Köprüsü olabileceği düşünülmektedir. Nüfus mübadelesi sırasında Kozluköy'den
Anadolu'ya gelen Türk mübadillerin büyük bölümü bugün Alaçam ilçemizde
yaşamaktadır. Debreli Hasan ile aynı dönemde yaşadığı söylenen İskender isimli
çete liderinin torunlarının da Kozluköylü olması, söz konusu köprünün bahsi
geçen su kemeri olabileceği tezini güçlendirmektedir"
Rumeli'deki
Komşularımızla Beraberdik
Köprüdeki gezini ardından, mübadil torunlarıyla
sohbete devam ediyoruz. Bir yandan onların çocukluklarında yaşana atmosferi
öğrenmeye çalışıyor diğer yandan da sosyal yaşam ile ilgili bilgiler almaya
çalışıyorum. Mübadil çocuklarından ikinci kuşak isimlerden 69 yaşındaki Esat
Güngör, Sarışaban'ın Uzunkuyu Köyü'nden geldiklerini ve bugün de Alaçam'da
Uzunkuyu Sokak'ta oturduklarını, komşularının da Rumeli'den beraber geldikleri
komşuları olduğunu anlatıyor:
"Biz Sarışaban'dan geliyoruz Uzunkuyu
köyü'nden. Burada da Uzunkuyu Sokakta oturuyoruz. Aynı mahalleden gelenleri
aynı mahallelere iskan etmişler. Aslında bir yabancılık da çekmemiş
ailelerimiz. Komşularıyla yan yana yaşamışlar. Bütün mahallenin bir kısmı aynı
yerde diğer kısmı diğer az ötede yerleşmiş. Herkes birbirini tanıyor"
Ocakta Yemeği
Bırakıp Gelmişler
Güngör, mübadelenin nasıl bir "hızla"
gerçekleştiğini de özetleyen cümleler kuruyor arada, "O kadar ani olmuş ki
herşey. Hiçbir şeylerini alamadan gelmişler. Aniden çıkmışlar. Dudu Güngör diye
bir yengem var, o hep anlatırdı. Ocakta yemek yapıyor, akrabaları geliyor,
"hemen gidiyoruz" diyor. Follukta yumurtalar, ocakta yemek
kalıyor"
Alaçam'a ilk gelen mübadillerin ikinci kuşağı 1946
doğumlu Mehmet Savaş da, büyüklerinden duyduğu şekliyle nasıl geldiklerini ve
geldikten sonra mal dağılımının nasıl olduğunu anlatıyor. Savaş özellikle,
yerli halkın mübadiller için "Avrupalılar geldi" diye sevindiklerini
söylüyor:
"Avrupalılar
Geldi" Diye Sevinmişler
"Babam, dedem, ninem, halam ve amcam
Sarışaban'ın Karacakoyun Köyü'nden geldiler. Oradaki meslekleri çiftçilik ve
tütün. Ben dedemi görmedim. Babam ise buraya geldiklerinde 5, halam da 8
yaşındaymış. Anlatılanları ben hep babaannemden duyabildim. Bütün mal varlıklarını
orada bırakıyorlar. Bir kaç parça eşya alıp, geliyorlar hatta dedemin 150 dönüm
tarlası varmış, hepsini bırakmış. Bir kaç parça eşya, bir kaç hayvan alıp
geliyorlar. Yani öyle bir halde geliyorlar ki, ocakta yemekleri kalıyor. İlk etapta Alaçam'a gelecekleri belli
değilmiş. Samusun'a gelip bakmışlar. İleri gelenler Samsun'da size yer verelim
demişler ama bizim yaşlılarımız beğenmiyorlar ve Alaçam'a geliyorlar, buraları
beğeniyorlar. Çünkü burada tepe var, orman var. Hayvanları otlatmak için yerler
var. Beğeniyorlar.
Büyüklerimiz
Öğretmişler
Burada herkese kişi başına 2.5 dönüm tütün, 2.5
dönüm mısırlık, 2.5 dönüm de buğdaylık veriyorlar. Hatta öyle ki, hamile kadına
bile, karnındaki bebeye bile yer veriyorlar. Yerleşiyorlar. Tabi ki, yerli halk
biraz geri kalmış. Buradaki esnaflar, mübadiller gelince çok sevinmişler.
"Avrupalılar geldi" diye düğün bayram etmişler. İlk başta dedem
burada kalmak istememiş. Çünkü burayı yetersiz görmüş. Ama zamanla alışmış.
Buradaki halka bazı şeyleri bizim büyüklerimiz öğretmişler"
Kentte Rum
Mimarisi Hakim
Alaçam'ın en belirgin özelliklerinden birisi eski
Rum mimarisinin kente hakim olması. İlçe merkezinden dağ yönüne doğru giderken
eski Rum evleri, her sokakta kendisini belli ediyor. Eski konaklar, okullar, hastaneler
sizi sanki 1800'lü yıllardaymış hissine kaptırıyor.
Drama Köprüsü
Olmadan Olmaz
Debreli Hasan türküsünde adı geçen Drama
Köprüsü'nün bir benzeri yapılmış. Ancak, söz konusu köprünün, gerçekte
"bir su kemeri" olduğu biliniyor. İlçe halkı, bölgeye duydukları
özlemi gidermek ve Debreli Hasan'a duydukları saygıyı da nesnelleştirmek adına,
bu köprüyü belediye desteği ile yaptırmış.
Müzede El
Çizimi Savaş Haritaları
Müzede ilk dikkat çeken şey, eski fotoğraflar.
Gerek Rumeli'den Alaçam'a gelen gerekse de Alaçam, Bafra ve Samsun'dan
Rumeli'ne gidenlerin aile fotoğrafları, mübadele kağıtları, etnik kıyafetler,
pusulalar, köstekli saatler, gemi malzemeleri ve en önemlisi de el çizimi savaş
haritaları...
Yarın:
Rumların Urgancı Suyu'ndaki Son Pikniği
/Miraç ÖZTÜRK
06 Şubat 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder