6 Şubat 2014 Perşembe

Dolmuş Taksilere Çözüm Üretin

Dünyanın gelişmiş ülkelerinde şehir içi ulaşımında hemen hiçbir yerde dolmuş taksi, yada dolmuş yönteminin kullanıldığını göremezsiniz… Bütün ulaşım toplu taşım araçları ya da kişisel araçlarla sağlanır… Ancak bizim gibi ülkelerde ise dolmuş taksi ve minibüsler vazgeçilmez hale getirilmiş, ulaşım mantığı bu sistemin üzerine kurulmuştur… Samsun’da da durum Türkiye genelinden farklı olmadığı gibi belki de en yoğun dolmuş kullanılan illerden birisidir.. Peki ne sakıncası vardır bu ulaşım yöntemini kullanmanın… Birincisi trafik yoğunluğu oluşturmaktadır… İkincisi çok masrafla az yolcu taşınmaktadır.. Yani ulusal ekonomiye zarar vermektedir…

Bakın size Samsun’da yolcu taşımacılığında kullanılan araçlarla ilgili küçük bilgiler vereyim; Şehir Merkezi’nde seyri sefer halinde olan 

D Plakalı 1., 2., 3. Ve 4. Hatta ait 471 araç var…  
M Plakalı dolmuş minibüs sayısı 610…
C Plakalı servis aracı sayısı 956…
T Plakalı Taksi sayısı 248
Halk Otobüsü sayısı 106…
Toplam 2391 araç her gün Samsun trafiği içerisinde yer alıyor…

Rakamlara baktığınızda toplu taşımacılıkta kullanılan araç sayısı en az olan araç sayısı… Sadece 106, yani genel toplamın sadece  yüzde 4’ü… Gelmek istediğim nokta şu; Özellikle şehir içerisinde faaliyet gösteren D Plakalı 1,2,3 ve 4 numaralı hatlarda çalışan 471 araç, zaten yüklü olan şehir içi trafiğini daha da arttırmakta, zaman zaman can ve mal güvenliği riskini de beraberinde getirmektedir… Araç fazlalığı dolmuş esnafının yeterli kazancı sağlayamamasına da neden olmaktadır… Sabah ve Akşam pik saatlerin dışında yüzde 30 kapasite ile çalışmaktadırlar. Diyeceğim o ki;

Hazır Yerel Seçimler gelirken, Büyükşehir Belediye Başkanlığına talip olan adaylar bu konuda bir proje üretseler… Dolmuş sahiplerinin gelirlerinin nasıl arttırılabileceğine kafa yorsalar, onları daha düzenli ve rantabl hale getirmek için çaba sarf etseler, kent trafiğindeki yükünü geri çekmek için yöntemler bulsalar… Fena mı olur… Hadi sevgili adaylar, gösterin kendinizi…


Maymun Olmayın
Asya'da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır. Bir hindistancevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır. Hindistancevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir yiyecek konur. Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı kadar büyüklüktedir, yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramaz. Maymun, tatlının kokusunu alır, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar ve yiyeceği kavrar, ama yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması olanaksızdır.

Sıkıca yumruk yapılmış el, bu yarıktan dışarı çıkmaz. Avcılar geldiğinde, maymun çılgına döner ama kaçamaz. Aslında bu maymunu, tutsak eden hiçbir şey yoktur. Onu sadece onun kendi bağımlılığının gücü tutsak etmiştir. Yapması gereke tek şey elini açıp yiyeceği bırakmaktır. Ama zihninde açgözlülüğü o kadar güçlüdür ki bu tuzaktan kurtulan maymun çok nadir görülür.

Bizi tuzağa düşüren ve orada kalmamıza neden olan şey, arzularımız ve zihnimizde onlara bağımlı oluşumuzdur. Tüm yapmamız gereken, elimizi açıp benliğimizi ve bağımlı olduğumuz şeyleri serbest bırakmak ve dolayısıyla özgür olmaktır.


Çivi Çakmak
Kötü karakterli bir genç varmış. Bir gün babası ona çivilerle dolu bir torba vermiş. " arkadaşların ile tartışıp kavga ettiğin zaman her sefer bu tahta perdeye bir çivi çak" demiş. Genç, birinci günde tahta perdeye 37 çivi çakmış. Sonraki haftalarda kendi kendine kontrol etmeye çalışmış ve geçen her gün daha az çivi çakmış. Nihayet bir gün gelmiş ki hiç çivi çakmamış. Babasına gidip söylemiş. Babası onu yeniden tahta perdenin önüne götürmüş. Gence "bugünden başlayarak tartışmayıp kavga etmediğin her gün için tahta perdelerden bir çivi çıkar, sök" demiş. Günler geçmiş. Bir gün gelmiş ki her çivi çıkarılmış.

Babası ona;  "Aferin iyi davrandın ama bu tahta perdeye dikkatli bak. Artık çok delik var. Artık geçmişteki gibi güzel olmayacak. Arkadaşlarla tartışıp kavga edildiği zaman kötü kelimeler söylenilir. Her kötü kelime bir yara (delik) bırakır. Arkadaşına bin defa kendisini affettiğini söyleyebilirsin ama bu delik aynen kalacak (kapanmayacak). Unutma; Bir arkadaş ender bir mücevher gibidir. Seni güldürür, yüreklendirir sen ihtiyaç duyduğunda yardımcı olur, seni dinler sana yüreğini açar" demiş.

/Şenol KOCATEPE
06 Şubat 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder