13 Şubat 2014 Perşembe

Garpu Kale -II

Salıpazarı Yeşilköy Kaya Mezarları Ve Garpu Kale  (2)
İslami inançta da bedenin ruhtan ayrılması olan ölüm, her canlı için muhakkak yaşanılacak bir an olup, yok olmak manasını taşımaz ve ölüm ‘’Kabir Âlemi’’ ile devamındaki dirilişin yalnızca Yaradılış Gayesine cevap veren ve ‘’hayat’’ olarak adlandırılan sınırlı bir zaman sürecinin sona ermesidir. Ölümden sonra dirilme inancının bilinen semavi dinler öncesinde de var olduğu defin geleneklerindeki uygulamalardan anlaşılmaktadır. İlk ölüm doğal olarak Yaradılışı gösterirken Jeolojik veriler dördüncü zaman olan Antropozoik dönemi işaret eder, ancak ölü gömme yani defin uygulamasının ne zaman başladığı konusunda farklı öneriler bulunmaktadır. Son yıllarda gelişme gösteren Pleistosen Arkeolojisi konuya ışık tutmaktadır. Pleistosen Arkeolojisi bilimcileri, ilk mezar âdetinin, neandertallerle başladığını ifade etmektedirler. Neandertal insanın İspanya-Gibraltar, Almanya-Neander Vadisi, Fransa, Kırım, Özbekistan, Irak, İsrail, Türkiye Antalya-Karain ve İstanbul Yarımburgaz da yaşadıklarına dair bulgular ele geçmiştir (4 HALL,S. S.(2008). Elde edilen verilerden Neadertallerin ölülerini oturdukları mağara ya da başka bir mekâna, anne karnındaki cenin pozisyonunda, elleri baş hizasında, dizler karına çekili olarak gömdükleri anlaşılmıştır. İlk gömü törenlerinde definin yakınları sosyal konumuna göre ölen kişinin öte dünya ile geride kalanlar arasında kesintisiz bağ kurmasını, daha önce yitirilen üyelerin ruhları ile irtibat kurulacağı ve yeni ölen kişiyi aralarına kabul etmeleri beklentisi düşüncesi üzerine şekillenmiştir. Ölümün ayrılık olmayıp kavuşma olduğu felsefesi üzerine gelişen gömü adetlerinde gerek kendi kullanımı gerekse daha önce yitirilen sevdikleri için hazırlanan hediyeler semavi dinlere kadar olan gömü ritüelinin en önemli parçası olmuştur. İnsanlık tarihi boyunca en çok görülen gömü metodu toprağa defin olan inhumasyon olup, yakma sistemi olan Kremasyona daha az rastlanmaktadır.

İlk definle ilgili çok tanrılı dinlerin mitleri yanı sıra Semavi Dinlerin Kitapları da kaynak teşkil etmektedir. Örneğin Kur'an-ı Kerim’de ilk defin Hz. Âdem'in İki Oğlunun Kıssasında açıklanmaktadır. ‘’Ey Muhammed, onlara Âdem’in iki oğlunun gerçeğe dayalı hikâyesini anlat. Hani ikisi birer kurban sunmuşlardı da birinin kurbanı kabul edilmiş öbürününki kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen kardeşine "yemin ederim ki seni öldüreceğim" deyince öbür kardeş şöyle dedi; "Allah sadece takva sahiplerinin ibadetlerini kabul eder. Eğer sen öldürmek amacı ile elini bana doğru uzatacak olursan ben öldürmek amacı ile elimi sana doğru uzatacak değilim. Çünkü ben Âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım. İstiyorum ki, hem kendi günahını hem de benim günahımı yüklenerek cehennemliklerden olasın. Zalimlerin cezası budur. Buna rağmen öbür kardeş ihtiraslarına boyun eğerek kardeşini öldürdü ve böylece hüsrana uğrayanlardan oldu. Bunun üzerine Allah, kardeşinin ölüsünü nasıl gözlerden saklayacağını göstermek üzere ona toprağı eşeleyen bir karga gönderdi. "Kardeş katili, eşinen kargayı görünce "Yazık bana, şu karga kadar olup kardeşimin cesedini gömemiyor muyum?" dedi ve arkasından ettiğine pişman olanlardan oldu " (Mâide, 5/27–31).

Başlangıçta topluluktan bir bireyin eksilmesinden duyulan üzüntü, güç kaybetme kaygısından ortaya çıkıp ölen kişinin saygınlığının muhafaza edilmesi amacıyla başlayan ölü gömme seramonileri her toplum için geçerli olmuş, ölümden sonra sonsuz yaşama inancı ile ölümsüzlük üstüne düşünceler giderek daha da gelişmiş, törenler farklılaşmış, insanların hayattan ayrıldıklarında sonsuz uykuya yatacakları mekânların ihtiyaca cevap verebilmesi için mezar düzenleme kaygısı başlamıştır. Defin yakınlarının iştirakiyle defin adetleri oluşarak ölen kişinin mezarına, öbür dünyada kullanması için eşyalar, kıymetli armağanlar bırakılmıştır.

Mezar mimarileri de, kişilerin yaşamlarındaki standarda göre farklılaşmış, mezar yapılarının sade veya son derece ihtişamlı görüntüleri ortaya çıkmıştır. Hayattan ayrılan kişinin ekonomik ya da siyasi gücüne göre hazırlanan mezar yapılarının en etkileyici örnekleri Çin ve Mısır’daki piramitlerdir. Ölüyü eve benzer bir mimari yapı içinde gömme âdeti, Anadolu’da MÖ. III. bin de başlamış, Roma İmparatorluk devrinin sonlarına kadar da kesintisiz sürmüştür. Küp ve oda şekilli mezarlar, lahitler, tümülüsler, anıt ve kaya mezarları, Anadolu’daki farklı uygarlıkların kültürlerini sergileyen en güzel örneklerdir. Anadolu mezar geleneği içerisinde kaya mezarları ayrı bir özellik sergiler. Yönetici kesim ve olasılıkla aile büyükleri kale ve yerleşim merkezlerin yakınındaki tek veya çok odalı kaya mezarlarına, diğerleri sosyal statülerine göre toprak altına inşa edilen oda mezarlara gömülmekteydi. MÖ. I. Binde, Demir çağı boyunca en güzel örneklerini vererek Helenistik ve Roma dönemi boyunca varlığını sürdürmüş Anadolu uygarlıklarına ait kaya mezarları oldukça yaygındır. Antik Çağda Lycia’da Likyalılar ,Doğu Anadolu’da Van merkezli medeniyetin sahipleri Urartular , Kara Denizde Paphlagonia ile Pontus bölgesinde Paphlagonlar ve Pontoslular, Eskişehir, Kütahya, Afyon bölgesinde yayılım gösteren Phrygia Bölgesinde Phryglere ait mezarlar Anadolu kaya mezarlarının en etkileyicileri örneklerini sunmaktadır. Paphlagonianın Amnias Vadisi, Van kalesindeki Hor Hor,  Lycia ve Phrygia’nın Köhnüş Vadisi Anadolu’nun en çok tanınmış ve araştırılmış kaya mezarı alanlarıdır. Pontus bölgesi kaya mezarları da son yıllarda hız kazanan araştırmalarla bilim dünyasına tanıtılmaktadır. (5 Atasoy,S.(1997),Özsait,M.(1990.1993.2000.2001), Terzioğlu,U.-Yılmaz, E. (2004).

2006 ve 2010 yıllarında Samsun Müze Müdürlüğünce Amisos nekropolünde gerçekleştirilen Sit Alanı İrdeleme çalışmaları ile Müze Kurtarma Kazılarında çok sayıda tek ve 2–3 odalı mezar odaları tespit edilmiştir. Nekropol genel olarak yeraltına oyulmuş yâda yamaçlarda konumlandırılmış tek ve çok odalı mezarlardan oluşmaktadır. Tespit edilen en erken örnek MÖ.4 yy. sonu ile 3.yy. başı ne tarihlenirken, Sikke ve buluntular ışığında yapılan değerlendirmelerde büyük çoğunluğunda ilk düzenlemenin Helenistik dönemde yapıldığı ve Roma İmparatorluk döneminde yeniden düzenlenerek kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu mezar odaları tasarım olarak yeraltı örme mezarlardan çok da farklı değildir. Benzer uygulamalar yakın kentlerde de görüldüğünden mevcut örnekler Pontus bölgesi geleneksel mezar oygu karakteristiği olarak değerlendirilebilir. Çalışma konumuz olan Salıpazarı Yeşilköy Kaya mezarları Urartu, Phryg geleneği ile Pers etkilerinin devam ettiği Kaya mezarları örneklerindendir. MÖ.I.bin Anadolu’sunda Urartu ile başlayıp Phryglerle Anadolu’nun her tarafına yayılan Kaya Mezarı ölü gömme geleneği MÖ 5. yy.da Paphlagonia ve içinde bulunduğumuz Pontus bölgesini de etkisi altına alıp zengin Anadolu coğrafyasındaki birçok otokton kültürden de beslenerek Roma dönemini de kapsayan geniş bir zaman sürecinde görülen Kaya Mezarı Ölü Gömme Geleneğinin ürünüdür. Yeşilköy kaya mezarlarını irdeleyebilmek ve değerlendirme yapabilmek için Anadolu’da görülen Kaya Mezar tiplerini incelemek yerinde olacaktır.Genel tanımı ile kaya mezarı/kaya oyuğu yâda kaya aralığı mezarları; yerli büyük kaya kitlelerinin tabi oyuk ve aralıkları ile ana kayaya direkt oyularak yapılan, tasarımında bir ölü evi olarak nitelenebilecek mezar tipidir. Kalıcı, masrafsız ve hazır yapı malzemesi olarak kayalar her dönemde ve her alanda yaygın olarak uygulama alanı bulmuştur. Kaya mezarlarını oygu tiplerine göre şu şekilde gruplandırmak mümkündür :

KAYA MEZARLARI (6 Kortanoğlu,R.E.(2006)

            KHAMOSORİON             ARCOSOLİUMLU MEZARLAR  ODAMEZARLAR
              a) Basit Khamosorion                                                                           a) Tek Odalı
         b) Lahit Formlu Khamosorion                                                       1) Khamosorionlu
                                                                                                           2) Yataklı
                                                                                                           3) Arcosoliumlu
                                                                                                                  —Yataklı
                                                                                                                  —Tekneli
                                                                                                             4) Karma Özellikli
                                                                                                                    b) İki Odalı
                                                                                                              1) Ardarda Odalılar
                                                                                                               2) Yan yana Odalılar


Samsun İli, Salıpazarı İlçesi, Yeşilköy, Kaya dibi Mevkiinde denize paralel olarak uzanan kaya kitlesi taraçalarında konumlandırılmış bir ‘’kaya nekropolü’’ bulunmaktadır. 2010 yılı içerisinde tespit ve tescil işlemleri tamamlanan kaya nekropolü I.derece arkeololojik sit alanı ilan edilmiş olup, hazırlanmakta olan çevre düzenleme projesi kapsamında tüm mezarların gün yüzüne çıkarılması planlanmaktadır.

/Emine YILMAZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder